kurtarıcı

6 2 0
                                    

Gözlerimi yavaşça açarken, etrafımda sesler duyuyordum ne diyorlardı anlamıyorum.

"Gözlerini açıyor tanrıya şükür, kralım."

Kralım mı babam burada mı ?

"Açmasaydı da birşey olmazdı, ben gidiyorum odamda olacağım."

Hah bunu diyeceğine emin olmalıydım ne düşündüm ki, beni merak Edip geleceğini mi! Ne kadar da aptalım.

Dadımın sesini duydum bana yaklaşıyordu sesi de zaten bur hayli yakından geliyordu, elini belime koyup beni yatakta dikleştirmeye çalıştı
"Prensesim iyi misiniz,bir yeriniz ağrıyor mu, birşey getireyim mi yer misiniz." Sesi Telaşlı duruyor du, sakin konuşmalıyım daha fazla tekaşlanmamalı

"Hayır dadıcığım iyiyim canım birşey istemiyor" kısa cevap vermem onu üzmüş gibi duruyor

"Nasıl birşey istemez canın, az kalsın boğuluyordun. Geçen gece de az kalsın suikastçıklar ile öldürülüyordun, kaçmak için canın çıktı ayaklarına bak paramparça olmuş pansuman yaparken benim canım yandı sen nasıl dayandın güzel kızım."

Yanıma oturup başımı göğsüne bastırdı saçımı okşamaya başladı, o an   o kadar rahat hissettim ki, o kadar huzurlu hissetim ki acaba anne kucağı böyle birşey mi?. İnsanlar anneleri ile birlikte böyle mi hissediyordu ?

"Gerçekten hiçbir şey istemiyorum, ayaklarım da o kadar ağrıtmıyor hissetmiyorum bile yara olduğunu bak göstereyim sana"

Dadımın olduğu yerin ters tarafına doğru gittim, yataktan kalktı tedirginim acaba gerçekten yürüyebilecek miyim uyandığım andan beri canım çok acıyordu, ama
Güçlü olmam lazım bunun beni güçsüz göstermesine izin vermem.
Ayağımı yere yavaşça koyup, ayağımın üzerini de kapatan bej rengi geceliğimi  biraz yukarı çektim ayağımı görebileceğim şekilde... yavaşça ayağımın üzerine basıp ayağa kalktım yürümeye başladım ke,, ndimi jjndimi çok fazla kasmaya basladim ayağım dan sanki kan çıkıyormuş gibi hissediyorum, çalışma masamın tarafına gideceğim sırada
Dizlerim titremeye başladı bir anda dizlerimin bağı çözüldü yere düşüyordum ki biri beni belimden tutup kaldırdı kucağına aldı

"Ayy prensesim birşey mi oldu iyi misin izin vermemeliydim yürümene!!"

"Hayır dadı kendini suçlama, senin suçun yok ben istedim yürümek suç benim"

O an nedensizce şunu fark ettim, kimse neden kendimi boğmak istediğimi sormadı ama neden konuşmak istemiyorlar mıydı......
dur bir dakka ben birinin kucağındaydım ve salak gibi dadım ile mi konuşuyordum.
Bir erkek sesi duydum

"Öhöm, prenses kusuruma bakmayın muhabbetinizi bölüyorum ama yeriniz rahat herhalde, eğer değilse indireyim sizi yatağınıza" bu nasıl bir laftır böyle ne kadar da terbiyesiz bir şövalye

"Haa hadsiz şövalye nasıl böyle konuşursun benim ile, tabiki değildi terbiyesiz seni derhal beni yatağıma götür"

"Ha yani rahat değildi demek istediniz anladım tabiki götürürüm"

Ne ne kadar da terbiyesizce konuşuyor   bu söylediği şeylerden dolayı yüzüm kızarmıştı eminim buna.

"Derhal bırak beni, derhal"

Yavaşça sanki canımı yakmamaya dikkat eder gibi beni yatağıma bıraktı ve geriye doğru çekildi, hızlıca dadıma baktım bize bakarken gülmemek için kendini zor tutuyor gibi görünüyordu görünmeyi geçtim birden kendini tutamayıp kahkaha attı

"Dadıı yapma böyle tanımadığımız insanın önünde ayıp"
Bana şaşkın şaşkın baktı

"Tanımadığımız mı prenses yoksa siz bilmiyor musun......"
Kapı çaldı, dadımın da lafı yarım kaldı

"Girin" bir asker içeri girdi
"Sayın dame " asker selamı yaptı
"Kral üniformanızı giyip dünkü olay yüzünden halkın huzuruna çıkıp iyi olduğunuz hakkında konuşma yapmanızı söylemem için gönderdi"  asker selamı yapıp bir adım geri çekildi

"Sağol"
"Kral'a söyleyin hemen hazırlanıp geliyorum" dadım bana hayret eder gibi bakıyordu, asker selamını verip kapıyı kapatıp gitti, bende yatakta yeniden oturdum
Dadım

"Nasıl kabul edersiniz prenses ayaklarınız çok kötü durumda yürüyemez siniz "

"Özür dilerim dadı ama bunu yapmam lazım hem dame olarak hemde prenses olarak hakkımı sakinleştirmem lazım"

Kafasını önüne eğip başını salladı haklısın manasında.

"Dadı lütfen ünüformamı getirir misin"

"Tabiki prensesim" giysi dolabımın yanına gidip mavi ünüformamı askıdan alıp yanıma getirdi ve yanıma koydu, tam üstümü degiştirecektim ki o sapık şövalye'nin burda olduğunu hatırladım ona doğru döndüm

"Artık sende mi çıksan odadan."
Sanki birşeylere sinirlenmiş gibi hızlı adımlar ile odadan çıktı ve kapıyı o kadar sert olmasa da sert biçimde kapattı

Dadım da giyinmeme yardım etmek için kalmak istedi ama benim ısrarlarım sonucunda çıkmak zorunda kaldı.

                                    *****

Kiyafetimi giydikten sonra beni ayağa kaldırması için dadımı çağırdım
Ama o gelir gelmez hemen saçımı süslemek istedi

"Bak kıvırcık yapalım"

"Hayır dalgalı"

"hayır kıvırcık"

"Dalgalı ya "

"Kıvırcık yakışır sana kıvırcık yapalım"

"İki dakka sonra insanların karşına çıkacam ne ara olucak saçım kıvırcık "

                     İKİ DAKİKA SONRA

küçük kavgamız dan sonra, saçımın dalgalı ve açık olmasına karar verdik ve beni yavaşca krallığın her tarafının görüldüğü balkona götürmeye başladı

Babam konuşma yapıyordu yanına gittiğimde duyduğum şeyler şaşırmama ve şok olmama yol açtı
"Kızım hael zilandi, yani prensesiniz düşman krallığın barışması ve onların bize yapacağı yardımlar için prensleri ile evlenmeyi kabul etti, ve birazdan buraya gelip sizin ile konuşucak"
Bu benim hayatımın sonu mu oluyordu artık, hani her karanlığın içinde bir umut vardır diyorlardı bak işte bu sefer umut
hissedemiyorum.
                 












gecenin kırallığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin