11

101 6 21
                                    

Daha önce evreninin sınırlarını kıran şimdi de oturduğu buzdan tahtta ayaklarının önünde cenin pozisyonunda kıvranan çocuğa ne yapması gerektiğini düşündü sonra Han'ı büyük buzdan bir kafesle çevreledi kafesin içini onun ölmeden kalabileceği evreninin düzenine getirdi . Han nefes nefese doğruldu kendini toparlamaya çalıştı . Bangchan boynundaki kolyeyi gördüğünde Seungmin'in evreninden olduğunu anlamıştı ama neden ve nasıl burda olduğunu anlayamamıştı . Doğrulup kendisiyle gözgöze gelen çocuğa dikkatlice bakarak sordu . " Kimsin sen ? "

Yazar anlatımıyla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazar anlatımıyla ...

Hepimizin uğruna bir çok şeyi feda ettiği amaçları var ama feda ederken amacımıza ulaşabilecek miyiz ya da ulaşabilsek bile buna değecek mi gibi sorulara cevabımızda yok .

Bangchan her şeyini feda ettiği amacı tarafından ihanete uğramış bir adamdı . Bir kukladan farksız bir yaşamı vardı artık ve artık bir amacı da yoktu kendini bir kayıptan farksız hissediyordu .

Kendisine hapsettiği yokedici , tıpkı zihninde durmaksızın konuşup duran bir kurbağa gibiydi . Kötü düşünceler zihnin yarattığı bir kavram olduğu için bastırılabilirdi ancak bu kurbağa fizikseldi. Bangchan durmaksızın kendisine kötü sözler söyleyen bu iğrenç yaratıkla yaşıyordu . Karşısındaki manzara on dakika öncesine kadar bu yaratığı oldukça tatmin ediyordu ancak bu küçük çocuk zihninde büyük bir kargaşaya neden oluyordu . Biliyordu bu kadar yalnız bir yaşam onu boğuyor zihnindekinden başka sesler duymak ve konuşmak istiyordu karşısındaki çocuk belkide ona ihanet etmeyecekti bir şans vermeden zihnindeki sese boyun eğmeyecekti.

Han vücudu acı içinde bulunduğu evrene ve duruma uyum sağlamaya çalışırken etrafa göz attı . Geniş ve etrafı sütunlarla süslü viktoryen dönemden kalma alanda dans ederken , atıştırırken , kahkaha atarken , derin bir sohbetin içindeyken öylece bir heykelmişçesine donan ve üzeri buz kaplı insan görünümlü kurtların üzerinde gezdirdi gözlerini . Gökyüzünde biri mavi biri mor iki yıldızın aydınlattığı yeryüzünde çiçekler bile öylece donup kalmıştı . Sonra gözlerini kendisinden cevap bekleyen Bangchan'a çevirdi . Şaşkınca kendini geriye doğru çekti karşısındaki görüntü oldukça korkunç görünüyordu .

Tahtın sol tarafında keskin bakışlarıyla kocaman bir yılan Bangchan'a bakıyordu sağ tarafında siyahlar içindeki bir adam Bangchana doğru eğilmiş gülümsüyor ancak arkasına kıvırdığı koluyla elinde tuttuğu şişeyi tutuyordu , şişe Bangchan'ın göremeyeceği bir konumdaydı ancak ondan başke herkeste görebilirdi . Tahtın altında elleri birer kurt pençesi olmuş hırslı ve öfkeli yüz ifadesiyle Bangchan'ın bacaklarını tutmak için hazırlanmış bir adam vardı . Han şaşkınca etrafına tekrar baktı aslında alandaki herkes ne kadar kendi işlerindeymiş gibi görünsede herkesin göz bebekleri Bangchana dikilmişti.

Kendisine birkaç nefeslik zaman tanınmasıyla evrenin kader örgü sistemine çoktan bağlanan Han öğrendikleriyle karşısındaki kişiye öyle çok üzüldü ki gözlerinden birer damla yanaklarına süzüldü. Tahtın etrafındaki yılan ve insanlar aslında Bangchana bir kara büyü yapmak üzereydi bu büyüyle kendisi de içindeki canavarda ölüp gidecekti. Tüm bu şenlik alanındaki insanlar aslında Bangchan'ın ölümünü izlemek için buradaydı ve sanki hayatına ve yaptıklarına çok saygı duymuşlar gibi her biri yas kıyafetleriyle gelmişti .

METRO  / #minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin