Yıllar su gibi akıp geçiyordu herodian halkı 14 bahar geçirmişti varisleri her geçen gün biraz daha büyüyor kuvvetleniyordu ejderha hero ile antremanlar yapan prens draven daha 10 yaşında iken gözleriyle daha uzaklara bakabiliyor sesleri daha iyi işitebiliyor ve hiç hasta olmuyordu prens draven hero ile birlikte sürekli egitim yapar ve kendini güçlendirmek için arenalara dövüşlere askerlerle talimler yapmaya katılırdı..-Hero söylesene daha ne kadar süre bunu yapmalıyım ben yeterince güçlüyüm artık bu egitimlere ara versek olmuyor mu
-Devam et draven kasların seni güçlü kılabilir genç dostum ama beynin hala bir çocuk
-Yaşlı dostum senden daha ileriyi görebiliyorum bu da senin artık yaşlandıgını ispatlar
-Sen babanın kasıkların da iken dostum ben gökyüzünü koruyordum
-Aman ne komik bunak ejder
Bu sözler karsısında genç dostuna baglı olan hero onunla tam olarak birleşebilmek için uçuş egitimleri yaparlardı
Ama prens sürekli kendini aşşagı atıp bunu eglenceye cevirirdi aralarında olan bag yeterince güçlü degildi ve prens hala uyum saglayamıyordu
-Genç prens seninle avlanmaya ne dersin ilk 3 av yakalayan kendi gücünü ispatlamış olur
Prensin gözleri büyüdü yarım bir gülüşle idaayı kabul etti ikisi de ormanın girişine gelip beklemeye başladılar ve
-BAŞLA !!!
Prens ormanın içine koşmaya basladı o sıra da hero yukardan presi izliyordu
Önünde bir yaban domuzu oldugunu gören ejderha hızla domuzu kaptı ve tekrar yukarı yükseldi ve prense alaycı bi bakış attı
Prens agaçların aralarından çita gibi hızla kosup adeta hızıyla rüzgarı bile geçiyordu prens durdu ve etrafa odaklandı gözlerini kapattı ve açtıgında kırmızı gözleri belirdi ejder hero yetenegini kullandıgını anladı prensin neye baktıgına bakmak istedi oda prensin düşüncelerine girdi önünde bir varlık vardi ejder hero iyice süzmeye basladı bu neydi ceylan mı yoksa bir ayı mı görüntü o kadar bılanıktı ki birden ejderha sırtında bi sızlama hissetti ve agzını acarak gökyüzüne ateşler püskürttü prensin başı beladaydı ve onu kurtarmalıydı gök yüzünden prensin yanına son sürat hızla inmeye basladı prens o sıra da karsısında olan her neyse ona bakmaya devam etti kısa süre sonra beynin de bir ses duydu
Merhaba küçük insan şıcanı
Prens kırmızı gözleri ile sesin kaynagına kitlenmiş dişlerini göstere göstere öfkesini dışa vuruyordu
Prensin dalgınlıgından faydalanan iblis agaçların arkasından kendi suretiyle belirdi prense saldırıp sırtında bir adet pençe izi bıraktı acıyla inleyen prens yerde yuvarlanıp bagırıyor içinde yanan ateşi dizginlemeye calısıyordu gök yüzünden hero prensin yanında indigin de sülietin kime ait oldugunu hemen anladı.-Seni lanet yaratık cehennemin de olman gerekirdi
demeye kalmadan hero süliete bir kuyruk hareketi savurdu vurma etkisiyle düşen süliet etkilenmemiş gibi duruyordu büyü onu darbelere karsı koruyor idi
-Hero bu da neyin nesi ?
-O iblisin ta kendisi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varislerin Savaşı
FantastikYa umutla hiç oluruz ya da gökyüzünü aydınlatırız. Dyroth: Angela benim evrenim ateşlerde dövülürken gökyüzünü hiç görmeden topragın kan oldugu bir dünya benim olabilmen için tamamen bana kendini teslim etmen gerekiyor aşkımız kor ateşler de tekrar...