(Derin, Güven'in bulunduğu odaya girer.)
GÜVEN: Buyurun. (Der ve Derin, Güven'e bakar.) Lütfen oturun. (Der ve Derin oturur, Güven Derin'in yüzüne bakarak, iç sesiyle) Gözleri çok endişeli, çok gergin. Yaşadığı korkular, onun hayatında nasıl yaralar açtı acaba? (Der içinden ve öncelikle işe, kendini tanıtmayla başlar.) İsmim Güven.
DERİN: Merhaba, Derin ben de. (Der çekingen bir tavırla)
GÜVEN: Derin Hanım, istediğiniz zaman anlatmaya başlayabilirsiniz.
DERİN: Bu son zamanlarda yaşadıklarım, çok karmaşık geliyor bana.
GÜVEN: Ne gibi karmaşıklıklar?
DERİN: Zaman bir anda, çok hızlanıyor ve aniden bir süre sonra çok yavaşlıyor. Bir gece, aynada kendime baktım. Kendimi çok değişik hissettim. Kendime o kadar yabancıydım ki, hastanede de öyle olmuştu. Herkes bana yabancıydı, ben herkese yabancıydım. Sanki, bir ruh emici geldi ve bütün duygularımı kendi içine çekti. Bedenimde hiç bilmediğim, bir uyuşukluk hissi var ve neden anlamıyorum.
GÜVEN: Peki bu belirtiler, siz de ne zamandan beri var?
DERİN: Aslında ne olduysa, o parti günü oldu. Şirketin, otuzuncu yıl partisi vardı. Benim içinde, yeni bir başlangıçtı. Hayatımın, dönüm noktasındaydım. Çalıştığım şirketin müdürü, bana yılın çalışanı ödülünü takdim etmişti. Neyse parti günü geldiğinde biz, iki arkadaşım ve ben üçümüz, partiye gittik. Ataşehir'de sahil kıyısındaydı. Benim deniz fobim olduğu için, deniz kenarında değil de, kıyı taraflarında eğlendik. Hatta, (biraz tereddüt ederek) ormanlık alanları da vardı sahilin. Çok beğenmiştim. Arkadaşlarımla beraber, bir masaya geçmiştik. Aradan birkaç saat geçti. Deniz ve Soner adında arkadaşlarım var. Onlar partide dans ederlerken, onları izliyordum. Bir süre sonra, aniden bir felaket başladı. Hava birden şiddetlendi. Gök gürlemeleri arttı, şimşeklerin çakmasıyla, yağmur daha da hızlı yağmaya başladı. Bununla birlikte sahilde, denizin dalgaları bastırmaya da başlayınca tekne... (Derin, hızla, nefes alıp vermeye başlar. Gözünün önünde, partide, denizdeki teknenin alabora olduğu, yaşadığı an'ı hatırlar ve Derin'in nefesi kesilmeye başlar. Güven, bu durumu önlemek için, onu sakinleştirmeye çalışır.)
GÜVEN: (sakin bir şekilde) Derin Hanım. (Der fakat, Derin'in zihninde hem şuan ki günümüzde, hem de geçmişte yaşadığı iki aynı durumu canlandırınca endişesi daha çok artar.) Lütfen benimle birlikte nefes alıp verin, aynı isminiz gibi. Üç defa aynı uygulamayı yapacağız. (Derin evet dercesine başını sallar.) Bir... (der ve ikisi nefes alıp verir, bu uygulamayı iki kez daha tekrar ederler, sonuncusuna geldiklerinde) üç (der Güven ve son kez nefes alıp verirler.)
İyi misiniz? (Der Güven, sakinliğini korur bir şekilde.)
DERİN: İyiyim (der Derin, rahatlamış bir şekilde)
GÜVEN: İsterseniz, başka zaman da devam edebiliriz.
DERİN: Hayır. En azından, kalbimdeki yükümün birazından, kurtulmak istiyorum.
GÜVEN: Nasıl isterseniz. (Güven, bir bardağa su doldurup Derin'e verir.)
DERİN: Teşekkür ederim. (Der, su içerek, rahatlamaya çalışır ve konuşmasına, kaldığı yerden devam eder.) Sahilde denizin ortasındaki tekne bir anda alabora oldu. Etraftaki kalabalık olabildiğince, gürültülü ve endişeliydi. Bir anda, elimi kalbime koyup nefes alamadığımı hissettim. O an korkuyla, oradan uzaklaştım. Tabi akşam olduğu için etraf, karanlıktı. Soluğu, ormanda buldum. Hem yağmur yağıyordu, hem de ürkütücü sesler vardı. Yağmurdan üstüm başım sırılsıklam olmuştu, ayağımdaki ayaklarımda sandaletler vardı, bir an ayağım koşarken, kayar gibi olduğu için, onları çıkartmak zorunda kaldım ve koşmaya devam ettim. Ormanda yolumu kaybedince, etrafıma baktım ve bir cadde gördüm ve koşmaya başladım. O kadar çok korktum, o kadar çok hızlıydım ki yorulduğumu, kamyonun önünde durunca fark ettim. Zaten o sırada da, bayılmışım. (Gözleri dolarak) Gözlerimi hastanede açtığım zamansa, içimde bir hissizlik, anlamsız bir boşluk oluştu. (Kendini toparlayarak) Başında da dediğim gibi, sanki bir ruh emici geldi ve bütün duygularımı, kendi içine çekti.
GÜVEN: Peki, size bir sorum olacaktı.
DERİN: Buyurun.
GÜVEN: Bu anlattığınız olayların, geçmiş ile bir bağlantısı var mı?
DERİN: (Güven'in söylediklerine karşı çıkarak) Hayır, ne gibi bir bağlantısı olacak ki? (Der gözlerini kaçırarak ve ellerini birbirine kenetler. Sonra Güven'e bakarak sakince) Bugünlük vaktimiz doldu mu?
GÜVEN: (sakince ve sıcak bakışla) Evet.
DERİN: Peki, çıkabilir miyim?
GÜVEN: Elbette. (Der ve Derin oturduğu yerden kalkar, kapıya doğru yönelir, kapıyı açıp çıkar ve odanın kapısını kapatır.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
RomanceDerin, hayatının dönüm noktasında bir sabah uyanır ve kendisi de dahil, her şey ona yabancı gelmeye başlar. Yaşadığı travma ve korkular onu bu hale getirmiştir. Sevmek artık ona imkânsız gelmiştir. Gerçeklik duygusunu yitirmeye başlar ve kendini rüy...