7•ZAAFLAR OYUNU•

1.2K 185 399
                                    


Biraz uzun bir bölüm oldu. Dinlenerek okursanız daha iyi olur güz gülleri. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu :) KEYİFLİ OKUMALAR 🍁

7. BÖLÜM "ZAAFLAR OYUNU"

'Yirmi bir gram eksik bir kadın...
Yükü dünyaya yakın.
O kadınlara...'

Zahara- Con Las Ganas
Fleurie- Hurts Like Hell

Zahara- Con Las GanasFleurie- Hurts Like Hell

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir uçurum... Yukarısı dumanlı, aşağısı kanlı. Kanatlara ihtiyaç duymayanların, sivri uçlarında çıplak ayaklarıyla dolaştığı o uçurum... Ellerini her iki yana açarak ölümün soğuk nefesini hissedip, yamalı ruhlarıyla yürüyen o insanlar arasında olan ben. Sonsuz bir uçurumun başındaydım. Beni yaralayan, bedenimi sersemleten, kalbimi yerinden sökmeye yeminli uçurumda.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

Heyet'in karşısında durup Halef Argunarz'la olmak, uçurumun kenarında çıplak ayakla yürümeyi göze almaktı. Yaralanmayı, düşmeyi, ölmeyi kabullenmekti. Sadece tek başıma olmak ise o uçurumdan aşağı kendimi bırakmak olurdu. Yenilgiyi kabul etmek, aptallık ve zayıflık demekti.

Asel, Pusat, Çaçaron ve Gece'yle işler yapmak okumaya yazma bilmeden bulmaca çözmek gibiydi. Zaaflarından habersizdim, onlara içten içe güvensizdim. Onların bile birbirini ne kadar tanıdığını bilmeden, onlarla işler yapmak bir yandan saçma değil miydi?

Öyleydi.

Zeo'yu tekrar bulmak saatlerimi almazdı. Ama o çaylağın tekiydi. Onunla değil iş yapmak, bakkala bile gidemezdim. Beceremezdi. Üç yıl önce kumarhanede kazandığımız parayı ömrüne sığdıramayıp günler içinde yediğine yemin edebilirdim. Kardeşler gibi bir düzenek kurup her şeyi halledebilmek bile mümkün değildi.

Pürüz vardı, hatta pürüzler. Çarem yoktu, az da olsa onlara güvenmek, birlikte hareket etmek zorundaydım.

Saatlerce durduğum toplantı odasının camında zihnimi kurcalayan her şey yansıyordu. Sanırım kasım ayındaydık. Kocaman bir bahçeye sahiplerdi, gökyüzünü delen ağaçlar sıra sıra dizilmiş görkemli bir ağacın dallarında bir kulübe gizliydi. Bahçede kocaman ahşap bir masa güz yapraklarını üzerine giyinmişti. Güneş kızıllığını serpiştirmişti her bir yana. Saatler sonra plan için gidecektik.

Kapının gıcırdamasıyla irkildiğimde arkamı döndüm. Gece'ydi. Tekrar cama döndüm. Adım sesleri oda da hüküm sürdüğünde varlığını sırtımda hissettim. Yanıma gelmedi, arkamda durmaya devam etti. Sessizce yanaşan eli gözlerimin önünde durdu.

GÜZ CERHİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin