Gökçe'den devam...
Sabah kitap okurken uyuya kaldığım koltukta uyandım. Saate baktığımda sadece üç saat uyduğumu fark edip oflayarak yerimden kalktım.
Son bir süredir ya kabuslar görüyor ya da bir anda uykumdan uyanıyordum. Gün daha yeni doğduğu için balkonumda mükemmel bir manzara vardı. Hemen kalkıp kahve demlemeye koyuldum. Güzel bir manzara karşısında kahve içmek, en sevdiğim.
Kahvenin demlenmesini beklerken telefonumu elime alıp mesaj var mı diye kontrol ettiğimde Elif dahil kimseden mesaj olmadığını görünce daha herkesin uyuduğunu anladım. E tabii kimse benim gibi karga bokunu yemeden uyanmıyordu, ya da uyanmak zorunda kalmıyordu.
Demlenen kahveyi kupaya doldurduktan sonra balkona geçip manzarayı seyretmeye başladım.
Sabahları hiç bir şey düşünmeden oturup manzarayı izlemeyi çok seviyorum. Yüzünüze vuran o hafif rüzgar, ne çok soğuk ne çok sıcak o hava.Etrafta yürüş yapan insanlar, belki köpeğiyle gezenler. Hele yaz ayındaysak denize girenler. O hafif rüzgarda balkonda oturmak belki hamakta uzanmak, bir kaç sayfa bile olsa kitap okumak terapi gibi geliyordu bana.
"Bana da kahve var mı?"
Arkamı döndüğümde yeni uyanmış, saçları dağınık, gözleri kısık bana bakan bir Beren görmemle gülümsedim.
"Var tabii olmaz mı? Bekle getireyim." Mutfaktan bir kupa kahve daha doldurup tekrar balkona çıkıp, masaya bıraktım.
Kahvesinden ufak bir yudum alan Beren tadını beğendiğini belli eden mırıltılar çıkardığında gülümsedim.
Bir süre sonra Beren tekrar içeri gidip kısa sürede geri döndü, elinde bir kitap vardı, Dördüncü Kanat kitabın ilk sayfasını açıp okumaya başladı, arada gülüyor arada ise çok ciddi bir şekilde sayfaları çeviriyordu.
Bende kendi kitabıma dönüp okumaya başladım, ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama güneş çoktan doğmuş ısısı hafif hafif yakıyordu.
Beren kitabını masaya bırakıp bana döndü, "Hazırım." dedi. "Neye hazırsın." diye sorma ihtiyacı duydum, "Belli ediyorsun." Ona anlamaz bir şekilde baktığımda gülümsedi, "Öğrenmek istiyorsun ne oldu da taa oraya kadar gittim bilmek istiyorsun." dedi.
"Haksız mıyım?"
"Ben öyle bir şey demedim Beren" dediğimde kahkaha attı, "Tamam tamam kızma. Başlıyorum anlatmaya."
"Ben bir şey yaptım." diyip durdu. Tam ağzımı açmaya yeltenmiştim ki beni durdurdu. "Bekle yavaş yavaşta olsa anlatıcam ben, kesme ya da soru sorma. Ben bitirene kadar, olur mu?" dediğinde cevap olarak gülümsedim. Bir süre sonra beni hayrete düşürücek o kelimeler çıktı ağzından.
"Ben...Ben Çisem abladan hoşlanıyordum."
Zamanı durduran o cümle, aynı anda iki büyük şok. Beren'in lezbiyen oluşu ve Çişemden hoşlanmış olması. Aslında Çisemden hoşlanması hiç beni alakadar etmemesine rağmen kalbime bir ok saplanmıştı sanki. Dünyam başıma yıkılmış, boğuluyormuş gibi hissetmiştim.
Kendimi toparlayarak Berene dönüp elimle devam etmesini işaret ettim. "Bunu ona söylemedim, ama..."
"Ama ne?"
"Ama belli ettim, ilk başta çok takmadı. Sonra çok önemsiyormuş gibi yaptı. Sonra ise çok kötü konuştu. Zaten sevgilisi olduğunu öğrenince de gittim."
"Bu yaptıklarım sana çok ergence geliyor olabilir ama yönelimim hakkında, hatta ablamın arkadaşlarından birininden hoşlandığımı kabullenmek çok zor oldu."
"Haklısın...Kesme cümlemi Beren."
Derin bir nefes verdi. "Ergence gelmedi gözüme, kimseye fark ettirmeden duygularını yaşamaya çalışmışsın."
"Bence bazı şeyleri ablanla konuşmalısın Beren, senin için çok endişeli. Ben ne zaman istersen senin yanındayım. Burdan gitmek istiyorum Gökçe Abla desen gine birlikte gideriz güzelim üzülme tamam mı?"
Gülümsedi, gözlerinden yaşlar akarken. Tam kalkıp içeri geçicekken "Beren" diye seslendim. Durdu. "Efendim."
"Sen kaybolup içmenin sebebi farklı değil mi?"
Başını sallayarak onayladı beni. Elimle oturmasını işaret ettim. "Anlat."
"Ben yokmuşum gibi hissediyorum, hem dikkat çekmek hem de Çiğdem ablanın acısını çıkarmak istedim."
"Anladım Beren, yat dinlen biraz daha. Sonra ablanı çağırıcam tamam mı güzelim? Kahvaltı hazır olunca yanına getiririm."
Kafasını sallayıp içeri gitti.
Kafamda bir şeyleri düşünürken sabit kalamıyordum nedense, o yüzden hem duyduklarımı sindirmek için hem de rahatlamak için mutfağa attım kendimi.
Çok hafif bir müzik açıp, (Gel Desen Gelemem Ki - Yaşar Güvenir / Şarkı medyada var)
Mutfakta yıkadığım sebzeleri kurulayıp doğramaya başladım, kafam karışıktı. Beren nasıl olurda Çisem gibi umursamaz, sorumluluk alamayan birini severdi. Dışarda kadın mı kalmamıştı canım?
Gerçi sevgi ve ya sevda değil de aşk'ın verdiği o atraksiyon duygusuydu bence. İyi ki Çisem'in sevgilisi vardı. Gerçekten daha yeni yeni birileriyle ilişki kurmayı öğrenen Beren'e çok yanlış şeyler öğreticekti.
Malum kendisi koca bir red flagdi
Ben kendi kendime düşünürken çoktan doğrayacağım şeyleri doğramış ve tabaklara dizmiştim, sofrayı hazırladıktan sonra Beren'e seslenerek masaya gelmesini söyledim. O gelene kadar kendime bir kahve daha demleyip biraz sakinleşmeye çalıştım çünkü akşam çok yüksek dozajda kavga içericek gibiydi.
__________
Helloooooo!
Biliyorum uzun oldu zor oldu ama geldim.
Bölüm kısa farkındayım ve en kısa zamanda telafi edicem.
Bir şeyler içime sinmedi anlamadım, bölüm üstüme yapıştı resmen.
Yavaş yavaş düzeleceğiz yaa
Bu arada yeni kapak nasıl olmuşş
Neyse haydi ben kaçar, öptüüüüm 🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Arkadaşı | GxG | Texting
ChickLitBeren ve kaos dolu aşk hayatına hoş geldiniz ✨ ❤️🩹 Bazen tek bir bakış yeter ❤️🩹 (TikTok'dan esinlendim, abla cringe falan yazma, çıtır çerezlik bir kitap.) 10.11.23- 3. #lesbian 11.11.23- 5. #girlxgirl 09.01.24- 3. #gl 06.03.24- 1. #drama 19.0...