He is mine

781 78 75
                                    

|o benim|

|o benim|

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin

Kapıyı açmamla birlikte kızıl bir Minho'yu görmeyi beklemiyordum.
Eli havada bekliyordu, büyük ihtimalle o da benim kapımı çalacaktı.

"Minho hyung birşey mi oldu niye gelmiştin" dedim.

"Ah Hyunjin merhaba biliyorsun bugün ders yok beraber birşeyler yapalım mı ne dersin?" dedi. Donup kalmıştım en son olaylardan sonra bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordum.

"Aslında bilemiyorum yani en son ki olaylardan sonra bu doğru olmayabilir Minho" dediğim şey ile yüzünü asmıştı.

"Hyunjin, ben gerçekten pişmanım ve seninle vakit geçirmek istiyorum kabul edemez misin?"

Kabul etmek istiyordum belki Minho'yla gerçekten güzel vakit geçirebilir ve eğlenebilirdik biraz da olsa bu saçma olaylardan uzaklaşabilirdim. "Pekala olur hazırlanıp geliyorum kafeteryada beni bekle" dedim ve kapıyı kapattım. Üstüme hızlıca bişeyler giydikten sonra odadan çıkmak için kapıyı açtım bu seferde kahverengi saçlı biri karşıma çıktı. Bang Chan...

"Chan ne istemiştin?" dedim arkamdan kapıyı çektim ve kapıya yaslandım. "Canım istedi geldim" bu dediğiyle göz devirdim. Bu adam beni rahat bırakmayacaktı.
"Tamam şimdi önümden çekil" dediğimi pek takmamış olucaktı ki önümde dikiliyordu. "Nereye böyle" dedi. "Sanane" omuzlarımdan tuttu cevabını almak için bekliyordu.
Ellerini tutup omuzlarımdan indirdim. Yüzüme bir sırıtış yerleştirdim çünkü benden hiç beğenmeyeceği bir cevap alacaktı.

"Minho'yla beraber dışarı çıkıyoruz" dedim. Gözlerinin kırmızıya dönmesiyle sinirlendiğini anlamak çok zor olmamıştı. "Saçmalama Hyunjin" dedi. "Ben mi saçmalıyorum, istediğim kişiyle istediğim yere giderim ve istediğim şeyi yaparım seni ilgilendirmez" bunları söylerken bir parmağımla da göğüsüne vuruyordum.

"Gitmeyeceksin!" Bağırmasıyla bende sinirlnemiştim. Ne hakla bağırırdı?
Gözlerim mavi rengini almıştı bile üstüne yürüdüm. "Çıkacağım!" Bağırışlarımız duyulmuş olmalı ki birkaç kişi odalarından çıkmış bize bakıyordu. Minho'da bu sırada görüş alanıma girdi.

"Chan!" bağırmasıyla ona doğru dönmüştüm. Gözlerim yavaş yavaş eski rengine döndü. Minho hemen önüme geçmişti. Önüme geçmesine izin verdim. Chan'ın kırmızı gözlerine daha fazla maruz kalmak istemiyordum.

"Seninle bir yere gelmeyecek Lee" dedi Chan. Minho'nun yanına geçtim. "Chan anlamıyor musun sen" dedim. Minho ise bana elini uzattı. "Benimle gelir misin Hwang Hyunjin buradan uzaklaşalım" dedi. Ben ise tereddüt etmeden elini tuttum ve Chan'ın yüz ifadesine baktım. Sadece saf bir öfke görüyordum. Minho'nun elini tutmamın tek sebebi Chan'a inat yapmamdı. İstediğim şeyleri her an yapabileceğimi görmesini istememdi başka hiçbir amacım yoktu. Umarım Minho'nunda amacı benimle aynıdır.

Fakültenin kapısından dışarı çıktığımızda Minho benim elimi bıraktı, galiba amacı benimle aynıydı.
Bu sebepten dolayı "teşekkür ederim" dedim. O ise sadece samimi bir gülümsemeyle cevap verdi.

İleride ki arabaya doğru yürüdü ve kapısını açtı. Hızlı adımlarla yürüyüp arabaya bindim. O da sürücü koltuğuna geçince arabayı çalıştırdı.
"Nereye gidiyoruz?" dedim. "Gidince görürsün Hyun, bir de sana Hyun dememede bir sakınca var mı?" dedi. "Hayır yok" kısaca cevap verdikten sonra yola odaklandım.

"Chan ile aranızda ne var?" dediği şeyle ona doğru döndüm. "Aslında aramızda bişey yok sadece benime uğraşıyor" dedim. "Sende bundan rahatsız oluyorsun doğru muyum?" Başımı salladım. "Sana yardımcı olmak istiyorum" dedi. Bu fikir pek hoşuma gitmemişti. "Gerek yok" dedim.

"Bişey olursa söylemekten çekinme yardımcı olucağımı biliyorsun her daim yanındayım" başımla onayladım ve tekrar yola odaklandım. "İçmeye gidelim mi?" bu teklif güzeldi kafamı dağıtmak istiyordum ama sarhoş olmamalıydım Minho'da dahil kimseye güvenmiyordum.

"Olur ama çok içmem" dedim. "Sen nasıl istersen" dedi. "O zaman biraz eğleniriz değil mi?" dedim. Minho'ya sert davranmak istemiyordum. "Tabiki" başını aşağı yukarı doğru salladı.
Minho'nun parlak kırmızı saçları, dudağındaki piercing elmacık kemikleri ona ayrı bir hava katıyordu. "Ne oldu da bu kadar bakıyorsun bana ne o yoksa aşık mısın?" dediği şeyle gülümsedim "ya ne demezssin aşkından ölüyorum" kahkaha atmıştı. Güzel de gülüyordu.

Bar'a gelmiştik. Bina da parlak kırmızı ışıklar yanıyordu. Daha önce buraya hiç gelmemiştim. Gerçekten de hoş duruyordu. "Ne duruyorsun hadi gelsene" dedi Minho. Ellerimi cebime koydum ve yanına ilerledim.

İçeri girdiğimiz an yüksek sesli bir müzik kırmızı ve mavi ışıklar bizi karşılamıştı. "Şuraya oturalım" Minho'nun göstetdiği yere baktıktan sonra başımı salladım. "Ne içeceksin?" dedi bana onunkinin aynısından içmek isityordum. "Seninkinin aynısından" dedim. "Hyunjin Bey şaşırtıyorsunuz beni" göz kırptım. "Şaşıtırım ben" dedim. Minho barmene içkileri söyledi ve bana döndü. "Biliyorsun değil mi?" dedi. "Neyi?" neyi bimem gerekiyordu ki "çok güzel olduğunu" beklemediği bir cevap vererek "biliyorum" dedim. Bu dediğimle sırıtmıştı.

•••

Başım artık dönmeye başlamıştı. Bardağımı bıraktım. Kaç saat geçmişti bilmiyorum ama Minho'yla baya konuşmuştuk. Konular havadan sudan veya Chan ile ilgiliydi. Chan'ı sevmediğini bir insan bu kadar belli edemezdi.

"Gidelim mi?" dedim. Minho onayladı. Kalkarken başım döndü düşücektim ki Minho beni tuttu. "İyi misin?" Hayır anlamında kafamı salladım. Normalde kendim yürürdüm ama gerçekten iyi değildim.
Minho hızla beni kucağına aldı.

Yavaşça arabaya bindirdi. Kendide binince hızlıca sürmeye başladı. Çabucak varmıştık. Tekrar beni kucağına aldı. Uykuya dalmama az kalmıştı başım ağrıyordu.

"Uyumuş" dedi Minho. Bişey söylemedim. "Ah Chan" Minho'nun sesini ve gülüşünü duymamla gözlerimi açıcaktım ama uyuyormuş gibi yaptım. "Uyuyor mu?" dedi Chan.
"Ne?" Bu dediğini şaşırmıştı, bende şaşırmıştım normalde Chan'ın bağırıp çağırması gerekirdi. "Neyse uyuyor galiba" dedi Chan.

"Ne oldu kavga çıkarmayacak mısın?" dedi Minho. Neden bu kadar kaşınıyordu?

"Aslında çıkartırdım ama kucağında Hyunjin varken bu olmaz" dedi. Chan gerçekten beni şaşırtmayı başarıyordu.
"Sana demiştim değil mi?" dedi Minho ve lafını devam ettirdi.

"O benim"
_________
Cidden bölüm berbat oldu.
Ama aşırı da kaos yapıyorum bir bölüm de soft olsun dedim.

Berbat yazmışım anlaşılıyor mu bilmiyorum bile

you are mine |Hyunchan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin