16. bölümden sonra yazmak için en çok sabırsızlandığım ve yıllardır aklımda hayalini kurduğum 24. bölümdesiniz. Lütfen atlamadan, sindirerek ve tek seferde okuyun. Bu bölümü okurken aynı zamanda izlediğinizi düşüneceksiniz çünkü benim için nefes kesen bir bölümdü. 24. Bölüm her anlamda nefes kesici, 1. kitabın ve karakterlerin dönüm noktası. Kitaptaki en en uzun bölüm, umarım sıkılmadan okuduğunuza ve ayırdığınız zaman değmiş olur.Keyifli okumalar!
24. BÖLÜM 'SARSINTI'
"Bazen bir kıvılcım yeterdi büyük bir savaşa.
Bazen bir söz yeterdi koca bir yaraya.
Ve bazen, bir kadın yeterdi aklını kaçırmaya.
Yakmaya, yıkmaya, kazanmaya..."
H.A.Köfn- Bir Tek Ben Anlarım
Berk Yüksel- Yaralarını Ben Sarayım
Duman- Elleri Ellerime
Pim Stones- The Life We Cold Have HadBu yara, ne zamana kadar beni yaşatarak öldürecekti?
Kirletilmiş bir geçmiş, geleceğimi daha ne kadar kana bulayacaktı?
Küçük bir kız çocuğunun en büyük hayali, hayal kurmayı bile bırakan bu kadını daha ne kadar dizlerinin üzerine çöktürecekti?
Zaaf her zaman insanlar olmazdı, can veya kan bağınızın olduğu biri, bir eşya, belki bir fotoğraf karesi ya da manevi değeri olan bir obje de olmazdı. Zaaflar bazen gözle görünmeyen, soyut şeylerden geçerdi.
Zaaf bazen hayallerdi.
Sizin kurduğunuz ama başkalarınında bildiği hayaller hem de. İşte bu açık bir yaraydı ve sürekli aynı yerden kanatmak için kötülere bir şanstı. Çünkü kötüler, yaraları ve zayıf anları çok severdi ancak Heyet, çok daha şey isterdi. Hisleri, duyguları, sadakati, aklı, ruhu ve en önemlisi vicdanı. Bir savaştayken her iki taraf için de vicdan en büyük tuzak, acımasızlık ise en güçlü cephanelikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ CERHİ
Teen Fiction"Kimsesizlik bir kelime olsaydı eğer; kimselere sahip olanlar, cümle dahi kuramazdı." Bir piyanonun acı dolu notalarındayım. Siyah beyaz tuşlara dokunuşlarıyla can veren o parmaklar değil, kanlı bir oyunun hain zaferiyle taçlandırılmış kan göleteyi...