"Hey Lino, bunun ismi ne?"
Minho, Jisung'un gösterdiği kuzuya baktı. Sonra biraz düşündü.
"Onun ismi yok, sen koy ismini."
Jisung duyduğu şeyle heyecanla gülümsedi. Biraz düşündükten sonra heyecanla haykırdı.
"İsmi Minsung olsun!"
Minho çimelerin üzerine otururken anlamaz şekilde baktı Jisung'a.
"O ne la öyle?"
Jisung da Minho'ya yaklaşınca koltuk değneğini bir kenara koyup arkadaşının yanına oturdu.
"Minho ve Jisung'un birleşimi, Minsung! Çok güzel değil mi Lino?"
Minho ilkte şaşırsa da sonrasında hafifçe gülümsedi.
"Güzelmiş."
Kafasını yanındaki çocuğa doğru çevirince, Jisung'un, papatyaların olduğu tarafa doğru ilerlediğini fark etti. Ayağa kalkıp Jisung'un olduğu yere doğru gitti. Sonunda Jisung'un yanına oturunca sordu Minho,
"Neden buraya geldin Hanji?"
Jisung elindeki papatyaları birbirine dolarken kafasını kaldırmadan cevapladı yanındaki çocuğu.
"Biraz bekle, sana bir hediye yapıyorum!"
Minho dikkatle Jisung'un neyle uğraştığını izledi ancak hiçbir şey anlayamadı. Jisung'un kendisine hediye hazırlıyor oluşu ise onu heyecanlandırmıştı.
Biraz uğraştan sonra sonunda Jisung, Minho'ya vereceği hediyesini bitirebilmişti.
Jisung, elindeki papatyadan yaptığı çemberi Minho'nun kafasına yerleştirdi dikkatlice. Papatyaların, Minho'nun açık kahve saçlarına çok yakıştığını düşündü o an. Saç tutamlarını dağıtan rüzgar ise görüntünün daha da mükemmel olmasını sağlıyordu.
"Ta da! Beğendin mi?"
Minho çok şaşırmıştı. Yanaklarının ısınması da ona hiç yardımcı olmuyordu tabii. Annesinden sonra ilk kez biri ona çiçekten taç yapmıştı ve bu onu nedensizce heyecanlandırmıştı.
Allanan yanakları yüzünden kafasını eğen açık kahve saçlı çocuk bir süre konuşmayınca Jisung, onun beğenmediğini düşündü.
"Sanırım beğenmedin..."
Jisung'un kısık sesle söylediği şey üzerine Minho elini, yanındaki çocuğun sarı tutamlarına atıp karıştırdı.
"Çok beğendim. Bana da öğretsene, ben de sana yapıcam!"
Jisung her zaman yaptığı gibi şirince gülümsedi.
"Tamam!"
Tam bu sırada bir adam Jisung'un önünde durdu. Jisung değneğini kolunun altına alıp ayağa kalktı ve adamın önüne geçti, adamın bir şey söyleyeceği belliydi.
Adam bir şeyler söylüyordu ama Jisung tek kelimesini bile anlamıyordu, şaşkın ifadesiyle adamı dinliyordu sadece...
Birden Minho koluyla Jisung'u dürtüp dikkatini çekti.
"'Sen kimin oğlusun, ilk kez görüyom seni' diyor."
Minho bunu söyleyince Jisung da "haa" diyerek karşısındaki adama döndü.
"Ben bay Han'ın torunuyum efendim!"
Bu sefer adam anlamayarak Minho'ya baktı. Minho, Jisung'un söylediklerinin çevirisini yapıp adamı gönderdi.
"La sen Kürtçe bilmiyon mu oglim?"
Minho'nun bunları söylemesinin üzerine Jisung sadece gözlerini kırpıştırıp başını sağa ve sola olumsuzca salladı. Minho ise tekrar konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy - MinSung
Hayran Kurgudoğumlarından beri zengin bir ailede rahat bir hayat yaşayan Jisung, ailelerinin batmasıyla beraber ikiz kardeşi Seungmin ile Diyarbakır'daki bir köyde yaşayan dedeleriyle yaşamak zorunda kalırlar. Ancak köy muhtarının oğlu Minho, abisi Chan ile ber...