Jimin'in yumuşak dudakları Yoongi'yle buluştu. Hareketleri o kadar nazik, o kadar utangaçtı ki buna bir öpücük demek bile zordu. Dudaklarını hafifçe karşısındaki adamınkilere sürtüyordu sadece. Sanki daha fazlasını yaparsa onu korkutmaktan çekiniyor gibiydi. Yavaştı. Sıcaktı. Mükemmeldi.
Yoongi başının döndüğünü hissetti. Daha önce birçok kez Jimin ile öpüşmenin nasıl bir şey olacağını merak etmiş, ona bu kadar yakın olmanın hayalini kurmuştu. Yine de ne kadar isterse istesin gerçekleşeceğini asla düşünmemişti. Bu hakkı kendinde görmemişti. Titreyen ellerini Jimin'in omuzlarına koydu ve onu biraz daha kendine çekerek öpüşmelerini derinleştirdi. Artan temasla birlikte sanki Jimin de trans halinden çıkmıştı. Hafifçe iç çekti, kollarını Yoongi'nin beline sardı ve bu sefer düzgün bir şekilde karşısındaki adamı öpmeye başladı.
Yoongi sonunda nefes almak için hafifçe geri çekilince Jimin dudaklarını yaladı. Gencin yanakları kıpkırmızı kesilmişti. Nefes nefeseydi, inip kalkan göğsü Yoongi'ye değiyordu. Az önce öpüşmüş olmalarına rağmen karşısındaki adama bakmıyordu. Başını eğmişti, gözleri yerdeydi. Yoongi ellerini Jimin'in yanaklarına koydu ve nazikçe kafasını kaldırdı. Bakışları sadece bir saniye için buluşunca Jimin bu sefer utangaçla alnını Yoongi'nin omzuna yasladı, kollarını onun bedenine sardı ve bu sefer sarılmak için hyung'unu kendine çekti. Vücutları iyice birbirlerine yaslanınca derin bir nefes aldı. Rahatlamış gibiydi.
Yoongi onun ne hissettiğini çok iyi anlıyordu. Son birkaç aydır yaşadıkları, olan her şey onları yormuştu. Ama şimdi buradalardı, birliktelerdi ve her şeye rağmen Jimin'i öpmek, onun yanında olmak bir şekilde çok kolaydı. Bir elini gencin beline, diğerini ise saçlarına koydu ve hafifçe okşamaya başladı. Sonsuza kadar burada kalabilirdi. Jimin'in yanında, onun kollarında ölene kadar yaşayabilirdi. Çok kolaydı. Gençle ilk tanıştığı anda onunla arkadaş olmanın ne kadar kolay olacağını hissetmişti. Konuşmak çok kolaydı, yakınlaşmak çok kolaydı.
Jimin'i sevmek çok kolaydı.
"Sevdiğinin yanında mutlu hissetmelisin Jimin. Onun yanında rahat olmalısın. Her şeyi konuşabilmelisin. Hem onu hem de kendini tanımaya zaman ayırmalısın. Bir yerde o kişi hem en yakın arkadaşın hem sevgilin oluyor. Hayatı birlikte yaşamak daha kolay geliyor. Bunları yaşamak midende kelebeklerin uçuşmasından çok daha güzel."
Jimin burnunu hafifçe boynuna sürtünce Yoongi ürperdi. "Yoongi hyung." diye mırıldandı genç, sesi boğuk çıkmıştı. "Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum."
"Ben de." dedi Yoongi ama sonra istemeye istemeye geri çekildi. "Konuşmamız gerek." Ne olursa olsun hala çözmeleri gereken bazı şeyler vardı. Jimin'in onu gerçekten affettiğinden emin olmak için Yoongi ona her şeyi anlatmak zorundaydı.
Jimin kaşlarını çattı. Bir an itiraz edecek gibi olduysa da hemen sonra kafasını salladı. "Daha sakin bir yere gidelim." dedi.
Yarım saat sonra Jimin'in iki kişilik beyaz koltuğunda yan yana oturuyorlardı. Jimin kafasını Yoongi'nin omzuna koymuş, hyung'unun elini kendi kucağına çekmiş onun parmakları ile oynuyordu. Bir süre konuşmadan birbirlerinin yanında olmanın tadını çıkardılar. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak o kadar kolaydı ki. Sanki son birkaç ay hiç yaşanmamıştı. Yoongi, Jimin'e asla yalan söylememiş, onu kandırmamıştı sanki.
Jimin kafasını kaldırıp Yoongi'ye baktı. Gergin olduğu her halinden belliydi. O da bu konuşmayı yapmak istemiyordu ama bir ilişkileri olacaksa aralarında sık kalmamalıydı, değil mi? "Sanırım içten içe biliyordum." dedi, Yoongi'nin parmaklarını kendininkilere dolarken. "Bir şeylerin garip olduğunu sezmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty| Yoonmin
FanfictionKaybettiği bir iddianın cezası olarak kız kılığına giren Yoongi, ilk görüşte aşka inanan ve onu kız sanan Jimin ile karşılaşır.