14.BÖLÜM: FİNAL

27 3 3
                                    

Gözlerimi açtığımda her yerimin ağrıdığını hissettim. Zar zor ayağa kalktım. Tuvaletim gelmişti. Kapıya doğru zar zor yürüyüp tıkladım. "Kapıyı açın" açmadılar bir iki defa daha tıklad ve bu sefer açtılar. "Ne var?" "Tuvalete gitmem gerek?" "Peki" kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. "Aaa yavaş ol canım acıyor" bu sefer daha yavaş dokundu. Tuvaletten çıkmıştım ve her yerim acıyordu. Ve sonra silah sesi duyuldu. Ve sesler çok yakından geliyordu. "Ne oluyor 3 dünya savaşımı çıkıyor." Adam bana yan yan bakmaya başladı. Gerçekten de ne oluyordu yoksa araz mı gelmişti ama burayı nasıl bulcaktı ki. "Buraya gel" deyip beni çekiştirdi. Bu sefer başka yere gelmiştik herkez buradaydı. Araz oda buradaydı. Savaş sonunda bitmişti. O iğrenç herifle araz konuşuyordu. "Açelya nerede" diye sordu araz. "Kızımı ne yapıcaksın "kızım mı?" Kahkaha atmaya başladı. Dişlerinin arasından "açelya nerede" araz beni soruyordu. Birinin bana seslendiğini duydum. Safet eliyle bana gel işareti yapıyordu. Hemen yavaş adımlarla safet'e ilerlemeye başladım ki adam benim bilegimden tuttu. "Bırak beni!" Diye bağırdım herkez bana baktı. Arazda dahil "açelya" dedi. Ona baktım. Beni gördügüne sevinmişti. "Bıraksana be adam!" Adam hala kolumdan tutuyordu ki yere yığıldı. Araz baktım onu vurmuştu. Ona doğru yürüdüm oda bana doğru yürüdü koşacak halim yoktu canım hala yanıyordu. Sonunda birbirimize yaklaşınca sarıldık ama araz sert sarılınca ağzımdan küçük çığlık kaçtı. "Ne oldu" hemen "hiçbir şey" "emin misin" başımı salladım. Bu sefer kollarımdan tuttu. Gözlerimi kıstım dişlerimi sıktım bunu fark etmiş gibi kazağımın kollarını sıvadı. Ona baktım gözleri şaşkınlıkla açtı. Sadece şaşkınlık yoktu pismalık,suçluluk,üzüntü, hırs herşey vardı. Kolumu kendime çektim. "Bunu kim yaptı?" "kimse" "bunu kim yaptı?" Sorusunu yinelemişti. Gözlerinin içine baktım. Dudağının kenarı kıvrıldı. Gözleri hırsla doldu. "Cevabımı aldım şimdi dışarı çık" "olmaz seni burada bırakamam" "safet onu dışarı çıkar" "tamam" "hayır bırak beni onu burada bırakma" safet "kendisi herşeyi halledebilir" "olmaz" beni zorla dışarı çıkardı. On on beş dakika sonra arazda geldiğini görünce hemen ona sarıldım. Ama o bana sarılmadı. Neden niye "onlara ne yaptın" "şuanlık hiç bir şey ama 5 dakika sonra için aynı şey söyleyemem" "neden" "arkana dön" "niye" tek kaşını kaldırdı. Arkama döndüm. Eliyle kazağımın kenarını sıvırdı. İrkildim. Sırtıma dokundu. "Benim yapacaklarım onun yanında az bile" ona döndüm. "Ne yapacaksın" "her birinin vücuduna saatli bomba yerleştirdim" gözlerim büyüdü. "Ne yaptın ne yaptın araz sen kafayı mı yedin" "sen az önce ne dedin" "ne dedim" ona ilk defa araz demiştim. Ama anlamamaktan geldim. "Az önce sen ne dedin" " kafayımı yedin dedim" "hayır ondan önce" gülmüştü. Bende güldüm. "Adımı daha önce bu kadar sevmemiştim." Güldüm. safet "eğer gitmezsek bizde burada patlıcaz" safeti tamamen unutmuştuk. Araz "sen bizi mi dinliyordun" "yo ne münasebet" bu sefer ben devreye girdim "bencede gidelim" "peki sen istedin diye gidiyorum" safet bozulmuştu. Araz "safet arabayı sen sür açelyayla ben arkada oturcaz" "peki" arabaya binmiştik. Hareket ettiğimiz zaman bomba patlamıştı. Artık ondan kurtulmuştum en azından abim şimdi boş yere yatmamış olacaktı. Dur bir dakika mektup. "Size araz diye mi hitap edeyim yoksa araz..." Sözümü bitirmeden "araz" dedi. "Alışmam uzun sürecek" "olsun" "peki araz" gülümsemiştim. "o mektubu okuduğunda ne hissettin" omuz silkerek "hiç birşey" ne ciddi mi! Safet atlayarak "hiçbir şey mi o mektubu okuduğunuzda nasıl yüzünüz düştüğünü en iyi ben biliyorum onuda es geçtim açelyaya birşey olucak diye nasıl sinir krizine girdiğiniz daha anlatayım mı?" "Anlat" dedim. "Niye bunları duymak hoşuna mı gidiyor" "evet" dedim. "Ya öylemi bu arada safet daha sonra hatırlat seni öldüreceğim" bende kendimi tutamayıp kahkaha attım. Araz "Safet dağ evinden önce hastaneye gidelim" "tamam" "dağ evine mi gidiyorduk ki" diye merakla sordum. "Evet herkes orada Aslı, Mert sen,ben ve safet hepimiz orada olacaktık ama ilk önce hastaneye gitmemiz lazım" "benim için gideceksek boşuna uğraşmayalım" "Hatice de bazen saçmalamanı seviyorum bazen sevmiyorum biliyorsun değil mi şimdi sus" "peki" dedim.

BAŞIMIN BELASISIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin