Karanlık ormanda ürkütücü sesler...
Derin, gözleri korku ve endişe dolu etrafa bakınarak yürür. Üzerindeki elbise ıslak, ayakları yalınayak, nereye gittiğinden habersizdir. Ormanda sesler artmaya başlayınca hızla koşmaya başlar. Koşar, koşar ve soluk soluğa kalır, arkasına bakar ve tekrar koşmaya başlar. Koşmaya kendini o kadar çok kaptırmıştır ki belli bir süre sonra sağına soluna, çevresine bakmaz olmuştur. Ormanda yolunu, yönünü kaybetmiş bir şekilde koşarken, bir cadde görür ve oraya bir hışım koşmaya devam eder.
O sırada, farları açık bir kamyon gelir ve Derin kamyonun önüne atılmaya çalışırken, kamyon panik bir şekilde frene basar, Derin kamyonla burun buruna gelmiştir ama, Derin'e bir şey olmuştur. Derin hızlı, korku dolu vaziyette nefes almaya başlar ve o kadar çok bitkin düşmüştür ki, yorgunluktan bayılır.
14 YIL ÖNCE...
SAMSUNDerin ve ailesi limanda, gemiyle gezi turuna çıkmak için hazırlık yapar, Derin'in babası Cihan Bey kaptandır. Derin ve Cihan Bey geminin içindedirler. İkisinin kafasında da kaptanlık şapkaları vardır. İkisi de birbirleriyle karşılıklı telsizlerle konuşurlar.
CİHAN:(Telsizi açarak) Deneme 1-2, ses kontrol beni duyabiliyor musun miço.
DERİN:(Telsizi açarak) Deneme 1-2, evet anlaşıldı kaptan.
CİHAN:(Telsizi açık tutarak) Miço, şuanda hava sıcaklığı durumu nasıl?
DERİN:(Telsizi açık tutarak) 26 derece kaptan.
CİHAN:(Telsizi açık tutarak) Anlaşıldı miço.
(Derin arkasını döner ve masanın üstünde bir defter görür.)
DERİN:(Merakla) Baba bu ne defteri? (Diye sorar)
CİHAN:(Deftere bakarak gülümser.) O maceracı kaptanın seyir defteri.
DERİN: Maceracı kaptanın seyir defteri mi? (Der şaşkın bakışlarla)
CİHAN: Hıhı evet.(Der kızına sıcak şekilde bakarak)
DERİN: Baba seyir defteri ne demek?
CİHAN: Denizci olan kişiler yolculuğa çıktığında geçtikleri yerleri, gördükleri şeyleri ve de yeni keşfettikleri bölgeleri bu deftere not ederler. Bu deftere de, seyir defteri diyoruz diyoruz küçük hanım. (Der kızının iki yanağını çok hafif sıkarak)
DERİN: (Heyecanlı şekilde) Vay be ne kadar da eğlenceli. (Sonra babasına bakarak) Baba, sen gemiyle çok gezer miydin? (Diye merakla sorar.)
CİHAN: Evet kızım, annenle evlenmeden önce her hafta sonu hem de, çok gezerdim, rahmetli dedenle birlikte açılırdık denize arada rahmetli babaannende gelirdi. Hiç unutmuyorum, ne güzel günlerdi. (Dedi denize bakarak, o zamanların özlemini duyarak. Sonra kızının yanına diz çöküp, ellerini kızının kolları üstünde gezdirerek) İşte öyle prensesim, hadi limana gidelim de annen ne yapmış bakalım, yardım edelim ona da, sonra yolculuğumuz başlar.
DERİN: Tamam, hadi gidelim. (Der, babasının elinden tutar ve annesinin yanına giderler.) Anne (der annesinin yanına koşarak) yardım edilecek bir şey var mı? (diye sorar)
YELİZ: ( Derin'e sıcak gülümsemesiyle) Yok annecim. (Diyerek eğilir kızına doğru ve kızının iki elini tutup öper.) Ben her şeyi hazırladım, yapacak bir şey kalmadı, sadece eşyaları gemiye bizimle birlikte taşıyabilirsin.
DERİN: Tamam (der ve Derin'in annesi Yeliz Hanım kızının saçını okşayarak eğildiği yerden doğrulur, Cihan Bey onların yanına gelir ve gemiye binerler.)
YELİZ: (Eşi Cihan'a) Hayatım, çok iyi oldu bu tatile gitme işi. (dedi eşine eşyaları gemiye yerleştirirken) Hem kızımıza, hem bize çok iyi gelecek.
CİHAN: (Eşi Yeliz'e gülümseyerek) Evet tatlım, ben de öyle düşünüyorum. (Der ve karısını yanağından öper. Sonra Derin'in yanına giderler ve) Güzel bir maceraya hazır mısın miço?
DERİN: (Heyecanla) Evet kaptan hazırım.
CİHAN: O zaman haydi bismillah motoru çalıştırıyorum.(Motoru çalıştırır ve denize açılırlar. Aradan iki saat geçer. Derin annesiyle birliktedir, babası da rotanın başındadır.)
DERİN: Anne, hadi babamın yanına çıkalım.
YELİZ: Tamam kızım hadi gel. Ben de, babanla bana çay götürecektim zaten. (Çayları koyar, Derin önden babasının yanına gider, annesi Yeliz Hanım da arkadan çayları getirir.) Evet, çaylar da geldi.
CİHAN: Eline sağlık hayatım.
YELİZ: Afiyet olsun. (Diyerek çayları eşinin yanına bırakır, sonra kendisi oturur, çaylarını içmeye başlar ve sohbet ederler.) Havada çok güzel bugün maşallah.
CİHAN: Evet öyle, dediğin gibi.
(Derin yanlarında resim yapmış, anne ve babasını göstererek)
DERİN: Anne, baba resmim nasıl olmuş?
(Annesi ve babası resme bakarak)
YELİZ: Ay bebeğim çok güzel olmuş.(Der resme bakarak)
DERİN: Bizi, denizi ve gemiyi çizdim.
YELİZ: Evet, yetenekli bebeğim benim.(Der sevgi dolu bakışla) Baksana aşkım çok güzel çizmiş. (Dedi eşine, hayranlıkla resme bakarak.)
CİHAN: Evet, gerçekten hayatım. (Der şaşkınlıkla ve) Ben küçüklüğümde çöp adamı bile doğru çizemezdim.
YELİZ: Ay evet benimde öyle, anlatmıştım ya sana. (Derin'e dönerek) Kızım o zamanlar ilkokulda senin yaşlarındaydım. Bir gün çöp adam çizmiştim. (Cihan gülmeye başlar ve Yeliz' de güler.) Dur hayatım çocuğa anlatayım, ondan sonra güleriz. (Sözüne devam eder.) Neyse kızım, ben çizdiğim çöp adamı anneannen ile dedene göstermiştim. Ama (hafifçe gülerek başlar.) Çizdiğim çöp adam ile çöp adam değildi. Resim çizerken, o zamanlar ellerim çok titrerdi. Sonra, anneannen ile dedene çizdiğim resmi gösterdim, deden resmimi görünce bize çocukluk arkadaşını anlatırdı. Dedenin, çocukken Osman diye bir arkadaşı varmış ve çok yakınlarmış. Birbirlerine çok takılırlarmış. Onların ailesi de, benim annem ve babamla yakın dost oldukları için, düğünlerde falan bir araya gelirlermiş. Dedenin arkadaşı da, düğünlerde komiklik olsun diye kendini titreterek oynarmış. Sonra deden de "Titrettin Osman titrettin, titrettin beni titrettin" diye karşılıklı oynamışlar, dedenin bu sözüne gülüşmüşler. Sonra arkadaşının lakabı Titrettin Osman diye kalmış. (dedi Yeliz Hanım sözünü bitirdikten sonra üçü birden gülmeye başladılar.)
CİHAN: Hadi bugünün anısına fotoğraf çekilelim.
YELİZ: Evet haklısın, fotoğraf makinesini alıp geliyorum. (der ve makineyi alıp gelir, çalıştırır ve üçü bir araya gelir.) Gülümseyin. (der ve fotoğraf çekilirler. Sonra aniden büyük bir dalga sesi gelir ve Derin korkmaya başlar.)
DERİN: Anne baba o ses neydi? (Der ikisinin arkasına saklanarak, korku halinde. Havadan gök gürültüsünün sesi gelir ve şimşek çakar.)
CİHAN: Korkma kızım. Hemen gitmemiz gerek.
DERİN: Anne (der ağlamaya başlar.)
YELİZ: Güzelim, korkma bitanem. Gideceğiz tamam mı. (Der, kızını sakinleştirmeye çalışarak. Cihan, hızla gemiyle ilgili kontrol için harekete geçer, geminin jeneratörüne bakar ve bozulduğunu fark eder.)
CİHAN: Eyvahlar olsun! (Der korku ve panik dolu olduğunu belli etmemek için, soğukkanlı bir şekilde eşi ve kızının yanına gider.) Hemen gemiden inmemiz lazım.
YELİZ:( Şaşkınlık ve panikle) Nasıl yani, bu havada mı?
CİHAN: Başka çaremiz yok, kayığa binmemiz gerek. Geminin jeneratörü bozulmuş.
(Ve şimşek üst üste çaktı, gök daha çok gürledi, öyle çok şiddetlendi ki, gemi alabora oldu. Hem deniz, hem de dalgalardan su o kadar derinleşti ki, yüzme bilmelerine rağmen, suyun derinliklerinde üçü birden kayboldular.)O gün yağmurlar yağmaya, şimşekler çakmaya devam etti. Her yer suyla dolup taştı. Aradan bir hafta geçti, yağan yağmurların yerine güneş açtı, her şey rengârenkti. Ama Derin için, artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Çünkü anne ve babasını kaybetmişti, artık yapayalnızdı. Bir hafta boyunca dalgın bakışlı, çaresiz gözlerle etrafa bakıyor, konuşmuyordu. Yüzündeki o neşe, yaşam enerjisi gitmişti. Gözü yaşlı ve kendini hayat karşısında aciz hissediyordu. Tedavi olduğu hastanede, doktorlara bile cevap vermiyordu. Tedavisi iyiye gittikten bir hafta sonra, hastaneye sosyal hizmetler geldi. Hastanede doktorlarla görüştüler, Derin'in durumunu doktorlar, sosyal hizmetlere anlattı, Derin'i taburcu edip, yetimhaneye götürmek için arabaya bindirdiler. Arabayla yolda giderken, sosyal hizmetler görevlisi olan kadın, onunla konuşmaya başladı: "Gideceğin yerde, bir sürü arkadaşın olacak. Onlarla tanışacaksın, oyunlar oynacaksın, onlarla aynı odada yatıp kalkacaksın. Yine kaldığın yerden, eğitimine de devam edeceksin. (Der yumuşak, tatlı bir sesle ve sıcak gülümsemesiyle omzuna dokunarak)
Derin arabanın camını açar, dışarı bakarken gözlerini kapar. Derin bir nefes alarak, havayı içine çeker ve gözlerini açar. Arabanın camından dışarı bakmaya yol boyunca devam eder.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
RomanceDerin, hayatının dönüm noktasında bir sabah uyanır ve kendisi de dahil, her şey ona yabancı gelmeye başlar. Yaşadığı travma ve korkular onu bu hale getirmiştir. Sevmek artık ona imkânsız gelmiştir. Gerçeklik duygusunu yitirmeye başlar ve kendini rüy...