1.BÖLÜM "YENİ BAŞLANGIÇLAR"

755 22 26
                                    

İnstagram hesabı: asistanwattpad
Bana ulaşmak isterseniz.

Her zaman ikinci bir planım vardır.
Genellikle durumları anında değerlendirir ve bir çıkış yolu bulurken şu anda bulamıyordum.  Çünkü canımdan birini kaybetmiştim. Beni büyüten, her zaman yanımda olan babam artık benimle olamayacaktı.  Soğuk ve ıslak toprağın altında, karanlıkta yatıyordu. Mezar taşında ne zaman adını görsem gözyaşlarımı durduramıyordum. Vefatının üzerinden iki gün geçmişti. 1 yıl boyunca hastalık bedenine usulca sızmıştı ama onun gitmesi 1 saat bile sürmemişti. O kadar süre dayanan babam artık dayanamaz hâle gelmesine rağmen çalışmıştı.

Durumumuz ne çok kötüydü ne de çok iyi. Yine de babam yıllardır çalıştığı holdingten ayrılmamıştı. Orada benim çocukluğumdan beri çalışıyordu. Bana her zaman Kayalar Holding'te çalışmanın bir onur kaynağı olduğunu ve orada çalışmaktan çok mutlu olduğunu söylüyordu.

Orada çalışmak küçüklüğümde hayalimdi fakat büyüdüğümde işler değişmişti. Kendi ilgi alanlarım bu işle hiç uyuşmuyordu. Üniversiteyi en iyi okulda Görsel Sanatlar bölümünde okumuştum. Oturduğumuz binanın altında küçük bir dükkanda sanat merkezi işletiyordum. Bir çok tablo ve çini sanatıyla ilgili şeyler satıyordum.

"Yağmur, kızım kahvaltı hazır." Annemin sesiyle elimde duran fotoğrafı çekmeceme atıp gözyaşlarımı sildim. Annem için güçlü olmak zorundaydım değil mi?

"Geliyorum anne." Her şeye rağmen bu iki günde annem benim icin neşesini kaybetmemeye ve her şeyin düzeleceğini anlatmaya çalışıyordu.

Odamdan çıkıp küçük mutfağa girdiğimde annem o kadar güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı ki ağzım açık kalmıştı.
"Günaydın anne, ne güzel bir sofra bu."
Yüzünde samimi bir gülümseme olduğunda gerçekten huzurlu hissetmiştim.

"Güzel kızım iki gündür bir şey yemediği için belki iştahı açılır dedim."

Annem sandalyesine oturduğunda bende yanına oturmuştum. Annemin karşısındaki sandalye yani babamın yeri boştu.
Annemin bakışları ara sıra o sandalyeye takılıyordu. Kahvaltımız bitmişti ama sofradan kalkmamış çay içiyorduk.

"Ekrem Bey aradı beni bugün." Ekrem Bey, babamın patronuydu. Aralarında sadece patron çalışan ilişkisi yoktu daha çok arkadaş gibiydiler. Ne zaman ihtiyacımız olsa Ekrem Bey bize yardım ederdi.

"Ee ne dedi?" 

"Seninle konuşmak istediğini söyledi. Bugün holdinge uğrayıp uğrayamacağını sordu. Bende uğrayabileceğini söyledim."  İşe gitmeden holdinge gitmem gerektiğini anladığımda vakit kaybetmemek için ayaklanmıştım.

"Tamam o zaman ben hazırlanayım, çıkarım birazdan."  Lavaboya girip işlerimi hallettikten sonra odama geçmiştim. Üzerime siyah ince bir kazak, mavi kot pantolon giydikten sonra üşümemek için siyah bir ceket aldım. Göğüslerimin üzerine gelen koyu kumral, dalgalı saçlarımı tepemde atkuyruğu yaptıktan sonra makyaj masama geçmiştim.

Rimel, allık ve parlatıcı sürdükten sonra hazırdım. İçine telefon ve cüzdanımı koyduğum siyah çantamı da aldığımda odamdan çıktım. Kapının önünde siyah topuklu botlarımı da giydiğimde anneme haber verip çıkmıştım.

Hava tam bir sonbahar havasıydı, yağmur tüm şehri etkisi altına almıştı. Böyle havarlardansa güneşin yüzümü yakmasını daha çok seviyordum.

ASİSTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin