0.4

387 33 100
                                    

Seni merak ediyorum.
Kendime itiraf edemiyorum.



Bugün yapılan antremanlarını izleme fırsatım doğmuştu çünkü hocalarımız ilk kez bir nebze müsemma göstermişti ve spor salonuna inip onları izleyebilmiştik.

Elbette bu benim için kaçırmak istemeyeceğim türden bir fırsattı. Hâlihazırda bazı derslerden kaçıp spor salonuna geliyordum zaten, hocalarımızın izin vermesi inanılmaz bir şeydi. Ve tabi ki bunu antrenörleriyle konuşup ben halletmiştim. Eh, biraz övgü yağdırınca işim kolay olmuştu. "Tüm okul disiplinli çalışmanızı görmeli Turan Hocam," demiştim o gülümsememi göndererek. "Maçlardan önce takımdakilere motivasyon olur. Müdüriyetten izin almanızı çok isterim."

Şu an spor salonunda olmam bu isteğimin gerçekleştiğini gösteriyordu. Yani başarmıştım. Her zaman ki gibi.

Ve antremanları başlamıştı. Gözüm orta sahaya kaydı çünkü Sarp'ın pozisyonu orta sahaydı.

Yüzü ciddi, saçları ter yüzünden nemli, sırtı gergin, duruşu dikti çünkü ondan öyle bir disiplin vardı ki, takım kaptanı olsa bir dakika nefes aldırmazdı kimseye. Turan Hoca'dan daha beterdi.

Arkadaş ortamında ise ciddiyetinden eser yoktu. Ya da bazı zamanlar ciddi olduğu oluyordu, bunu tam olarak kestirmem mümkün değildi çünkü hâl ve hareketleri o kadar değişkenlik gösteriyordu ki onu tanıyamaz oluyordunuz. Salak saçma espriler yaparken birden ciddileşebilir, birazdan duygusala bağlayabilirdi. Bazen birilerinin kalbini kırmamak için haddinden fazla çaba sarf edip bazen olur olmadık yerlerde kalp kıran bir şeytana dönüşebiliyordu.

Neyse ne. Bugün ciddi pozisyonunu almıştı sahada. Siyah saçları dağılmıştı ve yorulduğu için yanakları kızarmıştı. Dudaklarımı ısırdım ve onu izlemeye devam ettim. Kahverengi gözleri ara ara tribünlere değiyordu. Daha çok birini arıyor gibiydi.

O önüne dönmeden önce son baktığı yere kafamı çevirdim. Arka sırada, benim hizamda ve bir iki kişilik mesafede oturan kıza bakıyordu. Lara. Bunu elbette biliyordum. Kız güzellik abidesiydi. Siyah ve uzun saçlı, beyaz tenli, mavi gözlü, dudakları dolgun, kaşları kavisli, burnu çok güzeldi. Ayrıca kişilik olarakta muhteşem bir kızdı. Birkaç kez beni sınava bile çalıştırmıştı rica ettiğim için.

Gerçekten âşık olunası kızdı.

Bu kadar mükemmel olması kalbimi kırıyordu.

Diğer tarafında boş yer olduğunu fark ettim ve yerimden kalkıp onun yanına geçtim. Onun yanına geçmemle yüzüm gerilmişti. Beni hatırlıyor muydu? İsmimi biliyor muydu? Maç izlemekten hoşnut değilmiş gibi görünüyordu. Mavi gözleri tek bir yere odaklanmıştı. Yavaşça odaklandığı yere baktığımda boşluk olduğunu fark ettim. Maçları sevmiyordu. Bir de... Sarp'tan hoşlanmıyordu. Sanırım. Umarım öyledir. Ya da kafamda kuruyorumdur.

Lara'nın nereye baktığını boş vererek tekrar Sarp'e baktım. Dün akşam ona yazmamam gerektiğini söylemişti. Ben de bunu kabul etmiştim. Oysa ona yazma cesaretini bile birkaç hafta boyunca zar zor toparlamıştım ve kim olduğumu anlamasın diye yazım üslubumu değiştirmiştim. Vicdansız, beni bir an Lara sanmıştı.

Yine de, büyük ihtimal eninde sonunda dayanamayıp ona yine yazacaktım. En kötü iki ihtimal ya engellerdi, ya engellerdi.

Maç sonuna kadar sürekli ona baktım. O da ara ara Lara olduğu için kafasını olduğum yere çeviriyordu ama başka bir şey daha fark etmiştim. Lara'nın burada olduğunu biliyordu fakat gözleri başka yerlere de kayıyordu. Sanki başka birisini de arıyormuş gibi.

Lifeblood | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin