8. YEŞİL ZİNYA

159 11 0
                                    

"Ben de geleceğim!" Dedi Alya bir ayağını sertçe yere vurdu. "Hep beni tek bırakıp gidiyorsunuz, bir kere ben de gelsem ne olur?"

Poyraz yerdeki topu eline aldı ve yanında duran Kerim'e baktı. Kerim'de aynı şekilde Poyraz'a baktı. "Alya seni oraya götüremeyiz, hep erkek var zaten. Ne yapacaksın erkeklerin içinde? Sen git evcilik oyna." Dedi Kerim. Poyraz Kerim'e katılıyormuşçasına kafasını salladı. "Hayır! Tek başıma oynamak istemiyorum! Sizde oynayın benimle."

"Ya kızım! Kıt mısın sen? Git oyna işte bir saate döneriz biz." Poyraz Kerim'in aksine daha celalli cevap veriyordu.

O sırada Alya'nın annesi geldi içeriye, "ne oluyor Alya'm? Ne bağırıyorsun kızım ciyak ciyak?" Dedi elini kızının saçlarına geçirdi.

"Anne Poyraz'la Kerim halı sahaya gidiyorlarmış ama beni götürmüyorlar." Dedi Alya ağlayarak. "Karanfil teyze şu kızına bir şey söyle! Tuttu yine mızmızlığı." Karanfil Poyraz'ın yanında olan Kerim'e baktı. Sonra kızına baktı. "Kızım onlar erkek, top oynarlar tabii ki de. Gel sen Selin teyzenle bana yardım et." Somurtarak annesinin elinden tuttu Alya. Karanfil Poyraz'a baktı. "Dikkat et oğlum kendine. Kimsenin evine gitme, çok geçede kalma."

"Tamam karanfil teyze." Dediğinde Poyraz ve Kerim koşarak evden çıktılar. Halı sahanın yolunu tuttular.

"Ne kadar çok konuşuyor ya bu kız?" Dedi Poyraz niyaz ederek. "Yalnız kalıyor Alya'da ne yapsın? Tek arkadaşı biziz." Poyraz ters ters Kerim'e baktı. "Sen niye durmadan Alya'yı bana savunuyorsun?" Kerim omuz silkti. Alya'nın Poyraz'ı sevdiğini biliyordu. Onlar hep birlikteydiler.

"Ben Alya'yı seviyorum. O çok tatlı, çok konuşmuyor. Onunla vakit geçirmek beni mutlu ediyor." Poyraz olduğu yerde durdu. "Ne demek Alya'yı seviyorum?" Dedi sert bakışlarıyla. "Öyle değil. Arkadaş olarak." Dedi Kerim birden. Yalan söylemişti. Eğer doğruyu söyleseydi Poyraz bir daha onunla konuşmazdı. Çünkü Alya'yı o da seviyordu.

"Alya küçük daha, sevgiden falan anlamaz. Ayriyetten o benim." Dedi Poyraz babasından aldığı sert bakışları Kerim'e kitlendi, hafif kavisli kaşları kalktı. O son derece babasına benziyordu. "Arkadaş olarak mı?" Dedi Kerim.

"Her şey olarak." Dedi Poyraz elindeki topu bir kere yere vurdu, topu tekrar tuttu. "Zaten Alya seni hep daha çok seviyor. Beni seviyor mudur acaba?"
Poyraz Kerim'in bu sorusunu duymamıştı çünkü çoktan halı sahaya koşmaya başlamıştı. Kerim koşmadı, yürümeye devam etti. "Sevmiyordur tabii ki de." Dedi kendi kendine. Alya bir kez bile ona sarılmamış, elini tutmamıştı. Ne olursa olsun hep Poyraz'a gitmişti, sonucu ne olursa olsun. Ne kadar kavga etseler de. Poyraz'da Alya'ya hiç kıyamazdı. Onu asla ezdirmez, yanından asla ayrılmazdı. Hep öperdi onu, birbirlerine gidip gelirlerdi. Doğum günlerini birlikte kutlarlardı. Alya'ya hep incir götürürdü, Alya ise ona hep en sevdiği kekten yapardı. Alya'ya sorsa Kerim'in en sevdiğim keki bilemezdi. Bir kere bile doğum gününe gelmemişti. Ailesi Alya'yı asla Kerim'in ailesini evine göndermezdi. Poyraz'ı da öyle.

Kabul ediyordu Kerim. Babası kötü bir insandı. Ama kendisi değildi. Annesi çoğu zaman eve gelmezdi. Birbirlerini her gördüklerinde kavga ederler, babası annesini dövmeden bırakmazdı,
ona yemek yapmazdı. Kerim kendi çamaşırlarını kendi yıkar, katlar, ütülerdi. Kendi tırnaklarını kendi keserdi. Okumayı bile kendi sökmüştü.

Onun için hep kimsesiz derlerdi. Psikolojisi bozuk, deli derlerdi. Kimse yaklaşmazdı genelde yanına. Bir Alya'sı vardı. Lakin onunda Poyraz'ı vardı.

MAZİDE KALAN -Solmuş Çiçekler-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin