0.3

66 38 9
                                    


   Sevdiklerim için her şeyi yapardım. Herkesi karşıma, sevdiklerimi de yanıma alırdım. Çok garip değil mi? Saçının teline kıyamadığınız bir insana zarar veriyorlar, siz de öylece günlerce arıyorsunuz ve bulamıyorsunuz. Bulacaktım, isterse yerin dibine saklansın yine de o adi herifi bulacaktım. Mehmet günlerce arıyordu ama bulamıyordu. Mail adresinden, telefon numarasına kadar her şeyi bulmuştu ama bulduğu telefon numarası değiştirilmişti. Mail adresinde de eski telefon numarası yazıyordu. Sandığımızdan daha da kurnazdı. Ne delil, ne de bir iz bulabilmiştik. Hiçbir şey bulamamıştık. Büyük ihtimalle telefon numarasını başkasının hattı üzerinden almıştı.

   Hastanenin bahçesinde öylece oturuyordum ve Mehmet'ten bir haber bekliyordum. Bazı anlar vardır ki; o anları tekrar yaşamak istemez, o anılarla yaşlanmak istemezsiniz. Bazen de sevdiğiniz insanı artık yanınızdan bir an ayırmak istemezsiniz. İşte tam olarak bunları düşündüğüm andaydım.

   Düşüncelerimin hapishanesinde tutsak kalmıştım, ta ki telefon çalana kadar. Hemen elimi cebime atarak, cebimden telefonumu çıkardım. Ekrana baktığımda Mehmet'i adını görünce kalp atışlarım; olabildiğince hızlı ama olabildiğince de korkarak atıyordu. Hemen telefonu açtım, konuşmadan dinlemeye başladım.

   "Kardeşim, Tuna'nın yerini en yakın arkadaşı söyledi. Daha doğrusu biz zorla söylettik ama elimizde delil yok. Suçlu olduğunu itiraf etmedi, sadece yerini söyledi. Savcılık izin verdi. Konuşturmaya çalışacağız, konuşmazsa ki konuşmaz; gizlice takip etmeyi ve elimizde delil olmasını sağlayacağız. O zaman her şey gerektiği gibi olacak. Tuna'yı alıp karakola geçeriz, sen de oraya gelirsin." söyledikleriyle kalbim ritmini değiştirerek daha da hızlandı, yerinden çıkarcasına hızlı bir şekilde atıyordu. Düşüncelerimi şimdilik düşünmemek üzere bir kenara attım. Hızlı bir şekilde arabama yürümeye başladım, arabaya yaklaştığımda hızlı bir hareketle elimdeki anahtarla kapıyı açtım. Hikâye daha yeni başlıyordu, Dilemle yazacak çok şeyimiz vardı.

     ***

   Karakolda öylece gelmelerini bekliyordum. Geçen her saniye beni daha beter bir hâle getiriyordu. O adamın nefes almasını bile istemiyordum çünkü Dilem'i onun yüzünden kaybedebilirdim.

   Kapıdan üç kişinin gelmesiyle hemen ayağa kalktım, yanlarına gittim ve öfkeli bir şekilde konuşmaya başladım.

   "Sen nasıl bir insansın! Senin yüzünden Dilem'i kaybedecektim, bir de üstüne seni sevdiğini sanıyor. O kızın sana olan sevgisini kullanırsan, seni benim elimden kimse alamaz. Duydun mu beni lan!"

   Söylediklerimle birlikte sırıtmaya başlamıştı.

   "Dilem artık beni seviyor, yolumuzdan çekilirsen daha da mutlu oluruz." dediğinde ellerimin yumruk olduğunu bile sonradan fark etmiştim. Hemen üstüne doğru yürüdüm, hiçbir şey yapmadan konuşmaya başladım.

   "Dilem her şeyi hatırladığında böyle gülecek misin bakalım? Mesela onun seni bir kızla yatakta yakaladığını, bizi ayırmak için kaç kez canımıza kastettiğini hatırlayacağını ve en son da Dilem'i vurmak için bir adam tuttuğunu öğrendiğinde neler olacağını hiç düşündün mü?"

   Söylediklerimle birlikte hızlı bir şekilde gözlerini benden kaçırdı, çenesi kasılmaya başlamıştı. Gerçekleri herkes biliyordu, bilinmeyenleri de herkes bilecekti. Yaptıkları yanına kâr kalmayacaktı.

Tuna'ya baktığımda hâlâ yüzsüz bir şekilde sırıtıyordu. Tam konuşacaktım ki Mehmet kolundan ittirerek yürütmeye başladı. Arkalarından çaresiz bir şekilde bakakalmıştım. Tekrardan oturdum ve olacakları beklemeye başladım.

   ***

   Ne kadar saat geçtiğinden bihaberdim. Saatler umurumda değildi, Dilem'in kalbinin o saatler boyunca Tuna için atması canımı yakıyordu.

   Yanıma birisinin geldiğini bile sonradan fark etmiştim. Kafamı çevirdiğimde Mehmet'i karşımda gördüm. Yüz ifadesine bakılırsa iyi şeyler olmamıştı. Hemen konuşmaya başladım.

   "Bana her şeyi anlattığını söyle, sadece bunu duymak istiyorum şu an."

   Bakışlarını kaçırarak konuşmaya başladı.

   "Maalesef, hiçbir şeyi itiraf etmedi. Sana söylemiştim, itiraf etmeyebilir demiştim." dediğinde sinirden kafayı yemek üzereydim. Sevdiğim kadın beni hatırlamıyordu, o it desen hiçbir şeyi itiraf etmiyordu, elimizde hiç delil de yoktu. Sinirle yumruk yaptığım elimi duvara geçirdiğimde; hiçbir şeyin canımı Dilem kadar yakmadığını fark etmiştim. Elimin kanaması, herkesin etrafıma toplanması, Mehmet'in yumruk yaptığım elimi tutmaya çalışması umurumda bile değildi. Yumruk yaptığım elimi tutsalar da, Dilem'in gönlünde beni tutamazlardı.

   Her şey belki de daha kötüye gidecekti. Beni hiç hatırlamayıp hayatına öylece devam edebilirdi. Onu sevdiğini sanıp, buna inanıp; inandırılabilirdi.

   "Kardeşim, sakin ol! Kendini bırakma böyle. Zamanla her şey düzelecek.", diyerek beni teselli etmeye çalışıyordu Mehmet ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, bunu hissediyordum.

   Kimseyi umursamadan dışarıya çıktım. Nefes alamıyordum çünkü tek nefes alma sebebim, tek nefesim o kızdı. Bana ne yaptığını bilmiyordum ama ona âşıktım. Düşüncelerimi bir kenara bırakarak annemi aradım. İkinci çalışta açmıştı.

   "Anne, hastanede misin?"

   "Yok oğlum, Dilem'in evindeyim. Doktor kontrollere gelmek şartıyla taburcu etti. Sana söylemeyi unutmuşum."

   "Her şey yolunda mı peki?" diyerek annemden güzel şeyler duymayı bekledim. Kısa bir sessizlik sonunda konuşmaya başladı.

   "Oğlum, Dilem bana eskisi gibi bakmıyor. Evinde olmam bile onun için bir anlam ifade etmiyor, her şeyden bihaber. Seni, beni, üniversite arkadaşlarını, yıllar sonra hayatına giren hiç kimseyi hatırlamıyor. Doktorla tekrar konuşmuş annesi. Eskisi gibi olmayabilir, bir haftadır devam etmesi normal değil demiş. Oğlum, çok umutlanma hiçbir şey eskisi gibi olmayabilirmiş bak." dediklerinden sonra elim ayağım sanki kontrolünü kaybetmiş gibiydi. Ayakta olmam bile çok garip geliyordu. Sahi ben bu acıların içinde nasıl yaşayıp katlanabiliyordum ki? Tükenmiş bir şekilde konuşmaya başladım.

   "Anne, ben bir ay yalnız kalmak istiyorum. Telefonumu arkadaşlarıma bırakırım. Kafa dinlemek istiyorum, her şey çok ağır gelmeye başladı. Bu süre boyunca da kimseyle görüşüp, konuşmak istemiyorum. Bir ay sonra geri geldiğimde yine beni hatırlamazsa Dilem'i unutmaya başlamam gerekiyor. Kalbimden de, aklımdan da atmam gerekiyor. Onu düşünmekten kafayı yiyorum zaten. O zaman hepten kafayı yerim. Bir ay zaman vereceğim ikimiz için de, o zamana kadar her şey eskisi gibi olur umarım."

   "Tamam oğlum, ne yapmak istiyorsan onu yap. Yalnız kal, kafanı dinle. Çok yoruldun biliyorum. Aylarca yoğun bakımdan çıkmasını bekledin, uyandığında da seni hatırlamadı. Çok ağır şeyler bunlar. Verdiğin her kararda yanında olacağım." dedikten sonra aramayı sonlandırdım ve telefonumu tamamen kapattım. Artık bir aylık sürecin içine girmiştim..

KALBİM DURDUĞUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin