BRUTAL DUTY; 8. BÖLÜM

472 57 11
                                    

Anlaşana kadar peşindeyim sayın kütük bey :)
*
*
*

*Minho*
Gece doğru düzgün uyuyamamıştım gece boyunca her zaman olduğu gibi düşüncelerim kafamı ele geçirmişti.
Han jisung'u öldürmeyi istemiyordum en baştan beri, ama zorundaydım.

üstümü değiştirdikten sonra çekmecede olan Silah'ı elime aldım silah elimde öylece dururken bile ellerim titriyordu peki şuan bile ellerim böyleyken ben nasıl birinin kafasına bu silahı dayayacaktım?
Silahı yan tarafıma koyduktan sonda evden çıktım Han binanın önünde öylece duruyordu sanırsam Felix ve Hyunjini bekliyor olmalı. Yanından geçip gittim arkamdan birinin geldiğini hissediyordum bir anda Han yanımda belirdi.
"Günaydın minho!"
Hiç bir şey demeden yürümeye devam ediyordum aynı şekilde o da yanımdan geliyordu döndüm ve ona baktım.
"neden benimle geliyorsun?"
Han garip bir şekilde sırıttı
"Bilmem beni kendine çekiyor olabilirsin :)"
Siktir hayır!
"Han sabah sabah tersinden kalktın herhalde uğraşma benimle"

"Bugün okula seninle gitmeye karar verdim"
Sinirlerimi bozmaya başlıyordu yoldaki banklardan birine oturdum.
"Ah tüh bugün okula gelmeyeceğim kararımı değiştirdim kendin gideceksin üzgünüm"
Han'da yanıma oturdu.
" biliyor musun benimde hiç gideceğim yoktu beraber ders çalışırız o zaman bugün"
Han gider misin artık! Kollarımı bağladım ve yanıt verdim.
"Sen yanımdan gidene kadar buradan kalkmayı düşünmüyorum"

"Bende sen kalkana kadar buradan kalkmayı düşünmüyorum"
Bu kadar inatçımıydı bu!

*Jisung*
Minhoyu böyle sinirli görmek istemsizce hoşuma gidiyordu ve sırıtıyordum bakalım hangimiz daha sabırlıyız minho :)
Aradan 15 dakika geçtikten sonra minho ayağı kalktı tam tahmin ettiğim gibi!
"Peki seninle inatlaşacak havamda değilim Han bir metre uzağımdan yürüyebilirsin"
Tabii ki de hayır.
yürümeye başladığımız an karşımızda Chan berildi
"Günaydın ikinizede"
Nereden çıktı bu! Al işte.
Chan, Minhonun diğer tarafına geçip bizimle yürümeye başlamıştı.
İkisi gayet iyi anlaşıyordu fakat minhoda bir şey dikkatimi çok çekiyordu, neden hiç gülmüyordu? Okula geldiği ilk günden beri bir kere güldüğünü görmemiştim.
Chan bana seslendi
"Han nereden estide minho ile gelmeye karar verdin bugün?"
İnatım tuttu diyelim.
"Bilmem canım öyle istedi"
Minho Chan'ın kolundan tuttu ve hızlıca yürümeye başladı.
"Gel Chan gidelim"

Hiç onlara yetişmek için kendimi yoramazdım tek başıma yürümeye başladım.
Minho neden bana böyle davranıyordu? Sürekli kendime soruyorum bunu. sevilmeyecek kadar kötü olan  şey ne bende? Arkadaşta olmasak olurdu ama sadece ağızından bana karşı güzel bir söz duymak istiyordum ilk geldiği günden beri beni tersliyor çok mu şey istiyorum?

*Minho*
Chan ile yürürken aklım Han'da kalmıştı.
Ah boşversene minho.
Chan tekrardan silahın olduğu kısma baktı
"Silahını aldın mı yine?"
Hiç bir şey demedim
"Neden yanında silah taşıyorsun Minho?"
Ağzımdan çıkan tek şey "öyle gerekiyor" olmuştu
"Öyle gerekiyor"
Chan beni şaşırtmıştı ısrar etmeden yürümeye başladı.
Onun yerinde başka biri olsaydı soruları ile başımı şişirmeye başlamıştı.
"Chan"

"Efendim minho?"
Aklımda tek bir soru vardı okulda ve sınıfta herkese karşı kaba iken bana karşı neden bu kadar iyiydi aslında bende ona karşı öyleydim ama benim bir nedenim yoktu.
"Bana karşı neden bu kadar iyisin?"
Chan gülümsedi ve yanıt verdi.
"Bilmiyorum minho, bir nedeni yok. İlk gördüğüm zamandan beri ısındığım sayılı kişilerdensin beni sana bağlayan bir şey var. Hayat sanki bana minhoyu kaçırma diyor gibi eminim ileride harika iki dost olacağız"
Hiç bir şey diyemedim ne diyebilirdim ki? İlk defa bir insan beni bu kadar seviyor ve güveniyordu ve ben onun bu güvenini boşa çıkaracaktım.

BRUTAL DUTYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin