0.5

83 9 7
                                    

Jisung:
Uyandım ve hemen merkeze gittim. Minho çalışmaya başlamıştı bile. Hastanede kullandığımız pano artık Minho'nun odasındaki duvara asılmıştı. 2 ay çabuk geçmişti. Herşeyi bir anda unutmuş ve vakaya odaklanmıştık. Aslında bu doğru bir karardı. Vaka şuan ilk önceliğimizdi. Ama Minho ile beraber zaman geçirmek ayrıca güzeldi. Onunla beraber gezmek, dolaşmak istiyorum. Bir saniye. Ne oluyor. Aşık mı oluyorum. Belki. Bilmiyorum. Herşey çok bulanık. İyi değilim. Ortağımı arkadaş olarak seviyorum. Aşık falan değilim. Olmaz.

Minho:
Vaka üzerinde çok fazla çalışmam gerekiyor. Hastaneden çıktığım gibi yeni cinayet oldu. Bu benim için iyi mi yoksa kötü mü daha karar veremiyorum. Her neyse. Odaklanmalıyım.
Vaka üzerinde yoğunlaşmıştım ki Jisung yanıma geldi. Sıcak kanlılıkla hoş bir selam verdi. "O çok iyi birisi, iyi bir ortak ve arkadaş." diye geçirdim içimden. Jisung ile ben iyi ortak olmuştuk. Yalnız çalışmak güzeldi ama ortak olmamız fikri kötü değildi. Hatta baya hoşuma gitmişti. Belki Jisung'dan dolayıdır... Onda daha önce görmediğim bir kişilik vardı. Benim sevdiğim bir kişilik. Beni ona çeken bir şeyler. Bir bağ, bir çekim. Hissediyordum, ama açıklayamıyordum. Asla da açıklayamazdım.

Jisung:
Kendi masama gittim ve vaka üzerinde araştırma yapmaya başladım. Birkaç dakika davayı inceledikten sonra aklıma Changbin geldi. Artık onunla konuşabilirdik. Doktorların söylediğine göre hafızasında büyük bir hasar yoktu. Bu yüzden içim daha rahattı. Hastaneye gidip Changbin ile konuşmam gerekiyordu bu yüzden hemen Changbin'in pembe saçlı adamı unutmamış olması dileğiyle Yeji ve Seungmin ile hastaneye gittim. Hastaneye gittiğimizde Changbin'in odası hala koruma altındaydı. Polisler bizi içeri aldıktan sonra Changbin'i gördük. Odada sadece o vardı. Yerde kanlar içinde yatarkenki halinden eser kalmamıştı. İyi görünüyordu. Yeji'ye Changbin ile konuşmasını ve baş şüphelimiz olacak kişiyi bulmasını istedim.
Yeji Changbin'in tarif ettiği yüzü çıkardığında gördüğüm karşısında şok oldum.

Resimdeki kişi, baş şüphelimiz, sarı gül katili, Jeongin'di.

Gözlerinden tanımıştım. Maskeden dolayı çok anlaşılmıyordu ama hergün gördüğüm birisini tanımamak mümkün değildi. Katil Jeongin miydi? İnanmak istemiyordum. Ama doğru buydu. Changbin'e inanmak zorundaydık. Herkes şok içindeydi. Bunu hemen başkomisere söylememiz gerekiyordu.
Hastaneden çıktık ve merkeze doğru gitmeye başladık. Arabadayken Minho'yu aradım ve olanları söyledim. Birkaç saniye konuşmadı. Sanırım o da bizim gibi şok olmuştu. Arkadaşımız tarafından ihanete uğramıştık. Biz polistik. O ise katil olmayı seçmişti. Bu büyük bir ihanetti. Hemde çok büyük bir ihanet...

Minho:
Jisung'un aramasından dolayı şok olmuştum. Jeongin bunu nasıl yapabilirdi. Arkadaşımız. Dostumuz. Katil olmayı nasıl seçebilirdi? Bu beni çok yıpratıyordu. Jeongin'i düşünmekten vaka ile ilgili herşeyi unutmuş aklımı kaybediyor gibi hissetmeye başlamıştım. Ağlamak istiyordum ama yapamıyordum. Duygularımı uzun süre önce kaybetmiştim. Başka kişiler yüzünden. Şimdide Jeongin yüzünden ikinci kez olmayan duygularımı kaybediyordum. Ölüyordum. Batıyordum. Düşüyordum. Bütün kötülükler üstüme yürüyor, hatta koşuyordu sanki. Boğuluyordum. Nefes alamıyordum. Dünya çöküyor, başım dönüyor, gözüm kararıyordu. Kendime gelmek için yüzümü yıkamaya gittim. Soğuk suyu yüzüme çarptıktan sonra biraz daha iyi gibiydim ama hala nefessiz hissediyordum. Sadece bir günlüğüne vakadan uzaklaşmalı, müziğimi dinlerken dışarıda kısa bir yürüyüş yapmak istiyordum.
Dışarı çıktıktan sonra daha rahatlamış hissetmeye başlamıştım. Hafif bir rüzgar esen güneşli hava ve müzik beni fazlasıyla rahatlatıyordu. Her zaman müzik dinlemeye zamanım olmuyordu, bu yüzden müzik dinlediğim zamanlar benim için çok değerliydi. Ve bugünde benim için değerli birgün sayılabilirdi. Jeongin'in ihaneti saymazsak.

Yellow Rose - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin