17

1.5K 65 0
                                    

17. BÖLÜM

Zümra

Yüzüme vuran güneş ile uyandığımda kasıklarımda olan ağrı ile yataktan doğruldum. Yan tarafıma baktığımda Boran yüzüstü yatıyordu. Yataktan kalkıp banyoya doğru gittiğimde yataktaki kana takıldı gözüm. Boran'ın görmesini istemediğim için yavaş ve seri bir şekilde örtüyü kaldırıp kendimle banyoya götürüp kirli sepetine attım.

Sıcak ve rahatlatıcı bir duştan sonra üzerime havluyu sarıp odaya girdim. Odaya girdiğimde Boran uyanmış odanın içinde yarı çıplak dolaşıyordu. Beni öyle görünce durup yanıma doğru ilerledi. "Benim canım karım günaydın'' dedi ve sıkı bir şekilde sarılmaya başladı. Ben ise ellerimi beline sarıp ''günaydın benim canım kocam'' dedim ve kafamı onun göğsüne yasladım. Dudakları ile kafamı öptükten sonra bana doğru bakıp ''ben şimdi duşa gireyim sonra devam ederiz konuşmaya'' dedi ve tekrardan saçlarımı öptükten sonra banyoya ilerledi.

Boran banyoya girdikten sonra bende eşofman ile sveet giydikten sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Son tabağı bıraktığım da Boran kulağındaki telefon ile mutfağa girdi. Masanın önüne gelip sofraya bi baktı sonrasında ise bana baktı ve telefondaki kişiye ''tamam zaten iki gün sonra konaktayız'' dedi ve telefonu kapatıp oturdu. Ben iki bardak çay doldurduktan sonra yerime geçip oturdum ve çaylardan bir tanesini Boran'ın önüne bıraktım.

Kahvaltıya başladığımız da Boran sürekli göz ucuyla bana bakıyordu. Ben en sonunda dayanamayıp ''ne bakıyorsun Boran'' diye sorduğumda bana baktı ve ''ciddi olacağını hiç düşünmemiştim, annemlere ve o kıza inat söylediğini düşünmüştüm'' dedi. Ben ise elimdeki çaydan bir yudum alarak çayı bıraktım ve Boran'a bakarak ''Boran ben eğer sana açıklamadan önce ya da seni sevmeden böyle bir şey olsaydı emin ol mutluluktan ağlardım, ama ben seni seviyorum ve ben bile sana rahat rahat dokunamıyorken, doyamıyorken seni başkasıyla gerçekten paylaşabileciğimi mi düşündün'' dedim ve sabit gözlerimle ona bakmaya devam ettim. O ise ''beni böyle sevmen hoşuma gitmedi değil ama sen kabul etseydin bile ben kabul etmezdim kumayı'' dedi.

Sonrasında sessizce biten kahvaltıyı toplayıp salonda oturmuştuk.

...2 hafta sonra...

Konakta Boran işten eve evden işe gidip gelirken bende genellikle odamda ya kitap okuyordum ya da telefonda Eda ile konuşuyordum. Eda ile Onur da bu hafta buraya gelecekler. Burada nişan yapmayı planlıyorlardı. Ben saat iki gibi mutfağa gidip kendime bir kahve yaptım son üç, dört gündür doğru düzgün yemek yemiyordum. Yediğimde ise midem almıyordu aynı zamanda da üşüyordum. Sanırım üşütmüştüm çünkü havalar yavaş yavaş soğumaya başlamıştı ve ben bundan etkileniyordum.

Kahvemi içtikten sonra odama çıkmıştım. Nedensizce yorgundum. Elimi yüzümü yıkadım ama fayda etmedi sonrasında ise duş almaya gittim. Duş aldıktan sonra sıcak bir sweat ile pamuklu bir eşofman giydikten sonra ıslak saçlarım ile yatağa gidip uyudum.

...

Başımdaki sesten dolayı uyanıp önüme baktım. Boran kulağında ki telefon ile sesli bir şekilde konuşuyordu. Oflayarak kalkıp yatakta oturdum ve Boran'a bakarak ''hasta bir insana hiç mi saygın yok ya'' dedim ve bana dönmesini sağladım. O ise telaşla elindeki telefonu kapatıp yatağın boş tarafına fırlattı. Ve hızlı bir şekilde yanıma gelerek elini anlıma bıraktı ve ''bilmem farkında mısın ama yanıyorsun'' dedi. Ben ise bu kadar tepki vermesine şaşırmış bir şekilde ona bakıp ''biliyorum ama geçer şimdi gereksiz telaş yapma'' dediğimde elimi tutarak ''sen nasıl doktorsun durumunun kritik olduğunu bilmiyor musun?" dediğinde gülerek elini tuttum ve ''doktorum ya o yüzden kritik bir durumum olmadığını biliyorum, sen de telaşlanma mevsim değişikliğinden dolayı hasta oldum her sene olur zaten'' dedim ve kendimi geri geri yatağa doğru attım. Boran ise üzerime doğru gelerek dudakları ile yüzüme sıcak öpücükler bırakıyordu. Yüzümü yan tarafa çevirerek ''öpme Boran sen de hasta olacaksın'' dedim. Boran ise dediğimi umursamadan öpmeye devam ediyordu.

MAHRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin