Başka bir ülke..

20.1K 677 121
                                    

"sayın yolcularımız İstanbul-Clevland yolculuğumuz sona ermiştir, lütfen kemerlerinizi bağlayınız..." gözlerimi yavaşça araladım ve yanımda oturan kıza baktım. O da uyuyordu. Sonunda ,sonunda gelmiştik! Saat Türkiye'de yeni yıla girmiş olmalıydılar ama burada en az üç saat geriydi ki bu da saatin 22.00 ila 23.00 arası bir şey olduğuna işaretti. Yeni yıla sensiz girmeyeceğim Bay Durkan, buna inanmış olamazsın!

Ateş belki başlarda bana kızacaktı biliyordum ama olsun buna değecekti sonuçta birbirimizi bulacaktık. Birbirimize sarılacaktık ,birbirimizi öpecektik.. onun kokusunu bile özlemiştim bir günde. Bir gün bil olmamıştı tam olarak aslında ama olmuş varsayalım. Onu o kadar çok özledim ki..

Ayağa kalktım ve minik çantamı yukarıdan aldım. İçinde atlet, külot, sutyen pijama ,bluz ,pantolon, normal bluz ve bir elbise vardı. Çok fazla bir şey almamıştım, çok kalacak olsaydım kesinlikle valizle gelirdim ancak gerek yoktu, zamanımda yoktu.

Nefesimi üfledim ve etrafımdaki insanlara çarpmamaya özen göstererek yürümeye başladım,merdivenlerden indikten sonra sonunda Amerika'ya gelmiştim, ilk defa.. evet Amerika'ya ilk defa geliyordum ve kendimi çok mutlu hissediyordum ,çok. Acaba annemler ne yapacaklardı? Çok mu kızarlardı bana? Evet çok kızarlardı ama ben de öyküysem bir yolunu bulur da kendimi haklı çıkartmasını bilirdim, çünkü öykü suskun olmak budur.

Havaalanından çıktıktan sonra erenin verdiği adrese baktım ve havaalanının önündeki taksilerden birini durdurdum .

"wa-wa-wait! Please!" adam ikazlarım sonunda durdu ve binmemi bekledi.

"thank you.." cebimden erenin verdiği dolarları çıkardım ve ne kadarım olduğuna baktım , 1000 dolar. Omg! Eren sen benim bir tanemsin be!

Zengindim şuanda. Bin dolar ne demekti?2800 Türk lirasına bedeldi..

Adama elimdeki adresi verdim ve beklemeye başladım. Yol boyunca şarkı dinleyip durdum,sıkıntı.

Araba durunca geldiğimizi anladım ve adama ücreti sordum.

"100 dolar.." ne kadar sopuk bir adamdı öyle. Parayı ödeyip indim ve bulunduğum sokağa baktım. Burnuma yavaşça konan o beyaz soğuk şeyde neydi öyle?

Kar? Kar yağıyordu! Etrafıma baktım her yer aydınlatılmıştı ve happy year gibi şeyler yazıyordu bu çok güzeldi, gerçekten. Montumu giydiğim için o an şükrettim ve tsbi berem ,eldivenim ile atkımı taktığım içinde. Yoksa şuracıkta donarak ölürdüm herhalde. O derece bir soğuk vardı şimdi burada. Öksürdüm ve geldiğim yere bakmaya başladım. Adreste yazan otelden iki tane vardı, hangisiydi ateşin olduğu bina? Nasıl bulacaktım ben şimdi onu? Of..

Etrafıma bakındım ve sarışın bir kızı durdurarak konuştum.

"merhaba, şu adres burası ama hangi otel acaba?" kız kağıdı okudu ve bana baktı. "emin değilim.. buraya anlış yazdırmış olmalısın.." dedikten sonra gülümsedi ve "mutlu yıllar.." deyip gitti. Bende öylece kalakaldım. İnsanlık ölmüş, gebermiş,bitmiş. Atıcam kendimi denizlere..

Yutkundum ve hangisini seçmeliyim diye düşündüm. Karşımda iki büyük devasa otel vardı. Hailey 1 ve Hailey 2 ama kağıtta 1 ya da 2 yazmıyordu,problemde tam olarak buydu. Etrafıma bir kez daha baktım , yardımcı olabilecek birileri gerekiyordu. Ama herkes kendi sorununa odaklanmıştı ve az önceki kız gibi umursanacağımı sanmıyordum.

Umutsuz bakışlarım iki oteli öldürecek kadar sinirliydi. Eren en önemli şeyi unutmuştu resmen, hangi otele gireceğimi bilmiyordum!

SOSYOPAT LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin