CLANN - I Hold YouBu bölüm 🥹
|
1732
Kiraz çiçekleri artık dökülmüştü.
Mayısın son günleri yaşanıyordu Joseon'da, ilkbaharın son demleri tüm yeşilliği, tüm güzelliği ve tüm ihtişamıyla her yerden belli oluyordu.
Çiçeklerin güzel kokuları sinmişti her yere fakat kalbindeki tüm çiçekleri solmuş genç bir adamın şehrinde hiçbir baharın yeri yoktu. Artık o yazı beklemiyordu.
Kral Kim'in değil ama Kim Taehyung'un yazı başlamadan bitmişti.
Loş ışıklar, pikaptan yükselen caz sesi, tokuşturulan kadehlerin kült sesi ve sessizliği her yerden belli olan bir adam vardı gecenin azizliğinde. Kırmızı şarabını dudaklarına götürerek küçük bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturdu. Tadından dolayı değil de bu aralar sürekli içtiği içkinin onu artık yeterince uyuşturmadığını hissediyordu ve bu iyice sinirlerini bozuyordu.
İki ay geçmişti. Prens Jeon ile o koridorda konuştuktan bu yana. O gün ona oldukça kızmıştı fakat onu çok iyi anlıyordu. Nasıl anlamasın ki? Prensin kendisini değil de yalnızca kardeşini düşündüğünü, kendisine haksızlık yaptığını ve onun içindeki duyguları umursamadığını biliyordu fakat elinden hiçbir şeyin gelmeyeceğini de çok iyi anlamıştı. İkisinin arasında bir şeylerin olması imkansızdı ve o bir şeyler aşksa eğer bu topraklarda bir hükmü ve geçerliliği yoktu.
O günden sonra çok şey değişmişti ama aslında hiçbir şey değişmemişti.
Yüzüne sertçe vurulan gerçekler canını acıtsa da kendisine hâkim olmaktan başka şansı olmamıştı. Haftalarca Seokjin ile birlikte planladıkları iş gezisinde uzun süre düşünme fırsatı yakalamıştı ama düşündüğü tek şey küçük prensinin siyah koca gözleri ve asla burnundan silinmeyen kokusu olmuştu. Onu çok özlemişti ve eğer o yemekte yaşananlar olmasaydı o geziye onu da götürmeyi teklif edecekti ama olmayacaklarının gerçekliğini prens ona belli etmişti.
Döndüğünde ise Prens Jeon'dan deyim yerindeyse kaçmıştı. Onunla aynı ortamda olmamaya özen göstermişti ve mecburen yan yana olmaları gerektiği ortamlarda bulunurken ise göz göze gelmemeye gayret etmişti. Bu Kral Kim'in bu zamana kadar yaptığı en zor görevdi.
Evet, görev.
Görev 1: Âşık olmaya başladığın Prens Jeon'dan uzak dur!
Görev 2: Âşık olmaya başladığın Prens Jeon demekten vazgeç gerizekalı, âşık olmaman gerekiyordu!
Görev 3: Gözlerine bakmaktan da vazgeç!
Görev 4: Odandaki şakayık çiçeklerini... siktir etsene benim olduğunu hissettiğim ve az da olsa onun gibi kokan çiçeklerden asla vazgeçmem.
Görev başarısız. Aptal.
Ondan uzak durma fikri doğruyu söylemek gerekirse berbat bir düşünceydi ama elinden başka bir şey gelmiyordu. Büyük (!) düğüne kadar aşkından vazgeçmesi gerekiyordu. Bunun imkânsız olduğunu bilse de en azından onsuzluğa alışmak için çabalaması gerekiyordu.
Prens Jeon ile göz göze geldiği her an kıvranıyordu. O gözlerde gördüğü saniyelik ifadeler kafasını çok karıştırıyordu mesela. Sanki ona söylemek istediği bir şeyler varmış gibi bakıyordu. Geceler boyu acaba ne söyleyecek diye aklından geçirmeden edemiyordu. Bazı geceler umutlanıyordu diğer gece ise kendisine lanet geçirerek uykuya dalıyordu. En çok kendisinden nefret ediyordu ama en çok kendisine kıyamıyordu. Hak ediyordu. Prens Jeon'da hak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Royalty | Taekook
Fanfiction1732 yılında aşkları yarım kalan Kral Kim ve Prens Jeon reenkarnasyon sonucu 2023 yılında yeniden karşılaşırlar. Gökyüzü üşüdü yazın bittiği o ilk günde. Yağmurlar yağdı yeryüzüne canı yanmış genç adamın göz yaşlarını temsilen. Yeniden doğduğun gün...