bölüm 1, geçmeyen geçmiş

90 22 4
                                    

oy ve yorumları unutmayın lütfen. ❤

Bataklık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bataklık.

Düştüğüm durumu en iyi izah eden kelime kesinlikle buydu.

Beni kendisine çekiyor, iplerini boğazıma düğümlüyor ve yapabildiği kadar en dibe götürüyordu. Zorluk yaşamanın en kötü evresi o zorluğu kabullendiğin andı. Şimdiye kadar böyle gelmiştin, bundan sonra da böyle devam edecektin. Ne itiraz edebilirdin ne karşı gelebilirdin ne de herhangi bir hak savunabilirdin.

İnsanlar bir şeyi kabullendiğinde bunun böyle olması gerektiğini söyleyip duruyorlar. Bir kez boyun eğmek, her zaman boyun eğmek demek. Böyle mi? Yapmam gereken şey bu mu?

Bu bataklıktan ne zaman kurtulacağım?

"Bak ne diyeceğim, akşam yemeğini yemeyeceksen ben yiyorum." Dişlerimi sıkarak başımı kaldırdığımda onun düşük bakışları üzerimdeydi. Konuşmadım. "Sen yemişsindir iş yerinde. Yiyeceğim yemeği. İtirazın var mı?"

"Hayır, baba. Nasıl istiyorsan öyle yap." Tekrar önüme döndüm ve bilgisayar ekranında yansıyan görüntüme baktım. Babam belinden düştü düşecek gri eşofmanını çekiştirerek salondan çıktığında gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. "Sanki yeme dediğimde yemeyeceksin."

Onu boş vererek bilgisayarda yazıyor olduğum makaleme dikkatimi vermeye çalıştım. Çalıştığım gazetenin müdürü haftasonuna kadar çökmekte olan dergi sayımız için insanların ilgisini çekecek bir şeyler yazmamı istemişti. İnsanların gerçekten ilgisini çeken konuları böyle halk içinde yayınlamak doğru muydu? Tüm işler bana bırakıldığından sürekli düşünüp duruyordum, neler yazılabilir, neler insanların dikkatini çeker diye düşünüyordum.

İnsanların ilgisini ancak cinayet çekebilirdi ama ben bunu bir kez daha yapmayacaktım.

Yorgunluktan öfledim ve bilgisayarı koltuğun üzerine bıraktım. Telefon ekranını açtığımda saatin çoktan gece on ikiyi geride bıraktığını görünce üzerimde olan bu yorgunluğa rağmen yerimden doğruldum. "Ben nelere bulaştım ya böyle?" diye mırıldanırken yaşadığım her şey gözümün karşısına dizildi.

Ben niye bunları yaşıyordum?

Orhan Bey'in beni işten kovmak tehditleri ve adıma yapacağı kötü referanslardan ötürü kendimi tuhaf bir olay zincirinin ortasında bulmuştum. Bundan yedi ay önce tesadüfen karşılaştığım olayın beni sürüklediği durum, her şeyi korkutucu ve çıkılmaz hale getirmişti. Şimdi Orhan Bey yedi aydır süren ve tüm ülkeyi merak içinde bırakan haberden yine istiyordu. Geçen ay İstanbul'daki olaydan bir tane daha; bir cinayet haberi.

Yedi aydır altı farklı ama aynı uğurda öldürülen cesetler görmüştüm. Şu an yedinci aydaydık, ayın ortalarıydı, dışarıda yağmur vardı.

KAMELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin