3. ZOR OLAN BEKLEMEK Mİ?

241 16 3
                                    

Gel diyemiyorum;
Ama bekliyorum.
-ilhan Berk.


Tezgahın üstünde duran kahve kupasını elime aldım. Mutfaktan çıktığım gibi balkona doğru yürüdüm. Onun camına bakım, yoktu. Sinirle yüzümü buruşturdum. Yine mi evde değildi? Bir süre balkon da oturmaya devam ettim. Çok geçmeden  kahvemin içine hızla birşey düştü. Kahveme baktığımda, "Harika!" Dedim. Kahvemin içine kuş sıçmıştı. Gözlerimi devirdim.

"Aptal kuş!"

Balkondan içeriye geçtim. Saate baktığımda 08.30'du. Elimdeki kahve bardağı ile mutfağa yürüdüm, kahve dolu bardağı lavaboya boşalttığımda suyu açıp temizlenmesini sağladım. Hızlıca odama geri döndüm. Dolabımı açıp içinden, bol paça siyah bir kot pantolon, siyah bir kazak çıkardım. Üstüme geçirdim. Çantamı, sandalyemin üstünden aldım, hızlıca kapıya ilerledim. Askılıktan montumu ve anahtarımı alıp kapıyı açtım. Kapıyı kapatacağım sırada, İncir paçalarıma tırmanmaya başladı. Eğilip kucağıma aldım. Kafasına bir öpücük kondurup, poposundan ittirerek içeriye soktum.

"Anne gelecek tamam mı, güzel kızım?"

İncir miyavladı. "Yaramazlık yapmak yok. Uslu uslu yemeğine ye tamam mı?" İncir tekrar miyavladı. Kapıyı yavaşça örttüm ve kilitledim. Hızlı adımlarla merdivenlerden indim. Kapıdan çıktığım gibi kafamı kaldırıp camına baktım. Derin bir nefes verdim. Bu saate uyanık olurdu, kesin olarak evde değildi.

Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Caddeye geldiğimde otobüs durağına baktım şansıma kimse yoktu. Durağa varmam için karşıdan karşıya geçmem gerekiyordu. Sağıma ve soluma baktım. Hızlıca yolun öteki tarafına doğru yürümeye başladım. Güçlü bir gaz sesi kulaklarımı doldurduğunda, daha hiç bir şeyin farkına varmadan, anı bir fren sesi duydum. Sertçe yere kapaklandığımda ayak bileğimde ki acıyı hissettim. Elim ayak bileğime gittiğinde acıyla inledim. Kendi kendime doğrulmaya çalışırken arabadan iki kişi indi. Yanıma geldiklerinde kafamı yerden kaldırdım. Tam küfür edeceğim sırada, beynimde ki tüm kelimeler, düşünceler silindi. Hiçbir şey hissetmedim sanki. Büyük bir boşluk, mazi, geçmiş hissettim. Verilen sözleri, aramıza giren şehirleri, kilometreleri ve onun beni unutuşunu hissettim.

Sertçe yutkundum. Etrafımıza insanlar doluşmaya başlamış, aralarından bir kaç kişi ise yanıma gelmişti.

Yüzüme baktığında gözlerinde anlam veremediğim bir duygu oluştu. Bir şeyler demek istedi fakat sadece yüzüme baktı. Yanıma doğru eğildiğinde kahvelerini yüzümün bir kaç yerinde dolaştırıp tekrar gözlerime kitledi.

"İyi misiniz?" Dedi yanındaki tanımadığım adam. Cevap vermedim. Sadece ona baktım. Bir kaç kez sarsıldığımı hissettim, sonra onun bana dokunduğunu. "Seni hastaneye götürmemizi ister misin?"

"Oğlum sorman hata. Kızın şarteller atmış." Bacağım da ve belim de kollarını hissettim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken, yüzüm yanıyordu. Havalandığımda, arabanın arka kapısını yanındaki arkadaşı açtı. Beni koltuğa oturttu. Kendisi şoför koltuğuna oturduğunda diğer arkadaşı ise yanında ki koltuğa oturdu.

Ayak bileğimin acısını tekrar hissettiğimde acıyla tekrar ayak bileğime sarıldım. Ellerimin içi soyulmuş, pantolonumun diz kısmı yırtılmıştı.

"Selam abla." Dedi yanındaki adam. Kaşlarımı çattım. "Sizden büyük olduğumu sanmıyorum." Dedim ters bir şekilde. Normalde bu kadar ters cevap vermezdim ama bileğim sızım sızım sızlıyordu.

Gülümsedi. "Çınar ben." Çınar ona baktı, eliyle dürttü. "Poyraz." Dedi ağız ucuyla. Çınar bana baktığında, "Alya." Dedim.

"Alya." Dedi Çınar. "Tanıştığımıza oldukça memnun olduk. Yani keşke böyle tanışmasaydık..." Poyraz Çınar'a ters bir şekilde baktığında Çınar ağzında söyleyeceği bir kaç kelimeyi değiştirdi.

MAZİDE KALAN -Solmuş Çiçekler-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin