bölüm 2, koruyucular

66 20 10
                                    

ilginiz için çok teşekkür ederim. oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ❤

 oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gitmek zorunda değilsin. Özellikle de Kars'a. Orası otomobille bile nereden baksan on üç saat. Yapma bunu, güzelim ya."

"Buna sen karar vermiyorsun, Akın." dedim, ona bakmadan elindeki çantama uzandım. "Bu benim de kararım değil. Yeterli haberleri topladıktan sonra birkaç güne geri döneceğim zaten."

Çantamı benden uzaklaştırdığında az kalsın üzerine düşecektim. Sinirle geri çekilerek elimi çantamı vermesi için öne uzattım. Akın gözlerimin içine garip bir ifadeyle bakıyordu. Bu mavi gözlü çocuğu uzun süredir tanıyordum; sarı saçları için kullandığı jöle markalarından, yediği yemeğin ona verdiği kalori miktarına kadar hep bana danışırdı. Bir süredir birbirimizin hayatlarındaydık ama onun bana karşı duyduğu hislerin karşılığını vermiyordum.

Umut vermek ve karşılığı asla olmayacak değerinden istifade etmek bana göre değildi.

"Akın, çantamı ver."

"Gitmeni istemiyorum, Kamelya. Geçen sefer İstanbul'dan geri döndüğünde o olay seni çok etkilemişti. Günlerce benimle konuşmadın, ben yine aynı şeyler yaşansın istemiyorum. Niye anlamak istemiyorsun sen? Bu cinayet haberleri sana iyi gelmiyor, sadece işin için bunları yapmak zorunda değilsin." Konuşmasındaki samimiyeti net bir şekilde hissediyordum ama bu samimiyetten daha önemli işlerim vardı. "Lütfen vazgeç bu yoldan. Zaten yüzündeki yaralar da henüz iyleşmedi."

"Akın, çantamı geri ver." Mavi gözlerinden geçen hayal kırıklığını gördüm. Bana bakarken keyifsiz ve mutsuzdu. "Bak senin bu tavırların çok saçma. Orhan Bey cinayet işlerini araştırmamı istedi benden. Eğer yapmazsam ona verecek herhangi bir haberim kalmayacak, Akın. O mevkiye ulaşmam için bu haberleri devam ettirmek zorundayım. Hem polislerin yanında olacağım, anlarsın ya, koruyucular." Hafifçe gülümsedim ve dostcasına omuzuna dokundum.

Omuzundaki elime baktı. "Polisler seni koruyamaz, çünkü sen iflah olmaz bir tehlike bağımlısısın." Tekrar bana baktığında gülümsemiyordu. "Gitme, lütfen."

"Merak etme, bu sefer bir ceset gördüm diye kendimi eve kapatmayacağım." diye keyifle takıldım ona. "Bak arkamdan böyle somurtmaya devam edersen bu sefer o cesetlerden biri olurum. Bana uğursuz enerji veriyorsun ya, Akın. Biraz iyi yönünden bakmaya çalış. Güzel bir haber yakalarsam Orhan Beyi'n pabucunu bile dama atarım. Kim bilir?"

İstanbul'da ve diğer zamanlarda yaşanan olayların kurucusu aslında bendim ve insanlara bunalan bir gazeteci imajı vermek için kendimi bir sürelik her şeyden uzaklaştırmam gerekmişti. Aslında bunaldığım doğruydu ama cinayetlerden değil, belirsizlikten. Ölen insanlar hakkında araştırmalarım sonucunda onların gerçekten ölümü hak ettiklerini biliyordum ve onları ben öldürmüyordum.

KAMELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin