Gökyüzünün Çocukları/10. Bölüm: Kaçma Girişimi

28 9 7
                                    

"Gökten düşen!"

●●●●

Bazı insanlar vardır ki söz konusu hayatları olmadığı sürece korkusuz gibi yaşarlar, her konuda muhakkak bir yorumları olur,asla ama asla susmak bilmezler,düşünmeden özgürmüş gibi hareket ederler fakat konu hayatları olduğunda ve ucunda ölüm olduğunda,Azrailin nefesini hissedip kanat çırpışını duyduklarında benliklerini ve ruhlarını korku esir alır, bu da susmalarını sağlar.

Yine bazı insanlar vardır ki korkusuz korkaktırlar. Aslında kaybedecek hiç bir şeyleri yoktur,canlarını dahi umursamazlar ama bazı zamanlar da içine düştükleri durum yüzünden korku ve paniğe kapıla bilirler.

Ve bir de çok nadir olan bir insan grubu var. Ben o grubun içindeyim,aslında her şeyi bilip unutan,adrenalin yüzünden zekasını kullanmayan,yakalanan ve kendini bir şekilde zor durumlara sokan.

Yarı açık baygın gözlerim Edgar'ın üzerindeydi,Adi'nin kolları arasında öylece titriyordum,ne kadar süredir bu haldeyim bilmiyorum,bir saat,üç saat,belki de bir kaç saat.. zaman benim için yok olmuş bir kelime kavramı. Benden bağımsız akan göz yaşlarımı sildiğini hissediyorum. Dudaklarım birbirine mühürlenmiş gibi açılmıyor. Sonra bir ses duyuyorum yine,beni dünyadan alıp kendi cehennemlerine götürecek bir ses.

"Efendim bu yirmi ikinci denemeniz oldu. Anı şeridi kendi mührünü kendi açmalı,yıldızın kızı kendi benliğini kabul etmeden,size kendi isteğiyle yardım etmeden onun şeridine sızamazsınız."

"Bunu biz de biliyoruz Dia!"

Bir yerler de bir katil var,söz de yıldızın doğurduğu gökten düşürülen bizleri tek tek avlayıp öldürüyor. Denge yasasını bozuyor,bunlar onun planın parçası peki böyle yaparak neyi elde etmeyi çalışıyor? Katil için benim de sıram gelecek belki de gelmiştir kim bilir. Abel'in sesi bir rüyadan uyandırdı beni.

"Biraz daha denersek onda ki gibi şeridi silinecek! Lanet bedenleri yer yüzüne uyum sağlamasaydı şimdiye istediğimizi almıştık"

Abel'in öfkeli sesi kafamda ki çanları çaldı. Edgar'ın çehresinden gözlerimi alarak Abel'e çevirdim. Vincent onu omuzlarından tutuyordu,vücudumda ki titremelerim onlar büyüyü bıraktıkları zaman geçmeye başlamıştı.

"Efendim" dedi bir kez daha Dia. Yüzünde bir kararlık ve sabırsızlık vardı. "Dünya da çok kaldınız,
gitmemiz gerekiyor." Kan kralı hala ismini söylemedi,ona kan kralı demekle yetinerek gözlerim ona döndü. Bir sükunet çökmüştü üstüne,bir şeyler düşünüyordu, ne de olsa burada general oydu. Hepimiz kademesi olmayan askerler gibiydik o da bizi yöneten general. Aslında tüm krallar o ne derse kabul ediyor sorgusuz sualsiz onu dinliyordu. Buradan bir an önce gitmeleri için her şeyimi verirdim.

Bu işkencenin bitmesi için her şeyimi verebilirim.

"Onu almadan gidemeyiz! Toplanın hepiniz" dedi gözlerimin içine bakarak sonra beni benden alacak cümlesine devam etti. "O da bizimle geliyor!" Keşke o diye bahsettiği ben olmasaydım. Şimdi gücüm tükenmiş ve o kadar aciz bir durumdayken beni almasına izin veremezdim. Deli saçması olayları yüzünden beni hayatımdan ve ailemden men edemezdi. Adi'nin kolları arasında çırpınmaya başladım,tekmeler savurdum hatta ağıza alınmayacak hakaretler ettim ama nafile,bir mengene gibi sarmıştı. Bu aciz halime bir kez daha küfür ettim.

"Bak Adi beni bırakırsan b-"

"Klasik insan lafları,seni bırakırsam bana tonlarca para mı verirsin? Unutma ki ben bir insan değilim Hun-"

Gökyüzünün Çocukları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin