"yavaş ol azıcık!"
Dosyayı bırakıp ceketimi giymeye başladım. Hwang hyunjin'den kesinlikle nefret ediyordum. Hayır yani anlayamıyorum, bir insan niye arkadaşına torununa emanet eder? Dedem ve dedesi arkadaştı, dedem de ona bunları söyledi ve 3 yıldır yeter artık!
Ceketimi giyip onun yanına gittim. Beni beklese ölürdü değil mi? Kızlar nasıl seviyordu onu? Aklım almıyor. Şirkette bütün herkes onun peşinde! Sadece uzun, yüzü pürüzsüz, zengin o kadar. Lise de bana davrandığı gibi davransa ne olur ki?
"çabuk ol."Tabii efendim, tabii ki. Başka isteğin var mı?
Arabanın yanına geldiğimde ikimizde bindik. Eve gidip üstümüzü değiştirecektik. Çünkü iş birliği yapacağımız kişi yani Soobin ile yemek yiyecektik. Hyunjin onunla arkadaş olduğumu bilmiyordu. Niye bilsin ki?
Eve vardığımızda ses çıkarmayayıp içeri girdik çünkü dedesi bu saatlerde kitap okurdu. 70 yaşında benim gözlerim görmez adam kitap okuyor, bir de siz düşünün.
23 yaşındaydım, hyunjin benden 2 yaş büyüktü. Yani 3 gün sonra girecekti. Bugün 16 marttı.
Kıyafet odasına geldiğimizde kendine kıyafet alıp yan odaya üstünü değiştirmeye gitti bende kıyafet bakmaya başladım. Akşam akşam o kadar eser mıydı rüzgar? İş için hyunjin'in aldığı kıyafetler de bana uygun değil ne biliyim kısa kıyafetler işte
Yanımda işittiğim ses ile irkildim. Niye böyle davranıyordu ki? Sakat mı ne?
"Neden giyinmedin? Geç kalacağız."
Ona döndüm. "hangisi uygun bulamadım."
Ellerini kıyafetlerde gezdirdi. Elleri niye bu kadar güzeldi? Uzun ince parmakları vardı. Arasından bir kıyafeti alıp bana doğru tuttu. Sadece onun yüzüne bakıyordum. Bu iş onun için önemli olmalıydı.
Giymemi istediği siyah yırtmaçlı elbiseyi giyip onun yanına gittim. Arabayı hemen çalıştırıp gideceğimiz restoranta doğru sürdü. Hiç mi gülmedi Bir insan? Liseden sonra bayağı değişmişti.
Dışarı izlemeye başladım. Soobin ile bir kaç haftadır görüşmüyordum çünkü hyunjin in doğum günü için plan yapıyordum.
"giselle"
Hyunjin'e döndüm. "bir şey mi oldu?"
"dalgın gibisin bir sorun mu var?" diye sormuştu sonra bana kısa süre bakıp yola döndü.
Dışarı tekrardan bakmaya başladım. "seni ne zamandır ilgilendirmeye başladım?" yüzüne baktım
"3 yıldır senin asistanlığını yapıyorum, evde işlere yardım ediyorum,arkadaşım ile bulaşamıyorum bile. Buluştuğumda bir şey buluyorsun, hemen senin yanına dönmek zorunda kalıyorum."
"bunu sonra konuşuruz önemli olan iş." dedi arabayı sürmeye devam ederek.
İç çektim. "sadece dedem yüzünden yapıyorum bunu:senin kişisel asistanın olmayı ve evinde çalışmayı"
"benim dedem ile senin deden yüzündense ne olmuş?" diye sordu
Salağa mı yatıyor cidden? Her zaman onun dibindeyim ama onun neyi sevdiğini, ne yapmaktan hoşlandığı, neye kızdığını ve bunun gibi şeyleri bilmiyorum. Onu tanımıyorum, onu gerçek anlamda tanımıyorum.
"demedim sayın hyunjin bey."
Saat 20.35 olduğunda restauranta varmıştık. Ikimizde kapıyı açıp çıktık, hyunjin arabanın anahtarını valeye bırakıp yanıma geldi. Birlikte içeri girdik, Soobin ve asistanın görünce yanına gittik, bizi görüp ayağa kalkıp selam verdiler. Gülümseyip beraber oturduk.
İş hakkında konuştuk yaklaşık 1 saat kadar. Soobin ve asistanı gitmişti. Bende lavoboya gitmiştim, hyunjin beni dışarıda bekliyordu.
Elimi yıkayıp kuruladiktan sonra lavabodan çıktım. Çıktığım an birisi bir eli ile ağzımı kapadı diğer eli ile bileklerimi tuttu.
"Sonunda görebildim seni. Nasılsın bebeğim?"
Gözlerim büyüdü, bu kişi ondan başkası olamazdı
483 kelime, nasılsınız? İlk bölüm biliyorum kısa ama giderek uzun tutmaya çalışacağım ya da istediğiniz uzunlukta yaparım. Bu kurgum tutacak gibi geliyor. Sizin desteğinizle umarım olacak. Beğendiyseniz oylar mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can be the boss/ hwang hyunjin
FanfictionKısa bir kurgudur! Alsında her şey hyunjin in komoda iken rüyasında gördüğü şeydi. Hyunjin katiline aşık olmuştu. Hemde Rüyasında görecek kadar... 1#straykidsfanfic : 17/11/2023 Boyxgirl