İki saat kadar çalıştıktan sonra bugünlük dersi bitirmeye karar verdiler. Jimin eşyalarını toplayıp ayağa kalktı ama hyung'unun hala yerinde oturduğunu fark edince kaşlarını kaldırdı.
"Ben biraz daha kalacağım." dedi Yoongi. "Jungkook ile konuşacağım bazı şeyler var."
Jimin bir an onun yüzüne baktı. Sanki bir şey söyleyecekmiş gibi olduysa da dudaklarını birbirine bastırıp kafasını sallamakla yetindi.
Yoongi onun bir an önce gitmesini istiyordu. "Hesabı ben hallederim." dedi.
Jimin yine bir şey söylemeden sadece kafasını salladı ve ardından ağır adımlarla çıkışa yöneldi. Kapıyı açmadan önce bir an durup arkasını döndü. Gözleri Yoongi'ninkilerle buluştu. Ardından hızla dışarı çıktı ve gözden kayboldu. O gittikten sonra Yoongi derin bir nefes aldı. Son birkaç saat biraz gergin geçmişti.
"Gitti mi arkadaşın hyung?" diye sordu Jungkook sırıtarak. Jimin kapıdan çıktığı gibi soluğu hyung'unun yanında almıştı. Son birkaç saatin gergin geçmesinin sebebi Jungkook'tu. Daha doğrusu Jimin'in ona olan tavrıydı. Jungkook sözünü tutarak sık sık yanlarına gelmiş, hyung'unu yalnız bırakmamıştı. Yoongi bunun için minnettardı. Onun etrafta olması gerginliği biraz da olsa almıştı. En azından ilk başta.
"Evet." dedi Yoongi bardağının dibinde kalan kahveyi tek seferde bitirdi ve bir an için Jimin'in az önce oturduğu sandalyeye baktı. Sanki hala yanlarında oturuyormuş gibi diken üstünde hissediyordu. Tekrar arkadaşına döndü. Jungkook muzip bir ifadeyle kendisini izliyor, bir tepki bekliyordu. "Neden öyle davrandın açıklayacak mısın Jungkook?"
Son birkaç saatin gergin geçmesinin bir sebebi de Jungkook'un garip tavırlarıydı. Yoongi ondan kendisini yalnız bırakmamasını istediğinde ara sıra masalarına uğrayıp belki iki kelime edeceğini düşünmüş ama yanılmıştı. Evet, Jungkook müsait olduğunda yanlarına gelmiş ve evet, elinden geldiğince sohbet etmeye çalışmıştı. Burada bir sorun yoktu. Garip olan, Jungkook'un yanlarına her geldiğinde kafasını Yoongi'nin omzuna dayaması, koluna dokunması ve hatta sarılmasıydı. Bir kere yanlarından geçerken hyung'unun yanağını bile sıkmıştı. Bunları yapan Taehyung olsaydı Yoongi bu kadar şaşırmazdı ama Jungkook ile yeni yeni samimi olmaya başlamışlardı. Onun bir anda sıfırdan yüze çıkması Yoongi'yi germişti.
Jungkook gülmemek için dudaklarını ısırdı. "Özür dilerim hyung." dedi samimi bir sesle. "Ama dayanamadım. Tepkisini merak ettim. Sana ne zaman yaklaşsam yağmurda kalmış yavru köpek gibi bakıyordu."
Jimin'in garip tavırlarını Yoongi de fark etmişti. Tam olarak "yağmurda kalmış yavru köpek" gibi olmasa da genç, Jungkook yanlarına her geldiğinde açıkça rahatsız olmuştu. Genellikle kafasını kitaba gömmüş, sadece ona bir şey sorulursa konuşmuştu. Yoongi onun birkaç kez Jungkook'un söylediklerine göz devirdiğini de görmüştü.
Yoongi boğazını temizledi. "O kadar da değil." diye mırıldandı.
"O kadar!" Jungkook'un sesi biraz fazla yüksek çıkmış, restorandaki birkaç kişinin kendilerine dönmesine neden olmuştu. Barın arkasından Hoseok ona kötü kötü baktıktan sonra işine döndü. "Özür dilerim." diye mırıldandı Jungkook ama sesinde garip bir keyif vardı. Sanki Hoseok'u sinirlendirmek hoşuna gitmişti. "O kadar hyung." dedi tekrar Yoongi'ye dönerek.
"Bilmiyorum."
Jungkook sırtını sandalyesine yasladı ve kollarını kavuşturup bir an hyung'unu süzdü. "Bence Jimin senden hoşlanıyor."
"Ha?"
Yoongi yutkundu. "Hayır." dedi ama konuşurken kendi sesini tanıyamamıştı. Boğazı bir anda o kadar kurumuştu ki sanki haftalardır su içmemiş gibi hissediyordu. "Jimin, Yoona'dan hoşlanıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty| Yoonmin
FanfictionKaybettiği bir iddianın cezası olarak kız kılığına giren Yoongi, ilk görüşte aşka inanan ve onu kız sanan Jimin ile karşılaşır.