Angel of Death

41 8 1
                                    

O da bilmiyordu ki , aklı çok karışıktı.

...

Sabah saat 6 sularında güneş ışığının pencereden gözüne vurması ile uyanan taehyung , gözlerini tekar kapatmak için direniyordu adeta.

Kendi güneşini göremeyecekti,  başkasının güneşi ne yarar ki?

Yataktan zorla da olsa kalkmayı başardı. Gözlerini ovuşturdu ve banyoya doğru ilerledi. Elini , yüzünü  temizledikten sonra birşeyler yemek için mutfağa doğru ilerledi . Kendine krep ve kahve yapmak için malzemeleri çıkarttı.

Bir yandan müzik dinliyor ve bir yandan kahvaltı hazırlıyordu.

Kendine hazırladığı kahvaltıyı masanın üzerine yerleştirdi ve oturdu taehyung ve bir anda düşüncelere daldı

- orda mısın
Hmhm
-neden bugün suskunuz
Bilmem

Beni deli sanmayın hemen iç sesimle konuşuyorum!

-görmeye gitmeyecek misin onu?

Hayır. Halsizim

-oo toparla kendini daha kendini toparlamıyorsun bide aşık oluyorsun

Ansızın kendime sinirlenmiştim kahvemi masaya bırakıp sinirimi dindirmek için balkona çıktım.

Balkona çıktım o güzel kokuyu içime çektim
Yağmuru izlemeye başladım

Cama vuran su damlasının süzülerek düşmesi başka bir yağmur taneciginin onun yerine geçmesi insanlarda böyle biri gider onun yerine başkası koyulur...

Acaba eskiyi bırakıp jungkook'a açılsam sevgili olsak ya da red yesem yerine başkası gelir miydi?... En önemlisi hayatta kalır mıydı?

Şimşek çaktı sokak aydınlandı resmen ,yağmuru çok seviyorum insanlar başlarını eğiyorlar islanmamak için. Sanki tüm suçlarını kabullenmişler gibi..

Daha fazla düşüncelerde kalmayıp,  normale döndü taehyung. Kafasındaki ses olmadan ne kadar da sessizdi etraf...

Yalnız ve sessiz bir ev, hareket yok, nefes alış verişi yok, ses yok , en önemlisi jungkook yok.

Bugün son kez jungkook'u görmeye gidecekti . Karar vermişti.

Evet , ve son olduğunu soylemeyecekti .

Güneşini görmek adına daha hızlı davranmaya başladı
Son görüşü de olsa görmek istiyordu genç adamı
Ah be genç adam...

Daha fazla dayanamayıp hazırlanmak için yukarı kosmustu taehyung , hazirlandiktan sonra aynı hız ile aşağı inmiş ve arabasının anahtarını almıştı.

...

Hastaneye gelmişti taehyung ve direkt üst kata çıkmıştı

Babasına girmek istediğini söyleyip izin almış vebalini tiklatmisti.

Her şey çok hızlı gelişmişti ama simdi yavaşlama zamanıydı.

İçerden gel sesini duyunca kapıyı yavaşça aralardi ve içeri girdi.

Jungkookun karşısına oturdu taehyung ve

"Nasılsın genç adam ?" Diye sordu

J- iyiyim , ba..bayım. Siz ?

Diyerek cevap verdi , anlaşılan unutmuştu tekrardan..

Taehyung duraksadi ve

"Ben de iyiyim ,hatırladın mı beni?" Diyince

Jungkook gülümsedi ve

J- "seni unutmak kolay mı? "Dedi

Taehyung bunu duyunca kızardı içten içe sevinse de bunu belli etmemesi gerekiyordu çünkü son görüşme için gelmişti buraya

Jungkook duraksadi ve derin bir nefes aldı lafını devam ettirmek için ağzını araladı ve

J- " Ölümsüzlük mu sonsuz yoksa ölüm mü?" Diye sordu

Taehyung şaşırdı,  neden sormuştu ki bunu ??

"N..nasıl yani ?"

J- Sordum işte ne "nasıl yani ?" Hayat neydi ki? Ölüm mü ? Yaşam mı ? Sonra ölüm neydi ki kurtuluş mu yoksa acımı?

bana hep acı tarafı geldi be taehyung hyung , yüzüm hiç gülmedi. İntihar etmek için her deneyişimin başarısız olması bile yordu beni.

Jungkook bunları diyip düşünürken taehyung şaşkınlıkla ina bakıyordu ve sonra bunları dedi taehyung

T- "sen tamamlanmamış bir yapbozun parçasısın jeongguk"

J- o halde tamamlamaya ne dersin taehyung?

Uzun bir sessizlik kaplamıştı etrafı,  bir anda buz kesmişti heryer. Bir yanda aşkından ölen jungkook bir yanda ölüm korkusu ile sevmeye bile cesaret edemeyen taehyung


Ah jungkook ... seven bir kalp, sevilmesede kolay vazgeçemez... Sevmenin en temel kuralıdır bu;  seven gitmez , gidemez .

Kalp midir insana sev diyen? Yoksa yalnızlık mıdır insanı körükleyen? Sahi nedir sevmek ? Bir muma ateş olmak , yoksa yanan ateşe dokunmak  mı?..

Bir odada iki mahkum...  İkisi de birer tutsak . İkisi de bir emaneti taşımaya çalışan beden!

Bu bedenler ne diye eziyet ederler bir birlerine ?

Ne diye yara açarlar bedenlerine, emanetlerine.

1 elmanın 2 yarısı var ise onlar neden kavuşamadılar bir birlerine ?

Hayat bu işte,  ya üze,  ya da üzülte.

Bir felsefe kitabı gibi ağır,  bir öykü gibi çocuksu , ve bir hayat kadar ders çıkarıtici. Hayat... Aslında bir zindan!

Angel of Death Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin