Please don't leave us

479 49 55
                                    

|lütfen bizi bırakma|

MUTLU YILLAR⛄️🎄yılbaşına özel attım ama kontrol edemedim çok üzgünüm iyi okumalar Umarım 2024 için olan bütün dilekleriniz kabul olur❄️________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

MUTLU YILLAR⛄️🎄
yılbaşına özel attım ama kontrol edemedim çok üzgünüm iyi okumalar
Umarım 2024 için olan bütün dilekleriniz kabul olur❄️
________

Hyunjin

Chan'la beraber yemek yemiştik ve fakülteye geri dönmüştük sonrasında ise duşa girmiştik tam yatmaya hazırlanıyorken kardeşi Hannah, Chan'ı arayıp Bayan Bang'ın fenalaştığını söylediği için acilen gitmek zorunda kalmıştı. Tüm ısrarlarıma rağmen beni yanında götürmemişti.

Şuan da ise yatağıma oturmuş dondurma yiyerek dizi izliyordum. Dizi izlemek yerinde daha çok bebeğimle hayaller kuruyordum.

"Adını babanla seçelim istedim bebeğim, fakülteyi bitirir bitirmez büyük bir eve taşınırız diye düşündüm seni en iyi koşullarda yetiştirmek istiyorum"

Gözümden bir damla yaş akmıştı. Benim çocukluğumda yaşadıklarımı yaşamayacaktı bebeğim. Çok güçlü yetiştirecektim kimseye boyun eğmeyecekti. Beni evlat edinen aile bana şiddet gösterse de karnım doyduğu için beni sokağa atmasınlar diye yalvarmıştım. O zamanlar daha on iki yaşındaydım...

Şuanda ise kimseye boyun eğmezdim, çok güçlü bir betaydım. Kendi haklarımı savunurdum. Hukuk fakültesine kendi isteğimle derece yaparak girmiştim. İleride annesi gibi güçlü olacaktı benim bebeğim.

"Öyle değil mi?" dedim kendi kendime karnımdaki bebeğime seslenirken.

Gözlerimden yaşlar akmasıyla Chan'ın yastığına sarıldım. Keşke yastık yerine Chan'a sarılabilsem şuan onun, beni sıcak göğüsünde uyutmasına çok ihtiyacım vardı.

Yataktaki telefonumu elime aldım ve şarja takmak için yataktan kalktım, birazcık da ders çalışsam fena olmazdı derslerim de çok geriydim.

Şarj aleti banyonun kapısının kenarındaydı, sonrasında küçük bir koridor ve kapı vardı. Telefonu şarja takmak için eğildiğim sırada kapı bir hışımla açıldı.

Telefonu şarja takmadan sıkıca kavradım. Bu kişi Chan değildi ama kokusundan anladığım kadarıyla bir alfaydı. Hızlıca lavaboya girdim ve kapıyı kitledim.

"Hwang Hyunjin nerdesin, hamile olduğunu biliyorum sürtük, kaçma benden!?"

Bu kişi alfaların başı Kim Woojin'di aynı zamanda da Chan'ın düşmanı. Elimle ses çıkmasın diye ağzımı kapattım bir elimde otomatik olarak karnıma gitmişti. Bu bebeği ne pahasına olursa olsun korumalıydım.

Stresten midem kasılıyordu. Odanın içindeki ayak seslerini duyuyordum beni bulması uzun sürmezdi bu odada mutfak, yatak, lavabodan ve küçük koridordan başka bişey yoktu.

Titreyen elimle Chan'ın ismine bastıktan sonra yavaşça telefonu kulağıma götürdüm. Aynı anda da bir elime lavabodaki cam bibloyu aldım.

Telefon açıldığında sesimi kısaltabildiğim kadar kısaltarak konuşmaya çalıştım.

"Chan burda o b-burda Woojin odada h-hamile olduğumu biliyor"

Sesim titriyordu kendim için değil bebeğim için endişeleniyordum. Onu koruma iç güdüm beni yiyip bitiriyordu. Eğer karnımda bir can taşımasam Woojin'in karşısına kolaylıkla çıkardım ama şimdi bebeğimi riske atamazdım.

"Geliyorum Hyunjin sakin ol 10 dakikaya ordayım lütfen dayan kendini ve bebeğimizi korumak için eline bişey al telefonu kapama"

"T-tamam"

Chan'ın hızlanan nefeslerini duyuyordum. Hemen ardından arabayı çalıştırma sesini duydum.

"Kahretsin!" dedi. Sessiz söylemeye çalışmıştı ama duymuştum.

"Buldum seni!"

Woojin'in sesini duyduğum anda çöktüğüm yerden ayağa kalkmış telefonuda yere bırakmak zorunda kalmıştım. Woojin kapıyı kırmak için uğraşıyordu.

Elimdeki bibloyu arkama sakladım kapının yanına geçtim, girdiği anda elimdeki bibloyla kafasına vuracaktım.

Kapı kırıldığı an bibloyu kafasında kırmak için kaldırmıştım ama artık çok geçti kolumu eliyle sıkıca kavramış ve bibloyu kolumu bükerek yere düşürmüştü.

"Beni o salak cam parçasıyla mı alt edeceğini sandın!"

Sertçe sırtımı duvara çarptı. İki kolumu da tek eliyle tutmuş, başımın üstünde duvara sabitlemişti. Bebeğime bişey olur korkusundan gözlerimden yaşlar akıyordu.

Bir elini yüzüme götürdü ve akan göz yaşlarımı takip etti.

"Bebeğin olunca ne kadar da güçsüz düştün Hyunjin, yazık"

Yüzümdeki eli yavaşça tireyen dudaklarıma değdi. Sonrasında eli cebine gitmiş ve keskin bir bıçak çıkarmıştı. Bununla gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Bağırırsam anında o bıçağı vücudumda hissedeceğim için bağıramadım o kadar çaresizdim ki...

"Yapma... lütfen"

Yalvarmaktan başka bir çarem yoktu. Woojin ise bu dediğimle kahkaha atmış ve bıçağı karnıma doğrultmuştu. Anında kurtulma umuduyla çırpınmaya başlamıştım.

"İlk bebekten başlamayalım bence" dedi ve bıçağı göğüsüme sapladı. Aynı anda karnıma giren ağrıyla vücudumu serbest bırakmıştım, artık hareket etmiyordum daha doğrusu edemiyordum.

"Yalvarıyorum ona z-zarar verme"

"Kes sesini Hyunjin!" dedi ve bıçağı koluma sapladı ardından bacağıma, artık gözlerim kapanıyordu. Başımın üstünde kolumdan akan kan yüzüme damlıyordu. Woojin yüzümdeki kanı eliyle daha çok dağıttı.

"Yüzüne renk geldi" dedi kahkaha atarak sonrada kollarımı bıraktı. Bıraktığı gibi yere düşmüştüm, hala bilincim yerindeydi.

Woojin elini kolunu sallaya sallaya gitmişti. Soğuk zemine doğru sıcak kanım akıyordu. Hızlıca yere düştüğüm için başım ortadan ikiye ayrılmış gibiydi.

"Lütfen bebeğim lütfen"

Bebeğim beni bırakma seninle tanışmak istiyorum. Baban ve ben seni görmek istiyoruz bizi bırakma.

Chan nerdesin?
___________

you are mine |Hyunchan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin