bölüm 5, kuyudaki gerçek

38 8 4
                                    

Kamelya'nın bu kadar az okunuyor olması beni çok üzüyor ama inanıyorum ki bir gün kıymeti bilinecek. siz yine de buradaysanız çok teşekkür ederim. ❤

    Kendimi yeni başlangıçlara hiç hazır hissetmediğim halde karşıma hep yeni şeyler çıkıyordu, hiçbir şey yolunda gitmese bile sürekli yeni olaylar beni karşılıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    Kendimi yeni başlangıçlara hiç hazır hissetmediğim halde karşıma hep yeni şeyler çıkıyordu, hiçbir şey yolunda gitmese bile sürekli yeni olaylar beni karşılıyordu. Bu yüzden her yeni hayatımda eski hayatımın kalıntılarını arıyordum. Fakat sürekli kendisini yenileyen zihnim yüzünden eskiden yaşadığım hatırlayamaz olmuştum. Kendimi zorladığımda aklıma gelen tek şey o yetimhane günleriydi, ondan öncesinde hayatım nasıl haldeydi, bilmiyordum. Babam yüzünden o yetimhane anılarını yaşamak zorunda mıydım?

Anılarımı benden çalan o şeytan nerede saklanıyordu?

O şeytan ondan daha kurnaz olduğumu bilmiyor muydu?

Sol bacağımı kaldırarak sağ bacağımın üzerine koydum ve ellerimi dizimin üzerinde birleştirdim. Aklıma yine korkunç anılar geldi ama bunların zihnim onları ne zaman yaşandığımı anımsamama izin vermeden hepsini bilerek kaybetti. Hayatımdan nefret ediyordum.

Odanın kapısı açıldığında başımı kapı tarafa çevirmedim, sadece önüme bakıyordum. Karanlıktan farksız zihnimin içine ne dolursa dolsun kendimi nasıl kurtarmam gerektiğini, kenara sıkıştığımda çıkış yollarını iyi biliyordum. Unutmayı öğrenmiştim ve unutmak beni iyileştiriyordu çünkü.

Peki unuttuğum bunca şey nereye gidiyordu? Sigmund Freud'in sorduğu soru hayatımda sorguladığım nadir şeylerden biriydi.

"Ne düşünüyorsun kara kara?" Duyduğum sese dikkat kesilmeden önümdeki herhangi bir noktaya bakmaya devam ettim. Hiçbir şey istediğim gibi ilerlemiyordu. Kuzey Arslan iki kahve bardağıyla önüme geçerken şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Şu an bana felsefik bir cevap vermen gerekiyordu, hep öyle yapıyorsun ya."

Ben asla felsefik konuşmazdım, bunu da nereden uydurdu?

"O kahve bana mı?" diye sorduğumda sanki komik bir şey söylemişim gibi gülümsedi ve omuz silkti.

Komik bir şey söylememiştim, niye gülümsüyordu?

"Hayır, bardaklar küçük olduğu için genelde kendime iki tane alıyorum." dediğinde sesindeki alayı bariz bir şekilde anladım. Aramızda bir samimiyet oluşmuş muydu, emin değildim ama bu ona laf atmaktan kaçındırmadı beni.

"Bedenindeki kalorinin nereden geldiği belli oldu Zaten dün yediklerini de düşündüğümde şaşırmamam gerekiyor."

Koltuğuna oturarak bardaklardan birini bana uzattı. "Sen bana kilolu mu diyorsun?" diye sorduğunda alt dudağını fark edilmeyecek ölçüde geri sarkıttı. Makalelerde hep ciddi ve sert tarafıyla yer alıyordu, onun bu tavrı beni hafiften şaşırttı.

KAMELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin