BÖLÜM 3- MUHAFIZ

23 18 2
                                    


Meigan'nın gidişi yüzünden bütün gece ağladım. Şimdi den bile onu çok özlemiştim. Sürekli yanımda ki boş yatağa  bakıyordum, çekildiğimiz fotoğraflar hala bendeydi hiç birini almamıştı.

Ne yaparsam yapayım gittiğini kabullenmem gerekiyordu. Ağlamam onu geri getirmeyecekti sonuçta. O artık hep hayalini kurduğu ailesi ileydi. Mutlu olmalıydı sonuçta en azından birimiz hayalini kurduğumuz şeyleri yaşayacaktı.

Ağlamayı bıraktım ve göz yaşlarımı sildim, kapı çaldığında hemen üstümü başımı düzelttim.

"Rub? Uyanık mısın? Kahvaltıya inmiyor musun? Aç değil misin?" diye sordu Bayan Lori.

"Birazdan geliyorum Bayan Lori."

Kahvaltıya giymeden önce pijamalarımı değiştirmek için dolabıma gittim. Nabzım yeniden atmaya başladığında olduğum yere oturdum. Ara ara hissettiğim tuhaf şey tekrarlıyordu ve gittikçe canımı yakıyordu ve bir türlü kontrol edemiyordum.

Geçmiş doğum günlerimde, içimde bir şeylerin değiştiğini hissediyordum. Tek bildiğim vücudumda hissettiğim şeylerin normal bir şey olmadığı.

7 Yaşındayken tuhaf şeyler hissetmeye başladım. Kendi odamda huzur içinde uyuduğum o zamanları hala hatırlıyorum.  Saat sabahın üçü. Annemle babamın odasına gitmek istiyorum ama bir şey onların odasına gitmemi engelliyor.

Odamda ki  pencerede farklı bir şey vardı. Bir gölge. Pencereme döndüm ve sanki bana bakan bir adamın gölgesi vardı. Korktum ama bedenimi hareket ettiremediğim için hiç bir şey yapamadım. 

Kim olduğunu merak ediyordum. Hareket etmeye çalıştım ve yataktan doğruldum. Yavaş adımlarla pencerenin önüne geldim gölge hala karşımdaydı. Korkuyordum ama merakım daha fazlaydı. Gölge bir adamdan çok bir çocuğa benziyordu. 

Bir çocuk muydu?

Bu saate neden penceremdeydi?

Hızla pencerenin kolundan tutup açtım. Odama çok kuvvetli bir rüzgar girdi.

Orada hiç kimse yoktu. 

Ne bir çocuk, ne bir adam.

Vücudumla ilgili pek çok tuhaf deneyimim var ama bunu kendime saklıyorum çünkü kimsenin inanamayacağını biliyorum.

Bir süre yerde acının geçmesi için nabzıma baskı yapıyordum. Ağrı ortadan kalktığından bir duş almaya karar verdim.

Yürürken omzumda bir iz fark ettim. Asa şeklinde bir işaret. Panikledim ve elimle izi çıkarmaya çalıştım. Daha önce böyle bir şey ne görmüştüm ne de duymuştum. Diğer omzumda da farklı bir iz vardı kristal küreye benzeyen top şeklinde bir işaret.

Neler oluyor?

Duş alırken izleri iyice keseledim bekli de çok fazla üzüldüğüm için hayal görüyordum. Sırtım artık keselemekten yanıyordu duştan çıktım ve aynaya baktım. Oradaydılar hayal değildi.

Üstüme bol bir tişört giyip, kahvaltıya indim. O işareti düşünmeden edemedim. Masaya geldiğimde nerdeyse bütün çocuklar yemeklerini bitirmişti ve sadece ben, Bayan Lori ve üç çocuk oradaydık. Oturduğumda Meigan'nın yanımda ki boş koltuğuna baktığımda yine üzüldüğümü ve içimde ki boşluk hissinin tekrar ortaya çıktığını hisseetim.

Bayan Lori yemek yerken bana bakıyordu ve bana üzüldüğünü acıdığını gözlerinden görüyordum.

"Ben iyiyim, endişelenme. Sadece alışamadım." diye açıkladım, Bayan Lori hiç bir şey söylemese de. Sadece başını salladı ve ben de yemeye devam ettim. Yemeğimi bitirdikten sonra bir süre dışarıda takılmak üzere Bayan Lori'ye veda ettim.

Dışarı çıktığımda hemen, Meigan'la takıldığımız mango ağacına tırmandım. Oraya gittiğimde en yakın arkadaşımla olan bir çok anı aklıma geldi.

O zaman hatırladım.

Yetimhanede diğer çocuklarla saklambaç oynadığımızda saklandığımız yer burasıydı. Bir keresinde kovalamaca oynarken Meigan ve ben buraya geldik ve uyuya kaldık, hiç kimse bizi bulamamıştı ve Bayan Lori çok kızmıştı.

Ağaçtan indim ve yetimhanenin bahçesinde dolaşmaya başladım. Yürürken oynayan çocuklara baktım. Bazıları resim çiziyor ve basketbol oynuyordu.

Meigan ve benim burada çok anımız vardı. Dokuz yıl. Burada kalmaktan mutluydum çünkü o buradaydı. Artık yalnız olduğumu ve buradaki tek ailemin gittiğini bilmek, burasının pekte güzel olmadığını fark ettirdi. Güzel olan her şey Meigan ile yaşadığım şeylerdi.

Bazen düşünüyorum. Ya ailem hayattaysa ve beni bulamadılarsa? Cesetlerinin gömüldüğünü görememiştim çünkü bana kaza geçirdiklerini söylendiğinde Devlet beni doğrudan yetimhaneye göndermişti. Tek hatırladığım bu. Ama keşke onlara gerçekte ne olduğunu bilseydim.

Etrafı dolaştım ve inceledim.

Hava sesiz ve taze.

Kuru yaprakların üzerine basılma sesini duyduğumda sağa döndüm.

Solumdan bir ses daha duyunca o yöne doğru yürüdüm. Sola baktım ve hemen oraya gittim. Oradaki ağaçlardan birine yaklaşmadan bileğim birden acıdı, ardından omuzumdaki izler acımaya başladı. 

Ne oluyor?

"Ah! Kahretsin!" Kuru yaprakların üzerine diz çöktüm ve izler aniden parladığında yavaşça çığlık attım. 

Daha önce gelen iki izin arasında yavaş yavaş beliren bir iz gördüğümde boynuma baktım. Ortasında W yazan bir sembol vardı. Bu sadece bir tane değil, farklı türde bir şekil vardı ve etrafı ışıkla çevrelenmişti.

Önüme baktığımda göz kamaştırıcı bir ışık gördüm. Kör edici ışık yüzünden gözlerimi kapattım. Gittiğini düşünerek gözlerimi yavaşça aralarım. Karşımda gördüğüm şey yüzünden gözlerim şokla açıldı.

Beni takip eden adam.

Sustum ve bedenimde hiçbir acı hissetmeden ayağa kalktım. Sanki hissettiğim acı bir anda yok olmuş gibiydi?

"Kimsin sen? Buraya nasıl girdin?"

Bana vücudumu titreten bir gülümseme verdi.

"Çok kolaysınız Bayan Ruby" demesi beni şaşırttı.

Beni tanıyor mu? ve ne!?...BAYAN!?

"Beni nasıl tanıdın!?" diye sordum, yerden bir dal alıp yüzüne nişan alarak.

Aniden elimdeki dalı aldı ve yere attı.

"Vay, vay! Çok kolaysınız Bayan Ruby! Her şey, açıklayacağım! Ama sizin odanızda olabilir mi?"

Neden onu takip edecektim!? Onunla ilk defa konuştum ve onun bana ne yapacağını bilmiyordum. Aklında neler vardı bilmiyorum ama onu içeri alamazdım.

"Sana neden inanayım? Benim için kötü bir planın olabilir?" Panikledim, etrafımda kendimi savuna bileceğim bir şey var mı diye belli etmeden bakınıyordum.

"Bu sana kalmış. Sen de? Kim olduğumu hiç bilmek istedin mi?" dedi ustaca.

Söylediği şey yüzünden kaşlarımı çattım. Bu adamın amacı neydi? Kim o? ve neden bana Bayan diyor?

"Son kez soruyorum! Sen kimsin!?" Sert bir tonla ona sordum ama bana sadece mütevazi bir cevap verdi.

"Ben senin koruyucunum ve görevim seni korumak"


Devam edicek...



KARANLIK GÖLGELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin