*Seungmin*
"Beumgyu..."
"Seungmin?"
Biz birbirimize şaşkınca bakarken aradaki Chan da bir o kadar şaşkın bize bakıyordu. "Senin ne işin var burada?"
Adını anmak bile istemediğim şerefsizin sorduğu soruyla gülercesine bir tıslama bıraktım dişlerimin arasından. "Asıl senin ne işin var burada? Ne o, yine takibe mi başladın yoksa? Yetmedi mi yaptıkların?"
Felix ile aralarındaki ilişki üç buçuk yıl önce bitmişti. Ama bittikten sonraki bir yıl boyunca Beomgyu, Felix'i takip etmeye başlamıştı. Elbette ki Felix bundan rahatsız olmuş ve bana gelmişti. Ben de gidip Beomgyu ile konuşmuştum. Pek konuşma denilemez ama oraları geçelim.
Daha sonra ise takibi bırakmıştı. Ya da biz öyle düşünmüştük çünkü Felix'in evine sapık gibi içinde Felix'in fotoğrafları olan paketler bırakıyordu. Sakın yanlış anlamayın ha, kendini affettirmeye falan çalışmıyordu. Kendince eğleniyordu orospu çocuğu. Paket olayı da bir yıl önce bitmişti.
Galiba şimdi de yine takibe başlamıştı. Öyle ki Chan'ın evine kadar gelmişti.
"Siz tanışıyor musunuz?" Chan'ın sorusuyla ateş çıkaran gözlerimi ona çevirdiğimde gözlerinin ikimizin arasında mekik dokuduğunu gördüm. Arkadaş falan olamazlardı, değil mi?
"Maalesef..."
"Ah, hadi ama Seung. Arkadaş sayılırız, öyle değil mi?" Benim cevabıma karşılık dalga geçer gibi hemen ortaya atıldığında sinirle nefes verip öne doğru adımladım.
"Bana bak! Eğer bana bir daha öyle seslenirsen o dilini koparır üstüne sana yediririm, anladın mı? Arkadaşmış, sikerim arkadaşlığını!"
"Ups, kızdırdım galiba."
Söylediği şeyle içimden derin bir sabır çekerken hâlâ burda ne yaptığını sorguluyordum. Bunu sormak adına Chan'a döndüm. "Sen nereden tanıyorsun bunu?" 'Bunu' derken ona bakmaya bile tenezzül etmemiş sadece kaşlarımla göstermiştim. Bunun üzerine o şerefsiz ise yine gevşek ses tonuyla konuşmuştu. "Ah, alınıyorum ama!"
"Eğer bundan sonra konuşmak istiyorsan şimdi o çeneni kapalı tut!"
Ters ters ona bakarak söylediğim şeye sahte bir korkmuşluk ifadesiyle ellerini kaldırdı, daha sonra ise yüzüne o iğrenç gülümsemesini yerleştirdi.
"Biz, Beomgyu ile lise ikiden beri arkadaşız. Siz nereden tanıyorsunuz birbirinizi?"
Chan'ın konuşmasıyla ona dönerken nasıl daha önce bunu bilmiyordum, diyerek kendimi sorguladım. Chan üniversite 3. sınıf öğrencisiydi, bu da demek oluyordu ki beş yıldır arkadaşlar. Nasıl bilmem ki?
"Ben daha sonra anl-"
"Felix ne yapıyor? İyidir umarım."
Sözümü kesen Beomgyu'nun sorduğu soruyla yumruklarımı sıktım. Felix'in adını ağzına almaya nasıl cürret edebilirdi.
"Felix'in adını bir daha ağzına alırsan seni gebertirim! Duydun mu?! Ölün çıkar buradan!" Verdiğim cevaba sadece gevşek gevşek gülerken tırnaklarımı avuçlarımın içine daha da çok geçirdim. Acıyı hissetmiyordum bile sadece öfke ve sıkmaktan beyazlamış yumruklarımı onun sırıtan suratına geçirme arzusu vardı şuan bedenimde. Ah, öyle bir dövmek istiyordum ki şuan onu...
"Biraz fazla abartıyorsun bence. Sonuçta birbirimizi bir buçuk yıldır görmüyoruz. Felix'e de bir sorsan, belki özlem gidermek istiyordur?"
Son cümlesini söylerken dudaklarını yalaması sinirlerimi olabilirmiş gibi daha da yükseltirken artık dayanamayıp üstüne atıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ'm Your Savior~
FanfictionKendisine yapılan şeylerin ve ona hep acıyan gözlerle bakan insanların ağırlığına dayanamayan Seungmin en sonunda intihar etmeye, kurtulmaya karar verir ama asıl kurtarıcısının Bang Chan olduğunu daha bilmiyordur... "Neden kurtulmama izin vermiyorsu...