9.

36 7 1
                                    

Kantinden aldığı kağıt çay bardağı dişlerinin arasında, Yoongi bir eliyle çantasının içinde sigarasını ararken bir yandan da içinden küfür ediyordu. Sabah 8 dersi için zar zor uyanarak okula gelmiş ama hocası son dakikada dersi iptal etmişti. Ne yazık ki iki saat sonra bir dersi daha olduğu için eve de dönemiyordu. Belki okuldadır diye Taehyung'a mesaj atmış ancak ondan da bir cevap alamamıştı. Kısacası uykulu uykulu kantinin önünde çay ve sigara içmekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

Sigarası bitince izmariti kağıt bardağın içinde söndürdü, ceketine biraz daha sarıldı ve usul usul kantine girdi. Saat henüz erken olsa da masaların çoğu doluydu. Yoongi kendine duvarın dibinde bir yer buldu ve iyice kurularak kısık gözlerle etrafını incelemeye başladı. Masalarda oturan öğrencilerin bir kısmı kendi bölümündendi, muhtemelen iptal edilen dersin mağdurlarıydılar. Kimisi arkadaşları ile konuşuyor, kimisi ders çalışıyor, kimisi de kafasını koymuş horul horul uyuyordu.

Kalabalığın arasında tanıdık bir yüz dikkatini çektiğinde Yoongi'nin de gözleri kapanmak üzereydi. "Gerçekten mi ya?" Sıkıntıyla iç çekti, tabii ki burada bile ondan kurtulamamıştı. Siyah saçları, beyaz teni ve dalgın yüzüyle Park Jimin birkaç masa ötede yalnız başına oturuyor, kafasını önündeki kitaba gömmüş ders çalışıyordu. Neyse ki henüz Yoongi'yi görmemişti.

Büyük buluşmanın üzerinden bir hafta geçmiş ve bu yedi gün boyunca Yoongi ve Jimin iki kere ders çalışmak için toplanmışlardı. Jimin'in genel heyecanlı tavrı, sürekli gülümsemesi ve durup durup Yoongi'ye bakması dışında bu buluşmalar oldukça verimli geçmişti. Yoongi gerçekten bir şeyler öğrendiğini hissediyordu. Tabii Taehyung'un da bunda büyük etkisi vardı. Yoona'yı görmesinin ardından Jimin'in biraz fazla heyecanlı olacağını tahmin eden Yoongi, özellikle onunla yalnız kalmamak için iki buluşmada da çocukluk arkadaşını yanında getirmişti. Taehyung genellikle sessiz kalıp telefonuyla oynasa da en azından o varken Jimin, Yoongi'nin üstüne çok düşmüyordu. Böylece gerçekten ders çalışmaya odaklanabilmişlerdi. Ne yazık ki görüşmedikleri günlerde durum farklıydı. Yan yana olmasalar da Yoongi'nin bir günü Jimin'siz geçmiyordu. Buluşmadan beri her gün Yoongi'ye yazmış, gününün nasıl geçtiğini sormuş, kısaca hyung'u ile konuşmak için elinden geleni yapmıştı.

Garip olansa bu süre boyunca Jimin'in Yoona'dan bahsetmemesiydi. Yoongi'nin sahte ablasının ismini bir kez bile ağzına almamıştı. En sonunda Taehyung dayanamayarak buluşmasının nasıl geçtiğini sorduğundaysa sadece "Güzeldi." diyerek konuyu kapatmıştı. Onun Yoona'dan başka bir şey konuşmayacağını düşünen Yoongi, Jimin'in tepkisine hala şaşırıyordu. İtiraf etmek istemese de buluşma gerçekten güzel geçmiş, kendisi Jimin'in sohbetinden keyif almıştı. Tabii bunun aslında bir önemi yoktu çünkü buluşmaya giden kişi Min Yoongi değildi. Bu gerçeği tekrar tekrar kendine hatırlatması gerekiyordu.

Jimin kafasını kaldırdı ve bir süredir kendisini izleyen Yoongi ile göz göze geldi. Bakışları hyung'una değdiği an yüzü aydınlanmıştı. Buluşmadan beri Jimin etrafa gülücükler saçıyordu. Zaten normalde de neşeli bir insandı ama bir anda mutluluk seviyeleri ikiye, hatta üçe katlanmıştı sanki. Yoona ile buluşmanın onun için ne kadar önemli olduğu belliydi. Ne yazık ki Jimin'in bu neşeli tavrı Yoongi'nin suçluluk duygusunu artırıyordu.

Eğer kız kılığına girdiği günü saymazsa Yoongi, Jimin ile sadece bir aydan biraz daha fazladır tanışıyordu ve bütün bu süre boyunca ona yalan söylemişti. Jimin'in Yoona'ya olan duygularını kendi çıkarı için kullanıyordu. Üstelik bu süreçte hiç istemediği bir pozisyona girmek zorunda kalmıştı.  Evet, dersi geçmek için yaptıkları korkunçtu. Şu bir ayda verilebilecek bütün yanlış kararları vermişti. Bu yüzden de dışarıdan bakıldığında Jimin'i bir gram umursamıyor gibi görünüyordu ama bu pek de doğru değildi. Birbirlerini doğru düzgün tanımasalar da Jimin hayatına girdiğinden beri Yoongi ondan başka bir şey düşünemez olmuştu. Yaptığı bütün planlarda onu hesaba katması gerekiyordu. Görüşmedikleri günlerde bile Jimin yapışık tavırlarıyla bir şekilde aklına girmeyi başarıyordu.

Jimin gülümseyerek yerinden kalktı, eşyalarını topladı ve hızla Yoongi'nin yanına geldi. 

"Günaydın, hyung!" dedi neşeli bir sesle. Sabah sabah pek bir enerjikti. Hyung'unun karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Günaydın." diye mırıldandı Yoongi. "Dersin mi vardı?"

Jimin dudaklarını birbirine bastırdı ve bir an gözlerini kaçırıp tekrar Yoongi'ye baktı. Nedense utanmıştı. "Hayır, ders çalışmaya geldim." dedi elindeki ders kitabını masanın üzerine koyarken. Bu birlikte çalıştıkları dersti. 

Yoongi alayla "Bensiz mi çalışıyordun?" deyince Jimin'in yanakları hafifçe kızardı.

"Sana daha iyi anlatmak için çalışıyordum." dedi sessiz bir şekilde. "Bazen sorduğun soruları yanıtlayamadığımı fark ettim de."

Yoongi şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Jimin'in böyle bir şey yapacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Evet, dersi birlikte çalışıyorlardı ama bu anlaşma Yoongi kadar Jimin'in de işine geliyordu. Sonuçta o da bu dersin sınavına girecekti.

Mantıklı tarafı kesin bu işin de Yoona ile bir ilgisi olduğunu söylese de Yoongi içten içe Jimin'in bu davranışından etkilenmişti. Genç sanki gerçekten hyung'unun bu dersi geçmesini istiyor, uğraşıyordu. 

"Bugün sınavının kötü geçtiğini biliyorum. O yüzden ağlıyordun, değil mi? İstersen çalışmaya devam edebiliriz, eğer kabul edersen söz veriyorum bu dersi geçmen için elimden geleni yapacağım."

Yoongi bir an için karşısındaki genci ilk defa görüyormuş gibi hissetti. Bu bir aylık süre boyunca Jimin onun için kandırması gereken bir insan, omuzlarındaki bir yüktü. Yapışık davranışları da cabasıydı. Yoongi şu ana kadar gencin yaptığı her şeyi, kendisine yakın olmak için attığı her adımı Yoona'ya bağlamıştı. Bu yüzden Jimin'in davranışlarının samimi olduğunu düşünmediği gibi ciddiye de almamıştı.

Yoongi gözlerini kaçırsa da bir yandan da gülümsüyordu. Şu anda Jimin, onu gerçekten umursayan yakın bir arkadaşı gibiydi. "Teşekkür ederim." dedi sessizce. "Bu kadar uğraşmana gerek yoktu." Tekrar önüne döndüğünde gencin hala onu izlediğini fark etti. Jimin bir an gözlerini kaçırıp dudaklarını ısırdı, sonra tekrar Yoongi'ye baktı. Yavaşça öne eğildi ve elini hyung'unun koluna koydu.

"Rica ederim." derken o da fısıldıyordu. Dudaklarını yaladığında Yoongi bunu fark etmişti. Jimin, hyung'unun kolunu hafifçe sıktı. Az önceki utangaç hali gitmişti. Kırmızı yanakları, hafif gülüşü ve parlayan gözleri ile şu anda bambaşka biriydi sanki. Yoongi, onu bir kez daha böyle görmüştü ama o zaman bile o kadar hızlı gelip geçmişti ki pek dikkat edecek zamanı olmamıştı.

Tanıştıkları gün, bankta otururken Jimin, Yoongi'ye "Çok güzelsin." demişti. O zaman da böyle bakıyordu. Sanki şey gibi...

"Flört ediyor gibi." diye düşündü Yoongi. "Hassiktir, yok artık."  Hızla kolunu Jimin'in elinden kurtardı. Büyü bozulmuştu. Fiziksel olarak ondan uzaklaşma ihtiyacı hissederek oturduğu sandalyede arkasına daha da yaslandı. Kalbi göğüs kafesinden çıkmak ister gibi hızlanmıştı. Rahatsız olmuştu ama Jimin'in davranışlarından değil de kendi düşüncesinden dolayıydı bu durum. Karşısındaki adam açıkça başka birine aşıktı. Evet, aslında öyle biri yoktu ama sonuçta Jimin, Yoona'yı gerçek sanıyordu. Önemli olanda buydu, değil mi?

Yoongi'nin ani hareketi Jimin'i de o garip ruh halinden kurtarmıştı. Hızla arkasına yaslandı ve ellerini kucağına koydu. Aralarına az da olsa mesafe koymak ikisine de iyi gelmişti. Yoongi artık daha mantıklı düşünebiliyordu. Tabii ki Jimin az önce onunla flört etmemişti. Sadece samimi bir insandı hepsi o kadar. Yoongi uzun zamandır yeni arkadaş edinmemişti, bu yüzden onun davranışlarını yanlış yorumlamış olmalıydı.

Konuyu değiştirmek isteyerek "Bir buçuk saate bir dersim var ama o zaman kadar boşum." dedi. "İstersen birlikte çalışabiliriz."

Jimin kafasını salladı. "Olur, hyung."

Bir saat kadar çalışmaktan başka bir şey yapmadılar. Sonunda Yoongi derse gitmek için ayaklandığında Jimin onunla yürümeyi teklif etti. Sessizlik içinde fakültenin yolunu tuttular. Kapının önüne geldiklerinde Yoongi "Sonra görüşürüz." demek için Jimin'e döndü ama kendini bir anda gencin kollarında bulunca olduğu yerde kalakaldı. Sarılmaları en fazla bir saniye sürmüştü. Jimin hafifçe Yoongi'nin belini sıkıp hemen geri çekildi.

"İyi dersler hyung." dedi. "Daha sık sadece ikimiz buluşalım."

Yoongi hala şaşkındı. Düşünmeden "Tamam, olur." diye mırıldandı.

Beauty| YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin