16.BÖLÜM

47 1 0
                                    

Herkes yüreği ağzında, camlı odanın dışından Derin'e bakar.
DERİN: (iç sesi) Hani az önce bahsetmiştim ya, "O köksüz yıllardan, yeni bir hayat ağacı doğar mıydı", diye. Doğacak olduğunu hisseder gibiydim. O hayat ağacı, köksüz yıllara bir umut olacak; büyüyüp yeşerecekti. Birbirlerini yıllar sonra bulmuş, geçmişleri yaralı olmasına rağmen, birbirlerinin yaralarını saran iki kalbin, bir merhemi olacaktı. Tabi bunun için, o kalbin yarısının hiçbir yere gitmemesi, ait olduğu yerde kalması gerekiyordu.

Doktorlar, son kalp masajını yaptıktan sonra değerlere bakarlar. Derin hayata döner ve doktorlardan birisi:
DOKTOR: Hastanın yaşamsal fonksiyonları normale döndü.
DOKTORLARDAN DİĞERİ: Değerleri gayet iyi gözüküyor. Yakınlarına haber verelim. (Der ve bir doktor haber vermek için odadan çıkar. Güven ve diğer herkes doktorun yanına doğru gider.)
GÜVEN: (telaşla) Derin'in durumu nasıl, Doktor Bey? (Diye sorar.)
DENİZ: O iyi mi? (Diye sorar, doktor açıklama yapmadan)
DOKTOR: Hayati fonksiyonları normale döndü. Arkadaşınız gayet iyi, endişelenecek bir durum yok.
DENİZ: (Derin bir nefes alıp vererek) Şükürler olsun. (Der hüzünle akan gözyaşları, sevinç gözyaşlarına dönüşür ve Soner ile birbirlerine sarılırlar.)
GÜVEN: (o an gözlerinde bir heyecan belirir, yeniden hayata dönmüşçesine sevinçten ağlamaya başlar ve önce arkadaşları Caner ve Yonca'yla, sonra da Deniz ile Soner'le sarılırlar.)

Aradan bir saat geçer ve Derin'i, hasta odasına götürürler. Derin, odaya geldikten iki dakika sonra gözlerini buğulu bir şekilde açar ve daha sonra gözleri canlanır, karşısında Güven'i görür.
DERİN: Güven. (Der bitkin bir sesle)
GÜVEN: (Derin'in elini tutarak) Buradayım hayatım. (Der ve Derin, Güven'e bakarak gülümser ve Güven Derin'in elini öperek) Seni kaybedeceğim diye çok korktum. (Der)
DERİN: (diğer eliyle, Güven'in yanağına dokunarak) Benden, bu kadar çabuk kurtulabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. (Der, ikisi gülerler.)
GÜVEN: Kurtulmak isteyen kim acaba? Ayrıca, düşüncesi bile çok kötü.
DERİN: Şaka yapıyorum sadece. Kızın durumu nasıl?
GÜVEN: İnan hiç bilmiyorum. Sana bir şey olacak diye aklım çıkmıştı.
DERİN: (kalkmaya çalışarak) O zaman, hadi öğrenelim. (Der)
GÜVEN: Napıyorsun, daha yeni uyandın. Toparlanmadan kalkma.
DERİN: O çocuğu çok merak ediyorum, Güven lütfen! (Der Güven'e tatlı bir ısrarla)
GÜVEN: Tamam ama bir şartla, hemşire ve doktorlar gelip baksın. Hem Deniz ve Soner de seni çok merak etti. Üstelik Yonca ile Caner de geldi.
DERİN: Yonca da mı geldi? Ama hamile o, neden buralara kadar gelmesine müsaade ettiniz?
GÜVEN: İkisine de çok ihtiyacım vardı. Seni öyle görünce kendimi, çok çaresiz hissetmiştim. Hem biz, müsaade etmesek bile, o bizi dinlemezdi ki.
DERİN: (Yorgun bir gülümsemeyle) Doğrudur, sen arkadaşını benden iyi bilirsin. (Der)
GÜVEN: Ben doktoru çağırmaya gidiyorum. (Der Derin'in yanından kalkarak)
DERİN: Tamam hayatım. (Der ve Güven, Derin'in yanından ayrılıp doktoru çağırmaya gider.)

Güven, Derin'in yattığı odadan çıkar ve arkadaşları merak eder.
CANER: Güven nereye gidiyorsun kardeşim?
GÜVEN: (sevinçle) Derin uyandı! (Der ve herkes sevinçle birbirine sarılır.)
DENİZ: Allahım çok şükür, aramıza geri döndü, gözümüz aydın.
SONER: Nasıl peki, iyi mi?
GÜVEN: İyi görünüyor, daha da iyi olacak.
YONCA: Hadi inşallah.
GÜVEN: Ben doktoru çağırmaya gidiyorum. (Der ve arkadaşlarının yanından ayrılır.)

Sonra doktorlar, Derin'in kaldığı odaya giderler ve muayene ederler. Muayene sırasında; Deniz, Soner, Yonca, Caner ve Güven, Derin'in bulunduğu odaya girerler. Doktorlar Derin'i muayene ederler.
DOKTORLARDAN BİRİ: (Derin'e) Herhangi bir şikayetiniz var mı? (Diye sorar.)
DERİN: Hayır, hiçbir şikayetim yok.
(Doktorlar, kendi aralarında konuşarak değerlendirme yaparlar ve bir sonuca varırlar.)
DOKTOR: Değerleriniz güzel ve herhangi bir kötü bulguya rastlamadık, hatta yarın taburcu olabilirsiniz.
GÜVEN: Bugün, neden burada tutuyorsunuz peki?
DOKTOR: Endişelenmenizi gerektirecek bir durum yok. Sadece, bir günlük gözlem altında kalması, daha sağlıklı olur.
GÜVEN: Anladım.
DERİN: (doktora) Doktor Bey, size bir şey sorabilir miyim? (Der)
DOKTOR: Tabi buyurun.
DERİN: O çocuk burada mı, hani denizde boğulan çocuk?
DOKTOR: Onun durumu gayet iyi. Hatta, annesi de size teşekkür edip geçmiş olsun demek istiyordu.
DERİN: Ben teşekkürlük bir şey yapmadım ki. Küçük bir kız çocuğunu, orada yalnız bırakamazdım. Ben de onu merak ediyordum, görebilir miyim?
DOKTOR: Tabi görebilirsiniz ama görüşmemizi kısa tutarsak sevinirim. Malum sağlık açısından.
DERİN: Tabi tabi Doktor Bey, teşekkür ederim.
DOKTOR: Ne demek, yalnız kendinizi fazla yormamaya dikkat edin, hasta bu koridorun sonundaki odada kalıyor. Geçmiş olsun.
DERİN: Sağolun Doktor Bey. (Der ve doktor kapıyı açıp gider.)

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin