Kuzey!

5 1 0
                                    

Gerinerek kalktım ve hafifçe esenedim. Dün çok harika bir geceydi! İlk öpücüğümü aldım! Ve sanırım ilk defa doğum günü kutladım... Ailem beni yatılı okula yatırıp sadece okula para ödüyordu o kadar. Hiç ziyaretime gelmiyorlardı. Beni şu an okulda zannettikleri den eminim! Arkadaşlarım -ki zaten iki tane var, sadece hediye alıyorlardı. Yemekhaneden küçük bir kapkek alıp bir de yalvar yakar mum alırdık. Gece yatakhanemizde mumu yakardık, üflerdim ve o küçük keki daha da küçülterek üç parçaya bölerdik.
Ama dün ilk defa, pasta kesmiştim, ilk değil ya en son beş yaşımda da kesmiştim! Yok altı yaşında... Ondan sonra ilkokula başlamıştım ders bahanesiyle kutlamamışlardı, ortaokulda da yatılı ortaokul-lise ye gelmiştim zaten! On yedi yaşım benim için özel olacak!
Yavaşça yatakta doğruldum ve tekrar gerindim. O sırada kapı çaldı. "Gel?" Kuzey elindeki kahvaltı tepsisiyle geldi ve yanıma oturdu. Sabah sabah yine muhteşem görünüyor! Üzerinde beyaz tişört ve altında da siyah Nike şort vardı. O bayıldığım saçları darmadağın olmuştu. Sonra kendime baktım. Üzerimde mavi bir askılı crop ve altımda beyaz uzun ve bol bir eşofman vardı. Eh fena görünmüyorum.
Kuzey in yüzü oldukça ciddiydi. Bana baktı ve "Başak..." dedi. Sıkkınlıkla iç çekti ve "karnın hiç ağrıyor mu güzelim" dedi. Ne!? Anlamsız bir şekilde Kuzey e baktım ve "Neden?" diye sordum. "Hani şey" diye söze başladı. "Kadınlar ayda bir olur ya... dün odana çıkardığın gri eşofmanda biraz kızıllık vardı..." dedi. Ve cidden endişelenmiş görünüyordu. İçimden bir anda kahkaha atma isteği geldi. "Alemsin Kuzey" dedim. "Her zaman olur ve tamam benim için endişelenme tamam mı her ay karnım ağrır, sadece biraz sıcak tutmam lazım." dedim. Sonra da yorganın üzerinde duran iki katlı battaniyeyi gösterdim. "Şu anda sıcak bastı" dedim ve güldüm. O da gülmeye başladı ve "Tatlı iyi geliyormuş diye duydum" dedi. Ve tepsiyi gösterdi. Tepside, üzerine akçaağaç şurubu dökülmüş krepler, muz, çilek ve yanında sıcak çikolata vardı. Kuzey e baktım "Sen bana kilo aldırmaya mı çalışıyorsun!" dedim alayla. O da kahkaha attı. "Yemeyeceksen ben yerim" dedi ve çatalı eline aldı. "Ye çocugum ye ben zaten aç değilim" dedim. Sonra Kuzey in elinden çatalı aldım, kreplerden birine batırdım ve Kuzeyin ağzına tıktım.
Kuzey inanmaz gibi baktı ve sonra çiğnemeye başladı. On dakika boyunca geviş getirdikten sonra anca yuttu ve "Şeker yerine tuz koymuşum ben buna tadı berbat olmuş" dedi yüzünü buruşturarak. Şapsik!
Yatağımdan kalktım ve "Yürü sen beceremiyorsun bu işi ben yapayım" dedim. Ama Kuzey bileğimden yakaladı ve "Otur şuraya Başak, dinlenmen lazım!" dedi ve odadan dışarı çıktı. Ne oluyor anlamadım ama neyse
Yatmaya devam ettim. İçeriden ses gelmiyordu.
Bu çocuk kendi kendini mı öldürdü acaba.
Aniden kapım açıldı...
"Kuzey sen hani kapıyı çalıyordun!" dedim. Ama kapıdaki Kuzey değildi ki. Aniden yataktan fırladım. Ama kaçamazdım ki o kapının önünde duruyordu. Camdan da atlayamazdım benim odam ikinci kattaydı! "Kuzey!" diye çığlık attım. Şanslısın lağım faresi
adet görüyor olmasaydım tekmelemiştim seni!
Uğursuz bir şekilde sırıttı ve "İstediğin kadar bağır etkisiz halde! Ve sanırım biraz canını yaktık" dedi gülerek.
Ya Kuzey ben neden senin kıçını toplamak zorundayım
Adam arkasını döndü ve kapıyı kilitledi ardından pencereye gitti aşağıdakine "tut!" dedi ve anahtarı aşağıya bıraktı. Sonra bana döndü ve "Benden çalma riskini göze alamazdım küçük meleğim" dedi ve üzerime yürümeye başladı. Odamda bir banyo olsaydı iyi olurdu kendimi oraya kilitlerdim. Odanın içinde kaçmaya başladım. O adam yatağımın yanında duran abajuru alıp fırtattı. Hay ben şansımı si- abajur tam karnıma denk gelmişti. Acıyla inleyerek yere çöktüm. Pislik gibi gülerek yanıma geldi ve kolumdan tutup yatağa oturttu. Neredeyse fırlattı. "Benim küçük meleğime ne olmuş... Adet mı görüyormuş o, kıyamam mı ben ona (!)" dedi ve kahkaha attı. "Sana seçim şansı sunuyorum, iki şekildede sana dokunurum birisi ateşli olur diğeri fazla canını yakar" dedi. Güçlükle kafamı kaldırıp ona baktım " Bana asla dokunamazsın!" diye bağırdım. "Asla üzerime yatamayacaksın!" diye bağırdım. Yüzü bir anda asıldı ve "Madem öyle" dedi ve tekrar kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Ve bu sefer Kuzey in ne ara getirdiğini bilmediğim bir sandalyeye oturttu. Kuzey beni izlemek istiyorsan yatağa oturabilirdin! Sandalye çekmek ne ya!
Elini yumruk yaptı ve art arda karnıma vurmaya basladı. "Ahhh" büyük bir ihtimalle şu anda kanamam vardı. Kendimi can havliyle sandalyeden aşağıya attım ama o kolumdan tutup beni duvara sabitledi ve "Daha dur bitmedi!" dedi. Ve karnıma vurmaya devam etti. Ben artık ölüyüm millet helvamı kavurun!
Artık kurtulamayacağımdan o kadar emindim ki! Ama bir anda kapı açıldı. O adamın eli, kolumu bıraktı. Ve ben yere yığıldım. Yok! Geri kalanı yok!

Kuzey
Başak ı yavaşça yerden kaldırdım ve yatağına yatırdım. Burnundan kan gelmişti ve amanın! Beyaz pantolonu kıpkırmızı olmuştu, o gereksiz ajan bir şekilde onun adet gördüğünü öğrenmiş olmalı ki karnına darbe almış. Ajan demişken ben bu baygın şeyi ne yapıcam! Aşağıya indim ve "Patronunuzu alın ve gidin! Bir daha sizi görmek istemiyorum" dedim. Adamları zaten hırpalamıştım ve bu yüzden benden korkuyorlardı. Hemen iki tanesi üst kata çıktı, patronlarını alıp çıktılar. Bende Başak ın odasına yeniden çıktım, peçeteyle burnunu sildim daha sonra pantolonunu çıkarttım. İç çamaşırı daha berbat halde! Resmen kan fışkırmış! Onu da çıkardım. Bir yandan da içimden 'bunu yapmam lazım' diye tekrar ediyordum. Dolabından yeni bir iç çamaşır aldım ve bacaklarından geçirdim. Şimdi sıkıntılı kısım ben buna nasıl pantolon giydireceğim! Pantolon giydirmeme gerek yok gerçi şort da giydirebilirim. Dolabından oldukça kısa siyah bir şort çıkarttım ve onu da giydirdim.
Başak yavaşça kıpırdandı ve hafifçe doğruldu. "Kuzey!" diye bağırdı bir anda "İyi misin..." dedi. Güldüm ve yavaşça başımı salladım. "O kurşun sadece kolumu sıyırdı tatlım" dedim. Sonra hemen ekledim. "Merak etme pansuman yapıp sardım, ayrıca o ajan bozuntarını da yolladım" dedim.
Başak
Şükürler olsun ki Kuzey iyiydi. Daha sonra kendime baktım. Pantolonum değişmiş! Hadi Kuzey in Herkur gibi üstsüz olmasını anladım da benim pantolonum niye değişmiş. Kuzey e baktım "Sorun olmaz değil mi?" dedi. Ve çıkarttığı pantolonumu ve iç çamaşırımı eline alıp gösterdi. İkisi de kıpkırmızı "Ol-olmaz" dedim. Bana baktı ve "Biraz kendine gelmen lazım" dedi ve hafifçe yanaştı.
Dudaklarını dudağıma deydirip geri çekti. "Yapma şunu" dedim. Tekrar aynısını yaptı ve tekrar. Dudakları tekrar dudaklarıma değdiğinde bu sefer geri çekiesine izin vermeden ona sarıldım ve vücüdumu ona iyice bastırdım. Hafifçe benden ayrıldı ve "Tam bir baş belasısın" dedi.
Evet öyleyimdir.

Zaman OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin