"Ne?" diye sordum, anlamamış gibi yaparak.
"Biliyorum. Sizi." diyip genişçe gülümsedi. Bu çocuk yakışıklı olmasa yüzüne yumruğu basardım. Ama elden bir şey gelmez, poposuna tekmeyi basacağım anlaşılan.
"Yürü!" diyerek, poposuna tekme attım ve Cheonsa'nın peşinden onu da yürüttüm.
Cheonsa nereye gitti ki?
"Oh... Cheonsa nerede?" diye sordum, şaşkınlığımı gizleyemeyerek.
"Sevgilinin gittiği yeri sen bileceksin." dedi Sunghoon, atasözü söyler gibi.
"Popona bir tane daha tekme atacağım şimdi, göreceksin sevgiliyi." dedim ona göz devirirken.
Sassy Savage Siblings ile fazla vakit geçirince onlar gibi oldum. Sunoo ve Cheonsa çok fazla göz deviriyor, hastalık gibi bana da geçti.
"Yalan mı? En başından beri biliyordum. Bu şekilde ikinizle birden uğraşmak çok eğlenceliydi. Sadece sen biraz... Kabaydın. Her zaman. Belli etmemek için ona çok kötü davrandın. Hâlâ sana nasıl katlanıyor?" ~Sunghoon
Derince nefes aldım ve Cheonsa'nın sesini duyar duymaz yanımızdaki sokağa döndüm.
Bizimkiler oldukça arkamızda Jinyoung ile ilgileniyorlardı.
"Ne-... Halt ediyorsun?!" diyerek atıldım.
Bu kadar çok zombi ne zaman geldi?!
Cheonsa elindeki beyzbol sopasıyla topa vurur gibi rahatlıkla ona doğru gelen zombilerin kafasına vuruyordu.
Sürü psikolojisi adeta! Gruplar halinde geliyorlar!
Bende çantamdan aynı beyzbol sopasını çıkardığımda, Sunghoon'da benden görüp aynısını yaptı.
"LA stadyumunda oynadığımız oyun gibi düşünelim." dedim.
"Ya tabii, tek farkı da bunların bizi yiyecek olması." dedi Sunghoon.
Cheonsa'nın kahkahası kulaklarımı doldurduğunda, böyle bir şeyden nasıl zevk alabildiğine şaşırdığım için ona hayretle baktım.
Gülse bile, gözlerinden yaşlar süzülüyor.
"Sunghoon, bizi en başından beri biliyormuş. Bu zombileri onun gibi görüp hepsini öldüreceğim. Sende okuldaki sana zorbalık yapan o kızlar gibi düşünebilirsin." dedim, Cheonsa'nın yanındaki yerimi alırken.
"Benim ne günahım var?! İkinizle de uğraşmak çok eğlenceliydi. Bu tarz şeyleri hep Niki yapıyor." diyerek, Sunghoon da Cheonsa'nın diğer yanındaki yerini aldı.
"Bunlar neden böyle... Çok yavaş?" diye sordum, içlerinden birinin kafasına sopayı indirirken.
"Uzun süredir aç oldukları için." ~Cheonsa
"Bize söylemeyi düşünmüş müydün?" ~Sunghoon
"Tercihim değil. Ağlamak üzereydim." ~Cheonsa
"Yine ne oldu?" ~Sunghoon
"Sunghoon, bu zombiler aynı senin gibi. Boş beyinli. Onlara vurmak çok eğlenceli." ~Heeseung
"Herkes... Herkes gibi." ~Cheonsa
Fazla stres yaptığı için ağlamış olmalı. Neyseki büyük bir sorun yok. Bu zombileri yavaş yavaş atlatırsak, hiç bir sorun yok zaten.
Bir zombinin, ben ne olduğunu anlayana kadar koşarak gelmesi ile Cheonsa'nın üstüne atlaması bir olmuştu. Tabii, Cheonsa'nın da korku dolu çığlığı gecikmemişti.
"Çek o çürük bedenini sevgilimin üstünden!" elimdeki beyzbol sopasıyla, zombinin sırtına vurdum.
Zombi ikiye ayrılıp, bacakları hareketsiz kalınca kafasına vurmam gerektiği beynimin bir köşesine yeniden saplanmıştı. Çünkü kafasının olduğu, vücudunun diğer yarısı ile hâlâ Cheonsa'ya saldırmanın peşinde!
Alo! Bacaklarını senden ayırdım! Kardeşim, vücudunu kopardım. Tepki versene!
Kafasına vuruyorum ama niye bir şey olmuyor?!
Cheonsa'nın korkudan ağlaması beni de endişelendirince, daha da hızlı vurmaya başladım ama bir işe yaradığı yoktu.
"Hyung, koşarak geliyorlar!" dedi Sunghoon, diğer zombilerle savaşırken.
"Yaa!! Enhypen! Yardım edin!!" diye bağırdım. Çünkü bu lanet zombinin kafası patlamıyor! Ne Sunghoon'u, ne de Cheonsa'yı koruyamıyorum.
"Aahh!! Yeter!!" sinirle elimdeki sopayı yere attım ve Cheonsa'nın üstündeki zombinin kafasından iki elimle tuttum.
"Sunghoon! Vur şuna!" diye bağırdım, gücümün som damlasını tüketirken.
Bu zombi neden bu kadar güçlü?
Cheonsa'da benim yere attığım sopayı almış, zombinin ağzına dayamıştı. Bu şekilde ısırması zor olacaktı ama o kadar güçlüydü ki, kolları Cheonsa'yı tutuyor ve bırakmıyordu. Kafasına ne kadar vursam da patlamadı, ölmedi.
Sunghoon hızla gelip yandan zombinin kafasına vurduğunda, ellerim acımış olsada uçan kafaya aldırmadan geri kalan parçayı Cheonsa'nın üstünden tekme ile attım ve onu yerden kaldırıp, kucakladığım gibi koşmaya başladım.
"Sunghoon! Hadi!" bunların hepsinin sadece bir kaç saniye içerisinde olması şaka mı? Çok yorucu...
"Ne olu-... Kaçın... Kaç! Çabuk! Gelmeyin bu tarafa! Bir yer bulun! Saklanalım!" Jay bize doğru gelirken, arkamızdaki zombileri görmüş ve durmuştu. Sonra da diğerlerini uyarmış, bizden önde koşmalarını sağlamışlardı.
Yokuş yukarı koşuyorduk ve benim için çok zordu. Sırtımda çanta, kucağımda Cheonsa. Cheonsa çantadan hafif aslında ama onun çantası kendinden ağır ne yazıkki! Yokuş yukarı koşarak böyle zor oluyormuş.
"Buraya!" Jungwon'un yönlendirmesi ile nereye girdiğimi bile görmeden Jay ve Sunghoon'un peşinden içeri girdim ve kendimi sırt üstü, kucağımdaki Cheonsa ile beraber yere attım.
Kurtulduk...
Sınır: 10 oy - 70 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Mess With Us ⚜ Enhypen ✔
أدب الهواةPsikolojik sorunları olan bir kız, abisi ve abisinin arkadaşları ile birlikte oturdukları yerde yaşayan ölülerle karşılaşırlar. Hayatta kalmak için verdikleri mücadele sırasında, tüm umutları tükenir. Yayılmış olan bu virüs, bu grubun arasındaki anl...