4. ÇARESİZLİK

391 80 47
                                    

       Takip etmeyi, yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın...♡

       Uyarı ; bu yaşananların bir sebebi vardır, lütfen saçma diyip yarıda bırakmazsanız sevinirim hepinizi seviyorumm, ilerdeki bölümlerde görüşmek üzere iyii okumalaaar. ♡♡

         Bir insan kendini ne kadar boş hissede biliyorsa ben de o kadar boş hissediyordum. Oğuz ölmüştü. Onu bir daha asla göremiyecektim. Onu herşeyi ile özlemiştim. Gevezeliğini, komikliğini, o enerjisini, özlemiştim. Artık Yakamoz Grubu yoktu. Bi gruptan biri eksikse o grup olmazdı. Bizim Oğuz'umuz artık yoktu.

        Oğuz'un ölümünün ardından iki gün geçmişti. Oğuz'un parçalanmış bedeni hala ordaydı, ama ne o bıçaklı nede o kız yoktu. Kimse gelmiyordu. Kimsenin aklına gelmiyorduk. Yemekhane, Zemin kata uzaktı o yüzden orada kalıyorduk. Hepimiz aynıydık. Onlardan biraz uzak bi masada oturmuştum. Özgür elindeki hazır döneri İkra'ya yedirmeye çalışıyordu. "İkra, lütfen iki lokma birşey ye, iki gündür hiçbir şey yemiyorsun lütfen ye." İkra'nın ruhtan bi farkı yoktu. Yüzü solmuştu, gözleri kıp kırmızıydı artık gözlerinden yaş gelmiyordu. "İstemiyorum Özgür." Özgür iki gündür hep İkra'nın yanındaydı. Onu yanından ayırmıyordu hep birlikteydiler. Erkekler, kızlara destek olmaya çalışıyorlardı ama onlarda bizimle aynı durumdaydılar. Özgür biraz daha ısrar edince, İkra pes edip döneri yemişti.

         Elimin tersiyle göz yaşlarımı silmiştim, iki gündür kesintisiz ağlıyordum. Çığlıklarımı artık içimde tutamıyordum bağıra çağıra ağlamak istiyordum. "Cüce, al ye şunları sende iki gündür hiçbirşey yemiyorsun. Hadi güzelim." Kafamı kaldırıp yanımda oturan Murat'a baktım. "Boz ayı, git başımdan lütfen. Hiç seninle uğraşamam." Murat sandalyemi kendine doğru çevirmişti. Çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi. "Biliyormusun, Oğuz için ölümü göze alabilirdim. Ona çok fazla değer veriyordum. Bize her zaman şey derdi, "Eğer bir gün ölürsem sakın arkamdan ağlamayın aksine gülün. Ağlarsanız yemin ederim dirilip sizi öldürürüm." Derdi bu yüzden ağlamak yok." Gözümden akan bi yaşı baş parmağıyla silmişti.

        Ona yavaş yavaş ısınıyordum. Bana gülümsediğinde bende ona gülümsedim. Ben, bana getirdiği sandviçi yerken oda bana bakıyordu. Yemeğimi yedikten sonra diğerlerinin masasına döndük. "Hepiniz buradayken yaşananları bi konuşalım." Bunu diyen Emir'di. "Konuşacak birşey yok ki. Sanırım hepimiz burda ölecek." Bunu Akil demişti. Işıl bi kolunu Sıla'ya sarmıştı boştaki elimi de Akil'in kafasına geçirmişti. "Yemin ederim bi daha böyle birşey dersen seni kendi ellerimle öldürürüm. O canavara gerek kalmaz." Akil kafasını okşuyordu. "Şaka maka oradaki bıçaklı kişi, o kız, Oğuz'un havada asılı kalması normal değil. Bunda bi terslik var." Kaya'nın söyledikleri aklımda soru işareti bırakmıştı. Bu okulun nesi vardı acaba.

       "Araştırmamız gerek." Bunu diyen bendim, herkes bana bakıyordu. "Ne bakıyorsunuz, ölmenize göz yumamam." Hepsi bana içten bi şekilde gülümsemişti. "İnci haklı, eee ne yapıyoruz?" Kaya'nın sorusuna karşılık ben cevap vermiştim. "Şimdi İnternet yok, telefonlar zaten çekmiyor o yüzden kütüphane ye gidip ordan bu okul hakkında bilgi toplamaya çalışacaz. Ama hepimiz gidemeyiz o yüzden ben, Nur, Yiğit gidecez diğerleri burda kalacak tamam mı?" Murat hemen lafa dalmıştı. "Sizi oraya tek gönderemem. Bende gelecem ve diğerleri biz çıktıktan sonra kapıyı kititliyeceksiniz. Beyler kızlar size emanet göz kulak olun onlara." Murat itiraz etmemize izin vermeden son noktayı koyup masadan kalmıştı. Ben, Nur ve Yiğit onu takip ettik. "Lütfen dikkatli olun." Son uyarımdan sonra dördümüz tek yemekhaneden çıkmıştık.

MİSOLAN LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin