22-G

384 37 32
                                    

Bölüm öncesi minik sohbet ve itiraf
Ben normalde kitabı 30. Bölümde final yapıcaktım 🫣
————

Bana doğru koşarak gelen Deniz'i görünce duraksadım, acaba Beren'e mi bir şey olmuştu? Salak kafam kız beni reddetti hala kız için endişeleniyorum aferin bana.

"Gökçe abla nolur gitme, bak yanlış anladın! Ben telefonda konuştum Berenle öyle demek istememiş." Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti, "Yeter artık başlarım sizin korkaklığınıza eyvallah ablamsın da bir beceremediniz ikinizde şu aşk işini, aşıksınız işte, o da seviyor sen-" Deniz'in cümlesini bitirmesine izin vermeden koşarak ağaçlığın oraya geri gitmeye başladım.

O da beni seviyordu, seviyordu değil mi? Peki neden öyle demişti? Geç mi kalmıştım yoksa? Bu soruları daha sonra düşünmek için erteleyip az önce konuştuğumuz yere geldim ama Beren yoktu...

Gitmiş miydi? Nereye? Keşke Denizi dinleseydim diye kızdım kendime. Artık hafif hafif gün batmaya gökyüzünün mükemmel renkleri ortaya çıkmaya başlamıştı, kafamı sahile doğru çevirdiğimde kayaların üstünde oturan bir kız gördüm, silüeti Beren'e benziyordu. Ne yapıyordu o kadar yüksekte, kayaların en ucunda!

Hızlı adımlarla kayalar'a doğru yürümeye başladım. Kayalara vardığımda orda duran silüetin Beren olduğuna emin oldum. "Beren!" diye seslendim ona, kulaklığını çıkartıp bana baktı, kendi kendine bir şeyler söyledikten sonra kayalardan aşağıya indi.

"Gitmemişsin." dedi sadece, biraz şaşırmış gibiydi ama durgundu aynı zamanda. "Deniz söyledi her şeyi." dedim tepkisini ölçmek istercesine, ama renk vermedi. "Biliyorum." dedi sadece. "Neden tepki vermiyorsun?" diye sordum, ne kızgındı ne de heyecanlı, hemen cevap verdi, "Neden cevabını beklemeden gittin? Sen böyle her şok olduğumda tepki veremediğimde kaçıcak mısın? Hani her koşulda yanımda olucaktın. Seni sevsem de sevmesemde var olucaktın, hepsi kolpa değil mi? Öyle lafla etkilerim ayağına söyledin. Gerçekten seven böyle mi sever mesela?"

Evet şimdi anlamıştım, kırgın ve öfkeliydi, "Ben ne yapacağımı bilemedi-" lafımı kesti, "Ben yeri geldi mi herkese meydan okuyan fırtına gibi esen Gökçeye aşığım. Korkup kaçıp, yüzleşmeyen Gökçeye değil." diyip yürümeye başladı, "Bana biraz zaman ver." diyip sahilden uzaklaştı.

Ben olduğum yerde kalmıştım. Hem şoktaydım hemde ne olduğunu anlamıyordum. Koşarak yanıma birinin geldiğini gördüm. Yiğitle Denizdi, "Gitti mi?" diye sordu Yiğit, ben ağzımı açamadan Deniz cevap verdi hemen, "E tabii gitti, kırgın bir çiçek yanında fırtınalar estireni sever onun gibi kırılanı değil, yeri geldi mi destek olur ama destek almak istediğinde kimseyi göremezse çeker gider, rüzgar'a kapılır."

Deniz cümlesini bitirdiğinde "Sen edebiyat bölümü mü yazdın?" diye sordum alakasızca, "Yok ben Mimarlık yazdım." dedi, Yiğit sohbeti tekrar Beren'e getirmek ister gibi, "Ne oldu sonuç olarak?" diye sordu. "Bir yerde yemek mi yesek orda konuşuruz." dediğimde ikiside başını onaylar anlamda sallayıp arabaya doğru ilerlediler.

❤️‍🩹

"Şerefe!" diye kadehlerimizi tokuşturduk, bu kaçıncı kadeh ya da kaçıncı şişeydi bilmiyorum ama restorandaki son masalardandık ve birazdan kalkmamız gerekecekti, Yiğit sanki iç sesimi duymuş gibi garsona doğru dönüp, "Usta! Hesap sana zahmet." dediğinde kıkırdadım. Şu an olan her şey bana komik geliyordu, kafam güzel değil çok güzeldi. Ama iyi gelmişti, acıyı daha az hissediyordum.

Birden omuzlarımdan titretilmemle kafamı çevirip etrafıma baktım. "HADİ GİDİYORUZ!" diye bağıran Denize bakıp kahkaha attım, "Duydum salak." diyip gülerek ve birazda sendekeyerek ayağa kalktım. Şarkı söyleyerek restoranttan çıktık.

Hepimiz ayrı sarhoş olduğumuz için ve tatil şehri bir yerde olduğumuz için ev yakındı, o yüzden sahilden yürümeye başladık, hafif rüzgar ve deniz kokusu beni iyice mayıştırmıştı.

Uzaktan gelen Sezen Aksu şarkısıyla adımlarımı yavaşlattım.

Unuttun mu beni, her şeyimi?
Sildin mi bütün izlerimi?

Aklıma tabii ki o geldi, Beren. Derin bir nefes aldım, önümde sarmaş dolaş yürüyen Yiğit ve Denizle kalbimin cız ettiğini hissettim.

Hiç düşmedim mi aklına?
Hiç çalmadı mı o şarkı?

Bizde böyle olabilirdik diye haykırmak bağırmak istiyordum ama...Yapmazdım.
Önce kendimi, aşkımı, cesaretimi hissettirmeliydim ona. Eski beni görmeliydi. O zaman bana gelirdi değil mi?

O sahil, o ev, o ada
O kırlangıç da mı küs bana?

Ben düşüncelerim arasında kaybolurken çoktan eve girmiştik. Deniz ve Yiğit kolkola yukarı çıkarken, "Sessiz sevişin!" diye bağırıp verandaya doğru çıktım, "Kesin öyle yaparız." diyen Denizden sonra hafifçe gülüp sandalyeye oturdum.

Biraz nefeslendikten sonra başına giren ağrı ile vazgeçip kendime bir kahve yaptım. Mutfak saatiyle bakışırken birden aklıma gelen fikirle bilgisayarımı açıp internette gezinmeye başladım. Yarı ayık yarı sarhoş kafam ne kadar işe yarar bilinmez ama bir umut bütün gece araştırdım.

Saat sabah altıya geliyordu bir kağıda not yazıp mutfak tezgahına attıktan sonra hızlıca dışarı çıktım. Tabii bu saatte dükkanların kapalı olduğu gerçeğini yok sayıyordum.

Hızlıca aşıklar tepesi denen yere çıkıp çantama koyduğum kağıdı çıkardım.

"Beren'im.

Bir tanem, sana bunları zamanında yüz yüze söylemek isterdim ama, cesaret edemedim haklısın. Ben herkese cesur ve dik dururken sana karşı boynum bükük kaldım. İnsan sevdiğinin yanında alevlenemiyor işte. Ama senin yanına gelince cesaretlenemeyen o kadın huzur buluyor yanında, hiç bir şey yapmasakta hatta sarılmasakta ben mutluyum senin yanında, hatta hayal ediyorum sana sarılmak, öpmek nasıl bir his. Yanında hiç bir şey yapmazken huzurluysam bunları yapınca bulutların üstüne uçarım heralde. Umarım bana bir şans verirsin, umarım beni kollarının arasına alır, evim, yuvam olursun sonsuz aşkım. Son bir şans.

Gökçe.                                                              "

Tarladan bir sümbül çiçeği koparıp zarfa yerleştirdim, yazdığım kağıdı katladım ve onu da zarfa yerleştirdim. Yavaşça ayağa kalkıp, arabama bindim.

❤️‍🩹

Son on beş dakikadır Beren'in evinin önünde duruyordum. "Cesaretli ol kızım!" diyip arabadan indim, bir yandan da "Yaparsın sen!" diye mırıldanıp duruyordum, Deniz'den öğrendiğim bilgiye göre Beren'in odası giriş katındaydı, o yüzden yavaşça odanın yerini bulup sessizce cam'a baktığımda vasistas olarak açık olduğunu gördüm, sessizce mektubu camdan içeri bırakıp hızlıca bahçe duvarından atlayıp çıktım.

Umarım bana bir şans verir.

—————

BİTTİ!!!!

876 kelime, bence iyi iş çıkardım

Bu bölümü de sabırla bekleyen ve yorum yapan Makizenin'e ithaf ediyorum.

Umarım hepiniz beğenmişsinizdir.

Lütfen yorum ve oy atmayı unutmayın. pls. 🥺.

Ablamın Arkadaşı | GxG | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin