0.6

23 10 10
                                    

   Annesinin yanına gitmek üzere metroya binmiştim. Annesine nerede olduğunu soracaktım. Ya yerini bilmediğini söylerse o zaman ne olacaktı? Beni seven, bana âşık olan o adamı kaybedemezdim. Fotoğrafta ona aşkla bakan gözlerime ne demeliydi? Gerçekten âşık olduğum adamın, gerçekten âşık olduğu kadındım belli ki. Kafamda belkilerin keşkelere dönüştüğü o an istemeyerekte olsa onu üzdüğüme de o kadar pişman olmuştum ki kafayı yemek üzereydim.

   Gözlerimi odaklandığım yerden ayırarak hangi durakta olduğuma bakmak için ekrana bakmıştım. Tam da o anda Konak'ta olduğumuzu ve kapıların açık olduğunu fark etmiştim. Kapıların kapanmasından korkarak hızlıca yerimden kalktım, kapılar kapanmadan son anda çıkmıştım.

   Hayatımda yaşadığım maceralar bana yetiyordu, yeni maceraların çıkmasını istemiyordum.

   Şimdi de otobüse binmiştim. İzmir'de yaşamanızın kötü yanları çok yoktur. Tek kötü yanı bir yere gitmek için iki veya üç araca binmenizin gerekmesidir.

   Otobüsten inmiştim, annemin verdiği adresle annesinin evini bulacaktım. Bulduğum sadece evi olmayacaktı, kalbimi, hislerimi, her şeyimi orada bulacaktım. Bu sefer gerçekten hissediyordum. O evden her şeyi hatırlayarak çıkacaktım. Neredeyse yanına gidecektim, bana âşık adama ben de aşkla bakacaktım.

   Adresi üç kişiye sorarak ancak bulabilmiştim. Sorduklarımdan sadece birisinin bilgisiyle bile evi bulduğum için mutluydum. Biliyordum, bu evde her şeyi hatırlayabileceğim için mutluydum.

   Evin kapısına geldiğimde dördüncü katın ziline basmıştım. Kapı tahmin ettiğimden daha çabuk açılmıştı. Annem geleceğimi söylemişti belki de.

   Vakit kaybetmeden asansöre bindim. Asansör dördüncü katta durduğunda kapılar açıldı, açıldığı gibi karşımda Olcay'ın annesini görmem bir oldu. Neden geldiğimi merak etmiş gibi, kırgın bir şekilde bana bakıyordu. Haklıydı da, benim yüzümden oğlu uzak yerlere gitmişti, yalnız kalmıştı.

   Sakin bir şekilde yanına doğru yürüdüm. İkimiz de kısa bir süre konuşmadık, sessizliği bozan annesi oldu.

   "Gel, içeriye girelim." diyerek kırgınlığını yansıtmamaya çalışarak içeriyi gösterdi.

   Tebessüm ederek başımı olumlu anlamda salladım ve içeriye girdim.

   "Olcay'ın odası koridorun sonunda sağda. Bir şeye ihtiyacın olursa, bir şey sormak istersen bana seslenirsin kızım." diyerek beni yalnız bıraktı.

   Heyecanlı bir şekilde odaya koşar adımlarla gittim. Gittiğimde kapı aralıktı, hemen içeriye girdim. Girdiğimde duvarların motor posterleriyle dolu olduğunu gördüm. Bütün duvarları incelediğimde Olcay'ın olduğunu tahmin ettiğim büyük bir fotoğraf vardı.

   Sarı ve siyah bir R16'nın üstünde kameraya bakan gözleri o kadar mutlu bakıyordu ki motorları ne kadar sevdiğini o an anlamıştım.

   Etrafta göz gezdirirken kitaplığındaki kitap dikkatimi çekmişti. Aynı kitap bende de vardı. Kitaplığa gidip kitabı elime aldım. Sayfalarını karıştırırken aynı fotoğrafın onda da olması dikkatimi çekmişti. Fotoğrafın arkasına baktığımda da aynı yazıyı görmüştüm.

   Anna Karenina

   Fotoğrafı tekrar bulduğum sayfaya koymuştum, kitabı da yerine yerleştirmiştim.

   Çıldırmak üzereydim onunla yaşadığım her anıya ait fotoğrafa bakıyordum ama yine de bir şey hatırlayamıyordum.

   O an aklıma çok güzel bir fikir gelmişti.

KALBİM DURDUĞUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin