7-"Lütfen beni kurtar..."

61.2K 2.2K 176
                                    

Sabah güzel uykumdan alarm sesiyle uyandım.

Dün yemek sırasında Eren'le biraz tedirgindik ancak annemler pek bir şey fark etmemişlerdi.
Yemekten sonrada Ateş'i aramam, dışında gece boyu annemle vakit geçirmiştim.
Ama oda gitmişti,bugünse salı.
Yani kavga günü,belki de dördümüzden birinin bugün okuldaki son günü olacak.
Başta kavga olayı çok saçma gelmişti. Aslında halâ öyle geliyor. Ancak bu kavga eğer onlardan kurtulmamı sağlayacaksa saçmalığını da boş verebilirim.

Formamı giydim ama yanıma kavgada rahat edeyim diye giyside aldım.
Aşağıya inince Eren'i kapıda gördüm ve yanına gittim.
Siyah deri ceketini giymişti, saçları dağınıktı.
Uyku sersemi.
Başını ovuşturdu ve uzun bir nefes verdi.

"Öykü.." Bu cümlenin altında kocaman bir soru yatıyordu.

"Efendim?" Dedim ancak ne hakkında konuşacak ya da soru soracak biliyordum.

Biraz yürüdük,yerler ıslaktı. Sanırım gece yağmur yağmıştı.
"Kavgadan niye bahsetmedin?" Deyip gözlerini benden ayırıp yola çevirdi ve ellerini pantolon ceplerine soktu.

"Şey...önemli bir mevzu değil" deyip geçiştirmeye çalışsam da Eren illa bir konunun dibine inecek ya " nerede ve ne zaman?" Dedi.
"Çıkışta yer sanırım arka bahçe"
Nefesini üfledi ve "tamam" dedi.
Yol boyunca bir daha konuşmadık.
Okula gelince "çıkışta beni bekle" deyip gitti.
Okula girdiğimde o boğuk hava bedenimi kapladı.
Herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Ve hepsi çıkıştaki kavgayı bekliyordu.
Gerizekalı Banu ve Cemre hemen herkes'e ötmüştü kavgayı
Halbuki kendi aramızda yapabilirdik.
Hiçbirini umursamıyormuş gibi görünmeye çalışarak yürümeye devam ettim.
On beş saniye daha katlandım,bana bakan gözlere ve koridordan sınıfıma geçtim.

Öğretmen henüz gelmemişti, sınıfın yarısı var yarısı yoktu. Ama bir dakika..
Misperi neden Kürşat'la oturuyordu? yada Ateş niye bir arka sırada oturuyor?
ceketimi tahtanın yanındaki askılık kısmına astım ve bir dedektif edasıyla Ateş'in yanına yürüdüm
Ama ulaştığımda daha az önce söylemeyi planladığım her şey boğazımda tıkıldı kaldı.
Sadece suratına bakabiliyordum.
Kusursuz suratına.
Az önce çattığım kaşlarım neden yumuşamıştı?
"Ayakta dikilmenin bir sebebi var mı?" Sorduğu soruyla dikkatimi o hipnoz eden gözlerinden dudaklarına kaydırdım.
"Sey.." Devam edemedim. Ne diyecektim ki? Kalk orası benim yerim! Mi?
"Ne?"
En azından "ney?" Dememişti.
Gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı.
Son bir kez Ateş'e bakamadan gözlerim kapandı...
¤¤¤
Yavaşça gözlerim ar arlandığında okula geldiğimden beri hiç içerisine girmediğim okul muayene odasında olduğumu fark ettim.
Az ilerimde bana ters dönük bir hemşire vardı.
Ama odada duyabildiğim pek ses yoktu.
Kulağıma gelen tek cılız ses serumdan damlayan serum suyuna aitti.
"Sonunda uyanmışsın tatlım" diyen ince sesli hemşire elinde telefonla bana bakıyordu.

"Şey.. Bana ne oldu?" İlk kaşlarını çatarak baktı ve "sınıfta bayılmışsın,yorgunluktan. Aç mısın?"
Yorgunluktan. Haklı olabilirdi çünkü bayağı geç uyumuştum.
" bir tost olabilir sanırım"

Bir saat daha okul muayene odasında kaldıktan sonra sınıfa yöneldim.
Ama ilk önce kızlar tuvaletine girmeliydim.
Berbat görünüyordum!
yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra su taneciklerinin yüzümden süzülmesine izin verdim.
Kaşlarımı düzelttikten sonra kapıyı açtığımda karşımda dikilmiş sinsi Cemre'yi görmeyi beklemiyordum.

"Selam fıstık" yapmacık bir tavırla sırıttı.
Mavi gözlü diye kendini dünyanın en güzel kızı zannediyordu.

"Ne istiyorsun?" Deyip umursamadığımı belli etmek için aynada saçlarımı düzeltmeye başladım.
"Duyduğuma göre bugün bayılmışsın. Numaramı yaptın? Bizle kavga etmekten korktuğun için bayılmanı öne atacak ve kaçacak mısın?"
Haha! Çok beklerdi!
Onu dövmek için dakika sayıyordum.
"çekil,gidicem!"

SOSYOPAT LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin