0.6

71 11 24
                                    

Jisung:
Minho ile konuştuktan sonra olayları Başkomiser Chris'e söylemeye gittim. Merkeze vardığımda Jeongin oradaydı. Nasıl davranmam gerekiyordu? Ona söylemeli miydim? Hayır, o zaten olayları biliyor olmalıydı. Sanki birşey bilmiyormuş gibi Jeongin'e selam verdim ve Başkomiserin yanına gittim. Chris'in ofisine girdiğimde telefon ile konuşuyordu. Bana eli ile masasının önündeki koltuğa oturmamı işaret etti. Bende tereddütsüz oturdum. Başkomiser'in telefon konuşması bittiğinde bana ne olduğunu sordu. Bende Jeongin'in katil olduğunu vs. anlattım. Başkomiser'de "Jeongin bunu nasıl yapabildi acaba? Her neyse hadi gel sarı gül katilini tutuklayalım." dedi ve eline kelepçe ile silahını alıp ofisinden çıktı. Bende peşinden gittim. Başkomiser Jeongin'in yanına gittiğinde Jeongin'in ellerini sırtında kelepçe ile bağladı ve göğsünü masasına sert bir şekilde bastırdı. Başkomiser Chris sesli bir şekilde "Jeon Soyeon ve Kim Jisoo cinayetinden tutuklusunuz, sessiz kalma hakkına sahipsiniz." dedi ve hemen Jeongin'i merkezdeki hücreye attı. Diğer polisler ve çalışanlar bu olaydan sonra fazlasıyla şaşkın görünüyorlardı. Bir polis nasıl katil olabilirdi diye sorguluyor, Jeongin'in arkasından konuşuyorlardı.

Minho:
Eve dönerken Jisung aradı. Başkomiser'in Jeongin'i tutuklandığını ve davaya kadar merkezdeki hücreye attığını söyledi. Bende bu arama üzerine meraklanıp merkeze gitmeye karar verdim. Girişte Jisung benim geleceğimi önceden biliyormuş gibi elinde kahveler ile bekliyordu. Yanına gittiğimde selam verdi ve bir kahve almamı işaret etti. Sonbahardı. Kış olmasına az kalmıştı. Gerçi hava hep değişip duruyordu. İki gün sıcak, iki gün soğuk oluyordu. Bugün o soğuk günlerden biriydi. Sıcak bir kahve bana iyi gelecekti.
Yavaş yavaş merkezin içine girdik. İçeri girdiğimizde yüzüme bir soğukluk çarptı. Neden içerisi bu kadar soğuktu? Dudağımı sevimsizce büzerek yürümeye devam ettim. Jisung "Kaloriferi falan yakmıyorlar mı burada! Offf çok soğuuuukkkk" diyerek zırlamaya başladı. Çok şapsal ama bir o kadar da şirin görünüyordu. Ona bakarak yürüdüğüm için az kalsın düşüyordum. Bugünde rezil olduk iyi mi.

Jisung:
Ben merkez çok soğuk diye zırlayıp çırpınırken Minho az kalsın düşüyordu. Çok komikti. Az kalsın gülüşümü ağzımdan kaçıracaktım. Kendimi çok zor tuttum ve birşey olamamış gibi "İyi misin Minho?" diye sordum. "İyiyim. Sorduğum için teşekkürler." dedi mor saçlı dedektif. "Kahveye birşey olmadı değil mi?" dedim esprili bir şekilde. Mor saçlı dedektif ciddiyetle "Espri mi yaptın, anlamadım. Yoksa ben mi malım Jisung." dedi. Sen malsın diyecektim ama saygısızlık olmasın diye demedim. Onun yerine komik bir şekilde "Espri yaptım işte, bence çok güzel bir espriydi aynı benim gibi mükemmel ve süperdi." dedim. Minho gülümseyerek ama ciddiliğini de kaybetmeyerek "Senin yapacağın espriyi seveyim Jisung." dedi.
Mor saçlı dedektif bunu söyleyince içimde tuttuğum gülüşü tutamadım ve gümleyerek gülmeye başladım. Minho rezil olmuştu zaten, artık bende rezil olmuştum. İkimizde rezil olduğumuza göre rahatlayabiliriz hehe.

Minho:
Jisung'un gülüşü bitince ona yan gözle bir bakış attım ve kendi ofisime doğru yürümeye başladım. Ofisime girdikten sonra Jisung benim gittiğimi görünce arkamdan hızlı bir şekilde koşarak geldi. Ofise girdiğimizde masamın üzerindeki bir kağıt dikkatimi çekti. Masama doğru gittiğimizde üzerinde kuru sarı gül olan bir mektup bulduk. Jisung benden önce davrandı ve mektubu açtığı gibi okumaya başladı.

Sarı gül
Elimde tuttum binlerce sarı gülü
Kuyuya ittim yaşayan ölüyü
Size miras bıraktım kendi ölümü
Astım bu gece masum suçluyu
Yere attım binlerce sarı gülü
Milyonlarca kez deneyenlerin sonunu
Söyledim sessizce yalancı sözü
bu akşam gerçekleşen soygunu

Jisung okumayı bitirdikten sonra "Bu ne demek şimdi? Yani Jeongin katil değil mi?" diye sordu. Bende "Bilmiyorum, demek ki Jeongin katil değil ya da bir suç ortağı var. İçerisinde ipucu bırakmış olmalı. Hadi çözelim." dedim.
Jisung ile beraber şiiri yeniden okuduk. Ben her cümleye dikkatlice bakıp ipucu bulmaya çalışıyordum. Jisung ise şiiri baştan okuyup duruyordu. Ona her cümlenin bir anlamı olabileceğini ve cümlelerde ipucu olabileceğini anlattım. Sonra sesli bir şekilde şiiri okuyarak ipucu bulmaya çalıştım. "Bence Kuyuya ittim yaşayan ölüyü derken katil birisini kuyuya atark öldüreceğini belirtiyor, size miras bıraktım kendi ölümü cümlesinde ne anlatmak istediğini tam anlamadım belki kendisini öldürecektir ama bu çok saçma olur, astım bu gece masum suçluyu cümlesinde bugün merkezdeki suçlulardan birisinin öleceği belirtilmiş, söyledim sessizce yalancı sözü cümlesinde verdiği bilgilerden birinin yanlış olduğunu söylüyor ve son olarak bu akşam gerçekleşen soygunu cümlesinde verdiği bilgilerden hangisinin yanlış olduğunu açıkça belirtiyor yani bir katil aynı zamanda farklı yerlerde bulunamaz. Hem soygun yapıp hemde birisini öldüremez. Hangisinin yanlış olduğunu bulmalıyız. Bence Başkomiser Chris'e haber verelim." dedim heyecanla. Jisung "Sanırım Başkomiser şuan burada değil Seungmin ile başbaşa yemek yiyorlar" diyerek cevap verdi. "Ama bu vaka yemekten daha önemli. Şimdi Başkomiser'i buraya gelmesi için arıyorum, belki Seungmin'de gelir." dedim ve arama yapmak için telefonuma uzandım.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Birkaç gündür yeni bölüm atamadım kusura bakmayın. Ayrıca artık bölümler eskisine göre daha uzun olabilir.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Yellow Rose - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin