~ Yemek ~

188 25 21
                                    

Ran: Gerçekten ders çalışacağımızı mı sandın şapşik~

Luna: Ne yapacağız peki?

Ran: Luna kafana bir yere çarpmadın değil mi? Sana çete üyesi olduğumuzdan zaten bahsetmiştim. Neden ders çalışmak gibi bir derdim olsun?

Yakasını bıraktım ve geri çekilip düşündüm.

Luna: Haklısın peki o zaman notların yalan mıydı?

Ran: Hayır o konu doğru.

Luna: O zaman nasıl oluyorsa yüksek alıyorsunuz? Sakın bana zekiyim falan deme çakarım ağzına.

Elimi tokat atacak gibi havaya kaldırdım

Ran: Sakin ol ya. Hocalarla konuşup bizi ayrı sınıfta sınav yapmalarını sağlıyoruz. Telefonlarımız yanımızda oluyor. Hoca da koymuyorlar başımıza.

Gözlerimi inanamayarak açtım.

Luna: Şaka yapıyorsun

Ran: Hayır yapmıyorum. Zaten İzana'nın kardeşi olduğun için sende bizimle girersin sınava

Mutlulukla yerimde sıçradım.

Luna: Asla bir daha kimya dersini dinlemem gerekmiyor. Allahım çok şükür.

Ran duvara yaslandı ve eğlenerek beni izledi.

Luna: Edebiyattaki yazarlar eserlerini götüne soksun. Allahım artık tek bir soru çözmeme gerek yok. Bu bir rüya mığğ

Biraz üzerine düşününce eğer ders dinlemiyorlarsa okulun çok boş geçtiği aklıma geldi. Tüm gün ne yapıyorlardı peki.

Ran: Hmm.Ben genelde seni izliyo-

Ran hızla ağzını kapattı. Söylememesi gereken bir şey söylemişti. Direk bir şey demedim. Başımı eğip ayakkabılarına baktım.

💭: Yani büyük ihtimalle abim izlemesini istemiştir. Diğer türlü neden izlesin ki.

Ran bendeki sessizliğin kötüye alamet olduğunu sanmış olacak ki. Telaşla bir adım öne çıktı.

Ran: B-ben sapık değilim. Yanlış an-

Onun bu hali beni olabildiğince eğlendirmişti.

Luna: sakin ol Ran. Anladım merak etme. Sonuçta beni çok önemseyen bir abim var. Böyle şeyler normal olmalı. Yani abimin arkadaşı olduğun için normal.

Ran biraz geri çekildi. Rahatlamış şekilde nefesini verdi. Ama bakışlarını kaçırıyordu.

Ran: Haklısın

- Yemek Saati -

Yemek saati gelene kadar Ran'la bol bol muhabbet ettik. Arada bir annemlerin bizim hakkımızda konuştuğunu duysam da çok umursamadım.

Annem: Luna, Ran yemek hazır hadi içeri gelin~

Madsys baktım herkes oturmuş bizi bekliyordu. Her zaman oturdukları yerlere oturmamışlardı ve yan yana iki yeri boş bırakmışlardı.

💭: Anne ciddi misiniz!?

Onların da ne düşündüğünü bilmiyordum Ran'ın da. Çünkü elini omzuma attım ve gülümseyerek bana baktı..

Ran: Hadi masaya oturalım Luna~

Birlikte masaya yürürken sevgili gibi durduğumuzu fark ettim. Hızlıca eğildim ve kolundan kurtulup geri çekildim. Ran hemen bana döndü

Ran: Bir sorun mu var?

Luna: Sadece susadım. Sen oturabilirsin.

Ran: Bende bişi oldu sandım ben sana getiririm. Söylesene bana çekinme.

Anlamayarak mal mal Ran'la baktım. Gözlerim annemlere kaydığında kore dizisi izler gibi bizi izlediklerini fark ettim.

💭: Allahım canımı alda kurtulayım. Bu nasıl atmosfer.

Ben hala Ran'la bakıyordum. O da bana. Sonunda Ran elimi tuttu ve masaya yürüdü. Elimi çekmeye çalıştım ama sıkı tutuyordu. Masanın yanına gidince sandalyemi çekti. İstemeyerek de olsa annemlerin bizi shiplediklerini belli ettiği bakışları gerçekten rahatsız ediciydi.

Sandalyeye oturdum ve Ran'ın su almaya gitmesini izledim. Suyu getirdi ve bana uzattı.

Ran: Afiyet olsun prenses~

Gülümseyen Ran'la bakakaldım. Sonunda annemlerin burada olduğunu hatırlayarak hızla elindeki suyu aldım ve kafama diktim.

Ran: Biraz daha su ister misin?

Luna: Hayır. Oturabilirsin.

Ran masaya oturduğunda yemeğe başladık. Babam dik dik Ran'ı süzüyordu. Ran'ın umurumda bile değildi. Onun gözleri benim üzerindeydi. Ona gel işareti yaptım bana doğru eğilince kulağına fısıldadım.

Luna: Yüzümde bir şey mi var? Dik dik bakıyorsun.

Ran geri çekildi bir süre daha yüzüme baktı ve sırıttı.

Ran: Hayır sadece manzaraya bakıyorum.

Ran azıcık uçsun demi? Damadımız

Ayıcık (Tokyo Revengers × yn) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin