"Anlamış mıdır?" Kafa salladım. "Anlasaydı şimdiye arardı" lafımı bitirdiğim anda telefonum çaldı.
Cebimden çıkarıp yazanı okudum ve bizimkilere çevirdim. Baba
"Hoparlöre al bizde duyalım" aramayı açıp denileni yaptım. Telefonu masaya koydum.
"Nerdesin?" Boynumu kütlettim. "Sanane" arkadan gülme sesleri geldi. "Ben babanım senin düzgün konuş" Derin bir nefes aldım. "Sen buna mı babalık diyorsun cidden?"
"Ne varmış benim babalığımda" Güldüm. "Sen babalığı bırak adam olmayı bile becerememişsin"
"Gel eve de göstereyim ben sana adamlığı falan" Kook yerinde kıpırdandı. "Gelirsem gösterirsin" arkadan gülme sesi geldi. "Eninde sonunda geleceksin"
"Emin ol Gelmeyeceğim" Jessy denilen kadının sesi geldi arkadan. "Hadi aşkım ya" babamın gülme sesi geldi ardından. "Sen gelmesende ben seni bulacağım ve o yaralarını bir daha kapanmayacak şekilde açacağım. Herneyse baban seni seviyor görüşürüz"
Telefonu kapatınca arkama yaslandım. "Cidden baban bu kadar pislik mi?" Yanımdaki Yoongi'ye döndüm. "Bunun cevabını verdim ya zaten" Kafa sallayıp önüne döndü. Bende telefonumu masadan alıp cebime attım.
Yanımda hareketlenme hissedince oraya döndüm. "Ben kalkayım artık. Yanınıza aldığınız için teşekkürler" bizimkiler de ayağa kalktı. "Birdaha bekleriz Bay Min"
Kook ardından bana döndü. "Burda mı kalacaksın?" Omuz silktim. "Bilmiyorum" Jimin girdi araya. "Açıkçası kal ama yatacak yer yok. Biliyorsun benim sırtımdan rahatsızlığım var zaten. Kook bey de yatağını verirse yatarsın"
Gülümsedim. "Bana fark etmez" Kook ellerini beline yerleştirdi. "Neden vermeyeyim?" Ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Yanlış anlaşılmasın istemiyorum ama bende de kalabilir" Bakışlar Yoongi'ye döndü. Yuna elini koluma geçirdi. "Aslında arkadaşımı kimseye vermem. Ama sana güveniyoruz Bay Min" Yoongi görünmez bir gülüş sergiledi. "Tabi isterse"
Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Burda kalsam daha iyi olabilir" Jimin elini masaya vurdu. "Bay Min'i yüz üstü mü bırakacaksın yani Yoon? Bugün git yarın gelirsin" Yoongi Kafa salladı. "Hayır istemiyorsa zorlamaya gerek yok"
"Tamam ama 1 günlüğüne" Elimle bir yapıp Yoongi'ye gösterdim. Kafa salladı. "Ben birşey demedim" Yuna'nın elinden kurtulup ona sarıldım. "O zaman ben gidiyorum"
"Tamam bende Jin ve Hoseok'la eve giderim" Yoongi araya girdi. "İsterseniz ben bırakayım" Hoseok Kafa salladı. "Yok Bay Min biz gideriz"
"Bana Yoongi diyebilirsiniz. Bu kadar resmiyete gerek yok. Ayrıca hava çok soğuk bırakabilirim" onlar konuşurken ben Kook'tan çantalarımın yerini öğrenip buldum.
İki çantayı da boşaltıp bir tane çantaya gerekecek eşyaları koydum. Diğerki eşyaları da toplayıp çantayı eski yerine koydum ve içeri gittim.
"O zaman gidelim" Yuna herkesin önüne geçip kapıyı açtı ve ayakkabılarını giymeye başladı. Arada kalan boşluktan da ben geçip hızla ayakkabılarımı giydim.
*****
"Bayağı büyük bir eviniz var" Yoongi ışıkları açıp kapıyı kapattı. "Aslında gereksiz büyük buluyorum"Arkamı dönüp göz göze gelmemizi sağladım. "Hayır Bay Min. Büyük bir şirket sahibinin küçük bir evde kalması beklenmez" Kafa sallayarak önden yürümeye başladı. Bende onu takip ettim.
Aslında kapıdan girince sizi salon ve mutfak karşılıyor. Sol tarafta salon sağ tarafta mutfak ve arada duvar yok. Uzun bir koridor var ve sonu merdivene çıkıyor.
Salona geçip bir koltuğa oturdu. Bende onu takip edip çapraz karşısına oturdum. "Ben nerde kalacağım Bay Min?" Bana döndü. "İş saatleri dışında Bay Min demene gerek yok. Ayrıca yukarıda boş bir oda var orayı vereceğim sana. Takip et beni"
Salondan çıkıp Merdivenlere ilerleyince takip ettim. Yukarı çıkıp sağdan ilk odanın kapısını açtı. Açık kapıdan içeri baktım.
"Girsene" Dediğini yapıp içeri girdim. O da kapıya yaslandı. "Bay Min yani Yoongi burası çok büyük" dişlerini göstermeden gülümsedi. "Senin odan"
"Neden boş oda var" Omuz silkti. "Biriyle beraber yaşıyordum" Kafa salladım. "Neyse ben çıkayım sen yerleş"
Gülümseyip çıkmasını bekledim. Çıkıp kapıyı kapatınca odaya tekrar döndüm. Çantamı çıkarıp yatağa koydum. İçinden şort ve uzun sweet'imi çıkardım.
Açıkçası bu sıcakta uzun birşey giyemeyeceğim. Çünkü gerçekten çok sıcak.
Üstümü çıkartıp yaralarıma baktım. İyileşmesi lazımken sanki daha da kötüye gidiyor gibi duruyorlardı. Ya da aynılar.
Üstümü giyip altımı da değiştirdim. Bacaklarımdaki yaralar ortaya çıkınca biraz Aynada baktım.
Vazgeçip çantamdan uzun bir alt bulmaya çalıştım ama başaramadım. Çünkü çantamı hazırlarken sadece işte giyeceğimi ve pijama aldım. Yani şortlu takım.
Dudaklarımı gerip biraz daha Aynada kendime baktım. Bence artık Yoongi'den saklayacak birşey yok.
Omuz silkip çantamı topladım ve telefonumu aldım. Odamdan çıkıp aşağı indim.
Salona geçtim ama Yoongi yoktu. Bir koltuğa oturup telefonumu açtım. Biraz bakındıktan sonra ses gelince kafamı kaldırdım.
Yoongi'de şortlu siyah bir takımla aşağı indi. Telefonumu kapatıp gelmesini bekledim.
Koltuklardan birine oturup bana baktı. Gözü kısa bir süre aşağı kaydı sonra tekrar gözlerimi buldu.
Birşey demeden kalktı ve mutfağa gitti. "Birşey ister misin?" Kafa salladım. "Hayır teşekkür ederim" buzdolabını açıp bir şişe çıkardı.
Bardağa doldurup şişeyi tekrar yerine koydu. Bardakla beraber gelip tekrar eski yerine oturdu.
Sanırım meyve suyu falan içiyor.
Telefonunu açınca bende aynısını yapıp telefonuma bakmaya başladım.
*****
Kısa bir bölüm oldu kusura bakmayın. Ayrıca artık yakınlaşmaları lazım diye düşünüyorum hahshs. Tabi ki bu benim elimde ama karar vermek zor.İyi okumalar. Görüşürüz 💋🖐