11: kayıp çocuk

1.8K 215 138
                                    

düzyazıyla geldim🧍‍♀️

bence bu bölüm sürpriz sonlu...

o yüzden bol bol yorum istiyorum😟

▪︎▪︎▪︎

Beyaz kağıtları rastgele bir şekilde karıştırıyordu büyük olan. Nefes nefeseydi, elleri tir tir titriyordu. Bedenine yayılan endişe duygusunun haddi hesabı yokken, hızlı nefeslerini de düzene sokmaya çalışıyordu. Saniyeler, saliseler, dakikalar birbirini kovaladıkça sanki onun da içinden bir şeyler kovalanıyordu.

"Sikeyim! Neredesin?" dosyaların arasından ufaklığın kayıt bilgilerinin olduğu bir dosyayı arıyordu ama bulamıyordu zira Jungkook, hiçbir zaman Taehyung'un kayıt formunu asla ulu orya yere koymazdı.

"Kaybolmuş olamaz değil mi?" Kendi kendine söylendiğinde içindeki korku, endişe onu daha da bastırıyor iç organlarını patlatacakmış gibi bir hissiyata sürüklüyordu. Taehyung'un kayıt formunu adresi için arıyordu ama işi düştüğü gibi bulamaması onu daha da sinirlendiriyordu.

"Delireceğim." Elindeki dosyaları rastgele yere fırlattığında, kağıtlar bir bir havada uçuşarak yere boylamıştı. Adresini öğrenmek için birisini arayabilirdi lakin onları tehdit etmişti. Sadece kendisine söylememeleri için. Taehyun ona kayıt formunu verirken de asla adresine bakmamıştı. Gözü kaymamıştı bile.

"Chris..." dedi aklına aniden gelen isimle. Tabii ya dedi. Neden aklına daha önceden gelmemişti ki? Direkt telefonunu aramaya koyuldu. Sonunda telefonunu aceleci bir tavırla bulduğunda Chris'in numarasını çevirdi.

Telefonu kulağına yasladığı gibi çalan telefonla rahat bir nefes vermişti. "Alo?"

"Chris. Bana acilen Taehyung'un adresini vermelisin."

"Ne? Neden? Bir şey mi oldu? Ayrıca nede-"

"Kes sesini! Şu an buna vaktim yok. Direkt adresini ver."

"Saçma sapan konuşuyorsun. Neden vermeliyim? Taehyung seninle beraber değil mi?"

"Siktir ya..." diyerek fısıldadı Jungkook. Bu konuyu tamamen aklından çıkarmıştı. Zaten şu an girdiği duygu karmaşasından aklına o bile gelmemişti.

"Ne oluyor Jungkook? Ne karıştırıyorsun?"

"Chris. Şu an sırası değil diyorum sana! Adresini ver!" Öyle bir bağırmıştı ki Chris bile şaşkındı. "Tamam." demişti sadece. Şaşkınlıkla ve ne yapacağını bilemeyen bir ses tonuyla. Telefon konuşması sonlandığında Jungkook gözlerini kapatarak derin bir nefes almıştı.

"Sikeyim. Sikeyim." Delirmiş gibiydi. Telefonundan bir ışık yandığında hızlıca gelen bildirime baktı. Konum olduğunu gördüğünde, üzerindekileri umursamadan evden araba anahtarını alarak çekivermişti. Gerçi üzerindeki absürt bir şey yoktu. Gri bol eşofmanı, üzerinde de siyah dar kısa kollu bir tişört vardı. Klasik ve basit bir giyimdi. Lakin Jeon Jungkook, basit görünen her şeyi farklı kılabilirdi.

Jungkook, arabasına hızlıca çalıştırarak sürmeye başlamıştı. Zaman ilerliyordu ve hala Taehyung'dan ses seda yoktu. Bu büyük olanı gerdikçe geriyordu. Normalde, Taehyung'un böyle yapmayacağını biliyordu.

"Ufaklık... umarım iyisindir."

Konumun gösterdiği yoldan teker teker giderken, gaza o kadar çok yükleniyordu ki arabayı çoğu zaman bağırtıyordu. Normalde motor kullanan Jungkook bugün arabayı tercih etmişti. Nedenini bilmiyordu. Belki de Taehyung'un bundan hoşlanmayacağını düşünüyordu. Peki bunu neden düşünüyordu?

curl up & dieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin