"Aşık falan değilsin. Birinden etkilenmekle aşkı aynı sanıyorsun Jimin, çünkü muhtemelen daha önce hiç aşık olmadın."
Yoongi, Jimin ile tanıştığı günden beri ona bunları söylemek istiyordu. Üç aydır Jimin ona her mesaj attığında, olup olmadık zamanlarda karşısına çıktığında, Yoona'dan her bahsettiğinde onu yakalarından tutup suratına haykırmak istiyordu. Hayır, Yoona'ya aşık falan değildi. Onu tanımıyordu bile. Sadece saçma sapan bir hoşlantıydı. Aşk ne demek en ufak bir fikri bile yoktu. Evet, Yoongi çok uzun zamandır Jimin'in gerçeklerle yüzleşmesini istiyordu. Sonunda dileği gerçekleşmişti.
Her şeyi mahvetmişti.
Yoongi o gün eve gittiğinde Taehyung'a sıkıca sarılıp ağladı. Hıçkırıkları arasından olanları anlattığında arkadaşının kendisine kızacağını düşünmüş ama Taehyung sadece onu daha da sıkı sarmıştı.
"Haklıydın." dedi Yoongi gözyaşları arkadaşının tişörtünü ıslatırken. "İkimizin de kalbini kırdım."
Taehyung hiçbir şey söylemedi, çenesini hyung'unun kafasına yasladı ve hafifçe onun sırtını okşadı. Yoongi bu olaylardan önce onun yanında hiç ağlamamıştı. Duygusuz değildi ama hislerini başkalarının yanında yaşamaktan hoşlanmıyordu. Duygularını arkadaşları ile paylaşmaktan hep korkmuştu. Başa çıkamayacak gibi olduğunda kendini geri çekip hep geçmesini beklerdi. Şimdiyse bir şeyler değişmişti. Son birkaç haftadır Taehyung ile yalnız kaldığı her an ağlıyor gibi hissediyordu. Güçsüzleşmişti. Jimin ona bir şey yapmıştı.
Belki de serbest kalmıştı.
"Jimin'i seviyorum." dedi Yoongi, itirafının ağırlığı ile gözyaşları da hızlanmıştı. İşte söylemişti. Bu artık sadece aklındaki bir düşünce, bir 'belki' değildi. Gerçekti. Jimin'i seviyordu. Ona yaptığı şeyden sonra belki de olabilecek en kötü cezaya layık görülmüştü. Kalbini kırdığı adama aşık olmuştu.
Taehyung "Biliyorum." diye mırıldandı. Tabii ki biliyordu. Yoongi'yi herkesten daha iyi tanıyordu. Onu uyarmaya da çalışmıştı. Elinden gelen her şeyi yapmış ama Yoongi dinlememişti.
"Hyung sana bir şey söylemem gerek." Taehyung'un sesi bir fısıltıdan farksızdı.
Yoongi yavaşça geri çekilip arkadaşının yüzüne baktı. Hala destek için onun tişörtüne tutunuyordu ve uzun süre bırakmaya da niyeti yoktu. Kafasını salladı.
Taehyung devam etmeden önce gözlerini hyung'undan çekti. Sanki söyleyecekleri orada yazılıymış gibi karşısındaki duvarı izledi bir süre. Gerginliği açıkça hissediliyordu. Yoongi onun bu hali karşısında bir an kendi duygularını unutmuştu.
"Söylememem gerek." dedi Taehyung, hala Yoongi'ye bakmıyor, tereddüt ediyordu. "Söylememem gerek ama seni böyle görmeye dayanamıyorum."
Yoongi burnunu çekti ve arkadaşını tutmayan elinin tersiyle yanaklarını sildi. "Ne oldu?" diye mırıldandı çatlak sesiyle. Aciz görünüyordu. Umurunda bile değildi.
"Hyung, Jimin aslında ilk Yoona'yı değil seni görmüş." Taehyung kaşlarını çattı. "Yani bana öyle demişti."
Yoongi iç çekti. Yine mi bu? "Jimin de aynı şeyi söyleyip duruyor." dedi. "Anlamıyorum Tae, ne demek şimdi bu?"
Taehyung sonunda gözlerini hyung'una çevirdiğinde yüzünde acı çekiyor gibi bir ifade vardı. "Hyung, Jimin'e daha fazla ihanet edemem." dedi, yalvarıyordu sanki. "Onun sırlarını seninle paylaşamam. Senin anlaman gerek."
"Benden bir şey saklıyorsun."
"Sana Jimin'in bütün sırlarını anlatamam hyung. İkinizin arasında girmek de istemiyorum. Lütfen söylediklerimi unut."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty| Yoonmin
FanfictionKaybettiği bir iddianın cezası olarak kız kılığına giren Yoongi, ilk görüşte aşka inanan ve onu kız sanan Jimin ile karşılaşır.