Ağladın mı unutana kadar?
Ağladın mı hatırlayana kadar?
Unuttum.
"Kimim ben Poyraz?" Dediğimde kafası karışmış şekilde bana baktı, ağzı hafiften aralıktı. Çenemin kasıldığını hissettim. "Hiç merak ettin mi?Cevap vermedi. Kemerimi açıp arabadan indim. "Alya," dediğinde arabanın kapısını kapattım. Apartmana doğru yürürken, önüme geçti. "Çekil şuradan!"
"Çekilmeyeceğim!"
"Ne istiyorsun? Daha ne istiyorsun Poyraz?" Dediğimde onu göğsünden ittirdim. "Daha nelerimi feda etmem gerekiyor Poyraz?"
Kollarımdan tuttu. "Hiçbir şey istemiyorum senden Alya. Sadece kim olduğumu söylesen yeter." Dediğinde gülmeye başladım. Gözlerimden yaşlar akarken ben güldüm. "Demek ki benden her şeyimi istiyorsun." Yüzünden şaşkın ifadeyle bana bakıyordu. "Söylesene Poyraz," dediğimde kollarımda duran ellerini çektim.
"Nasıl unutabildin?" Cevap vermedi yeniden. "Konuşsana Poyraz! Ben 15 yıl. 15 yıl bekledim. Ben seni unutmamak için odamın her köşesine resimlerimizi yapıştırdım, seni unutmak için senin sevdiğin her ne varsa yaptım, ben seni unutmama için üzümlü kek yedim. Ben üzümlü kekten nefret ederim!"
"Unutmak kolay mı Poyraz? Verdiğin sözleri, bu kadar hemen mi unuttun?" Sertçe yutkundum. "Hiç mi hatırlamadın Poyraz?" Gözlerimdeki yaşı sildim. "Söylesene Poyraz nasıl uyudun geceleri?"
Cevap vermedi. "Konuş! Konuşsana be adam! Konuş!" Yüzüne sert bir tokat indirdim. "Hiç mi için yanmadı?" Yakalarından tuttum. "Hiç mi? Söylesene Poyraz! Cevap versene!"
"Ben mi seçtim? Böyle bir hayatı ben mi seçtim Alya?" Bileklerimden tutup beni kendine çekti, dişlerini sıkarak konuştu, "sence unutmayı kasten mi seçtim?" Gözleri gözlerimi yiyip bitiriyordu; gözleri sadece gözlerime odaklanmış, başka hiç bir noktaya kaymıyordu. Bileklerimi sıkı sıkısına tutuyordu.
Bu sefer ben sustum. Bunca zaman sonra ondan duymak istedim. Ne yaptığını, nasıl yaşadığını, neleri feda ettiğini? Merak ettim.
"Bende hatırlamak istedim! Ailem olsun, onları göreyim istedim! Çok mu şey istedim? Sence unutmayı ben mi seçtim?" Bileklerimi bıraktı, gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadan konuştu, "bana suçluymuşum muamelesi yapma." Dediğinde sesi sakinledi. "İsteyerek böyle unutmuşum gibi davranma."
Doğru olduğunu biliyordum, asıl yanlış olan benim düşüncelerimdi. Bunu da biliyorum. Birazda o düşünsün istiyordum. O ağlasın, çabalasın, arasın, bulsun, bana gelsin istiyordum. Aslında ondan çok şey istiyordum.
"Susuyorsun," dedi.
"Senin gibi," dedim.
"Bak Alya," dedi sesi sanki bir şeyi netliğe kavuşturmak istermiş gibi. Olduğu yerden kıpırdamadan bileklerimi yakaladı yeniden. "Bunca zaman yetimhanede büyüyen birisi, nasıl birisi olabilir Alya? Benden iyi biri olmamı bekleme! Dengesiz adamın tekiyim ben, aşk nedir, sevgi nedir, umursamam. Kalbini kırarım! Gönül almak nedir bilmem!"
Omuzlarımı indirip kaldırdım. "Unutmasan umursayacak mıydın sanki?" Dedim.
Ona olan aşkım bazen, kine dönüşüyordu. Kin ona değil, banaydı. Böyle bir aşka düştüğüm için, çıkmaza girdiğim için, dönüp dolaşıp tekrar aynı yere geldiğim için kendimden nefret ediyordum.
"Ya bir kere bile mi merak etmedin? Bir kere, bir kere, ben her gün, her gün seni bekledim! Bıkmadım! Usanmadım! Unutmadım Poyraz! Uğruna her gün ağladığım adam, bana sen kimsin diyor!" Ellerimi saçlarıma geçirdim. "Bilmiyorum Poyraz! Kimim ben?"
![](https://img.wattpad.com/cover/353259491-288-k135235.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZİDE KALAN -Solmuş Çiçekler-
Ficción GeneralAnnem derdi; bazı hikayelerin, hikayesi olur... Geçmişin yaraları ile yaşayan Alya, çocukluk aşkı olan Poyraz'ın peşinden İstanbul'a gelir. Geçmişin acıları ile birlikte hayatına acılar ve hayal kırıklığı giren Alya, bir yandan da annesinin hasretin...