bu bölüm geçmişe gidiyoruz🙂
bence biraz ucundan şok geçirirsiniz.
▪︎▪︎▪︎
2 yıl önce, Pera Otel.
"Jeon Holdingin baş kurucusu olan Jeon Jungwoo, emekliliği sebebiyle işine son vermiştir." Duyduğumla kaşlarımı çattım. Gergin olduğum, oturduğum yerden salladığım bacağımdan ve dudaklarımın iç kısmını yediğimden belli olurken şimdi ise bununla beraber şoka girmiştim.
Gözlerim yerdeydi, gecenin bilmem kaçında apar topar abimle birlikte bize ait olan otellerden birisine çağrılmıştık. Abimde ben de neden buraya cağırıldığımız hakkında tahminde bulunamadık zira babam bizimle pek ilgilenmezdi. Bizler büyüdükçe babamızla olan iletişimimiz sıfıra inmişti. Baba-oğul denen ilişkiyi yitirmiştik.
Gerçi abimden daha çok benimle ilgilendiği doğruydu lakin bu ilginin ilgi olmadığını biliyordum. Sadece onun işine geldiğim için ilgiliymiş gibi davranıyordu.
Gözlerimi bunu duyduğum gibi babam yerine konuşan menajerine çıktığında, ağzımdan istemsizce "Ne?" suali dökülüvermişti.
Sonra ise gözlerim yanımda bana ithafen daha rahat olan abime kaymıştı. O da bana baktığında, gözlerimden ne demek istediğimi anlamış olmalı ki sadece omuzlarını silkmişti. Hâlâ rahattı.
"Baba, doğru mu bu?"
Babama ilk kez bu kadar uzun bakıyordum. Yüzüne ilk defa bu kadar tanıklık ediyordum. Oysa ki cidden ne kadar yaşlanmıştı babam. Alnındaki birkaç çizgilerini, yanaklarının çöküşünü, kızarık ve sararmış gözlerini, seyrelmiş saçlarının pigmentinin yok olduğunu yeni yeni kavrıyordum. Bastonun üzerine koyduğu elinin titrediğini de yeni fark ediyordum.
O yaslanmıştı. Asla yaşlanmaz dediğim babam şimdi çökmüştü. Sırtına bindiğim zamanlardan eseri kalmamış babamın ne ara bu kadar çöktüğünü anlayamıyordum.
"Baba bir şeyler söyle artık." Yüzüme boş boş bakan babama ithafen.
"Bunamış işte ne konuşuyorsun?" diye konuştu abim. "Kes sesini abi." ona bakmayarak konuştum. Zira bakarsam sinirimi ve üzüntümü ona aktarmaktan başka bir şey yapmayacaktım.
Babam, gözlerime baktı. Dolmaya başlayan gözlerime, artık yaşından dolayı gözlerinin ferinin gittiği gözlerle baksa da bakışları hâlâ aynıydı ve ben buna yutkundum. Acıyla yutkundum. Babam, menajerine baş işareti yaptı ve elindeki kağıttan yarım kaldığı metni okumaya devam etti.
"Jeon Holding'e ait olan tüm bölümlerini, otellerde dahil, ikinci oğlu olan Jeon Jungkook'a devretmiştir. Artık Jeon Holding'un yeni başkanı Jeon Jungkook'dur. Hayırlı olsun bay Jeon."
Kulağım uğuldamaya başlamıştı. Gözlerim hala babamın üzerindeydi. Ne tepki vereceğimi, ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum. Kendimi nerede hissettiğimi dahi bilemiyordum.
Abim bunu duyduğu gibi alayla kahkaha attı.
"Hah! Tabii, biricik oğluna bırakırsın."
"İyi bir evlat olsaydın."
"Senin iyi evlat dediğin şey neydi? Kıçından ayrılmamak mı? Yoksa yediğin bokların üzerini örtmek mi? Bilmiyor muyum sanki kumarhanede ne pis işler döndürdüğünü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
curl up & die
Hayran Kurgu"hoyrat ve vahşi seven tutkumu hesaba katamam. iki yumruğumla nakavt ettiğim insanları da hesaba katamam. lakin şunu hesaba katabilirim ki; senin gülüşün, iki yumruktan fazlasıydı ve ben çoktan senin benliğine nakavt oldum. sonra ise kıvrılıp öldüm...