❤️‍🔥VUSLAT❤️‍🔥

880 46 8
                                    

Mahkemenin üzerinden üç ay geçmişti. Kıvılcım'la Ömer en son adliyenin önünde birbirlerini görmüşlerdi. Ömer sevdiği kadınla karşılaşmamak için ayrıca çaba gösteriyordu. Ünalların Arslan ailesiyle görüştüğü hiçbir yemeğe katılmamıştı. Gözü görmezse eğer gönlünden çıkarması da kolay olur diye düşünmüştü hep. Tabii Kıvılcım Ömer'i kalbinden çıkarmamıştı ne kadar kızgın, kırgın olsa bile hala çok seviyordu. Kalbinin deli gibi atması için Ömer'in sadece ismini duyması bile yetiyordu.

Bu süre zarfında Metehan Arslanların evine sık sık gelmişti. Çimen her seferinde bilerek annesi yanlarındayken Metehan'a Ömer'in nasıl olduğunu soruyordu. Annesinin hala Ömer´i sevdiğini ve nasıl olduğunu merak ettiğini biliyordu. Kıvılcım her seferinde de umursamıyor gibi yapıp can kulağıyla dinliyordu. Ömer ise Metehan'a soruyordu, belli etmeden Kıvılcım'ın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. İkisinin günleri böyle birbirlerine olan özlemle geçip gidiyordu ve bundan sonra da hep böyle devam edeceğini düşünüyorlardı arkalarından çevrilen oyunları bilmeden...

Kıvılcım her zamanki gibi erkenden uyanmıştı. Ömer'in yattığı tarafa bakıp iç geçirdi. Gün geçtikçe içinde ki ateşin sönmesi gerekirken daha da harlanıyordu sanki. Yeter artık Kıvılcım üç ay oldu hala her sabah onu arıyor gözlerin, yok işte anla bir daha da olmayacak diye kızdı kendine. Söylenerek çıktı yataktan hazırlanıp kahvaltı için salona geçti 

"Günaydın anne Çimen kalkmadı mı?"

"Günaydın erken çıktı bugün"

"Dersi mi varmış niye erken çıktı ki"

"Bilmiyorum birkaç gündür de garip davranıyor zaten bir işler çeviriyor orası kesin"

"Öyle mi ben garip bir şey fark etmedim ama yakında çıkar kokusu bakalım" Kıvılcım biraz atıştırdıktan sonra kanala gitmek için evden çıktı.

Ömer'in bugün hastane randevusu vardı. Evden çıkıp hastaneye gitti.  Birkaç saat sonra da hastaneden çıkmıştı. Bir buçuk ay önce doktor Amerika da uygulanan bir tedaviye başlamıştı ve tedavi sayesinde her geçen gün baloncuk küçülüyordu. Ameliyat için ideal boyuta gelmişti ve bir ay içerisinde ameliyat olabileceğini söylemişti doktor. Ömer'in yüzü aylardır ilk defa gülüyordu. İnsanın mutluluğunu paylaşacak kimsesi olmaması ne kadar kötüydü. Ama bu yalnızlığı Ömer seçmişti. Şimdi heyecanla Kıvılcım'ı arayıp bu haberi verebilirdi hatta belki o da gelirdi hastaneye birlikte yaşarlardı mutluluğu. Ah Ömer boşanarak sanki onu üzmedin diye geçirdi içinden arabasına binerken. Arabasını çalıştırıp şirkete doğru sürdü en azından oğluna sarılmak istiyordu.

Kıvılcım çekime hazırlanıyordu odasında. Program baya iyi gidiyordu Kıvılcım'a oda bile tahsis etmişlerdi. Kapısı tıklatıldı ve birkaç saniye sonra da Ertuğrul elinde çiçeklerle içeri girdi.

"Müsait miydin?"

"Evet evet gel çekimin başlamasına daha var. Hayırdır hangi rüzgar attı seni" Kıvılcım uzatılan çiçekleri eline aldı "Teşekkürler bu arada çok güzel görünüyorlar Ertuğrul"  Ertuğrul'la arkadaşlıklarını baya ilerletmişlerdi. Bu zor süreçte onunla sohbet etmek azda olsa iyi geliyordu. Bir nevi Fatma'nın yerine koymuştu Ertuğrul'u, ona anlattığı kadar olmasa da az çok derdini anlatabiliyordu.

"Senin patron Rüzgar çağırdı. Şu bağış meselesini konuşacakmış senide göreyim dedim. Eee nasıl gidiyor?"

"Aynı değişen bir şey yok" Kapı açıldı ve asistan Kıvılcım'ı çekime çağırdı. Ertuğrul'la vedalaşıp odadan çıktı.

"Hoş geldiniz Ömer Bey" dedi sekreter Ömer başını eğip selam verdikten sonra Metehan'nın odasına doğru yöneldi. Kapıyı tıklatıp içeri girdi. Çimen'i odada görünce şaşırdı

KIVMER ~kısa hikayeler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin