#17

110 15 39
                                    

*Seungmin*

Felix ile olan mesajlaşmamızdan birkaç dakika sonra eve gelmişti. Kapıyı çalınca anında koşup açmış, ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuş gözlerini gördükten sonraysa içimin acıdığını hissederek ona sımsıkı sarılmıştım. Sanki biraz gevşek sarılsam elimden kayıp gidecek gibi. Benim sarılmamla büyük ihtimalle zar zor durdurduğu ağlamasını tekrar başlatmıştı. İçeri geçtikten sonra hâlâ sarılı duruyorken sesli bir şekilde ağlamıştı. Birkaç dakika öyle dururken içim parçalanmıştı. O Changbin'i çok fena dövecektim. Ağzıyla burnu yer değiştirecekti.

Şimdi ise ben mutfakta ona en sevdiği şey olan sıcak çikolatayı yaparken o da salonda oturuyordu. Chan bir işi olduğunu söyleyip gitmişti. O yüzden evde sadece ikimiz vardık.

Sıcak çikolatayı yaptıktan sonra kupalardan birine döktüm dikkatlice. Elimde kupayla salona girdiğimde koltukta cenin şeklini alarak iyice küçülüp uyuyan bedeni görünce yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. Ağlamaktan başı ağrımış olmalıydı. Kupayı sehpaya bırakıp hava soğuk olduğundan koltuğun üstündeki battaniyeyi Felix'in üstüne örttüm uyanmamasına özen göstererek. Daha sonra ise Felix için yaptığım sıcak çikolatayı kendim içmeye başladım.

Gelince bana her şeyi anlatmıştı. Ağladığı için zar zor anlasam da nasıl bir şerefsizlik yaptığını anlamıştım. Benim kardeşimi üzmüştü. Bunu bilmem bana yeterdi. Onu annesinin bile tanıyamayacağı kadar dövecektim. Felix'i ben uyarmıştım daha önce. Geçmişin tekrarlanmasını istemiyordum. Ama görünen o ki tarih tekerrür ediyordu...

Flash back

*Felix*

"Ah, harikaydın bebeğim."

Nefes nefese konuşmasıyla ona döndüm. Saçları terden alnına yapışmıştı. Elimle saçlarını düzeltip göğsüne doğru yattım.

"Sen de öyle. Ama çok yoruldum."

"Uyu istersen güzelim."

Sadece kafamı sallayarak onu onayladığımda o da benim saçlarımı alnımdan çekip oraya bir öpücük kondurdu. Bu hareketiyle gülümserken yattığım yere -göğsüne- minik bir öpücük kondurdum ben de.

3 aydır beraberdik Beomgyu ile. Neredeyse her gün görüşüyor, görüşemediğimiz zamanlar da telefonda konuşuyorduk. Ben sanırım ona aşık olmuştum. Seviyordum onu. Eminim o da beni seviyordu. Çünkü davranışları hep o yöndeydi. Ama sevgili değildik. Bunu düşünerek konuşmaya başladım.

"Beomgyu."

"Hm?" Tek bir hımlamadan nasıl etkilenebilirdim ki. Ah, bu çocuk beni çıldırtıyordu.

"Seni seviyorum." Derin bir nefes alarak cesaretimi toplayıp konuştuğumda Beomgyu'dan hiç ses çıkmadı. Tam kalkıp ne oldu diyecekken beni omuzlarımdan tutup göğsünden kaldırdı ve kendi de doğruldu.

"Ne dedin?"

"Seni seviyorum dedim. Sen de beni seviyor-"

"Ah, hayır hayır. Hayır çıkar bunu aklından, tamam? Yok öyle bir şey." Sözümü kesen dalga geçer gibi çıkan sesiyle kalbim atmayı bırakmış gibi hissettim.

"Ne demek yok öyle bir şey? 3 aydır birlikteyiz. Sevgili gibiyiz hatta."

"Lix, biz sadece eğleniyoruz."

Söylediği şeyle beynimden vurulmuşa dönerken tekrar konuştu.

"Hadi ama! Ciddi sanmadın, değil mi?"

"B-ben..." Olmadı, devamını getiremedim. İçim paramparça olmuştu şuan. Ama o bunu önemsemeden konuşmaya devam etti.

"Hah, cidden sevgili olacağımızı mı düşündün? Seni akıllı sanırdım lix."

İ'm Your Savior~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin