-12-

190 21 22
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Ama etraf çok aydınlık olduğu için, tekrar kapattım. Yavaş yavaş gözlerimi araladım, gözlerim ışığa alışana kadar sabrettim ve gözlerimi açtım. Ağzımda bir şey vardı. Çıkartmak için elimi kaldırmaya çalıştım ama başaramadım. Birşey elimi sıkıyordu. Kafamı o yöne çevirdim. Bu Hyunjin'di sol eliyle elimi tutmuş, kafasını kollarının üstüne koymuştu. Sanırım uyuyordu. Elimi hareket ettirmeye çalıştığım sırada kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Felix..."

Gözleri dolmaya başlamıştı.

"Seni kaybettim diye çok korktum!"

Hyunjin'i ilk defa bu kadar endişeli görüyordum. Onu ilk defa ağlarken görmüştü... Hayır. Bu sözleri bir yerden hatırlıyor gibiydim. Deja vu gibi... Derken neden burda olduğumu hatırladım. Jay beni bıçaklamıştı. En son böyle bir şey demiştim sanki.. Evet ve Hyunjin'e onu sevdiğimi söylemiştim. Bekle!? HYUNJİN'E ONU SEVDİĞİMİ SÖYLEDİM!? Sakin olmalıyım, sakin olmalıyım. Sakin ol ve onun ne dediğini hatırlamaya çalış... OLMUYOR HATIRLAYAMIYORUM! NE YAPACAĞIM YÜZÜNE NASIL BAKARI-

"Felix."

Kafamı Hyunjin'e çevirdim.

"3 gün önce.. Dediğin şeyler doğru muydu? Yani beni sevdiğini söylemen."

Ne yapacağım şimdi! Ne cevap vermeliyim? Onu seviyor muyum? Nerden bilebilirim bunu!?

"Hm, hm."

"Peki.. Ben doktoru çağırmaya gidiyorum, hemen geleceğim."

Evet dedim! Neden evet dedim!? Onu gerçekten seviyor muyum!?
Başım ağrımaya başlamıştı. Düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve boş boş tavanı izlemeye başladım. O sırada kapı açıldı, Hyunjin ve doktor içeri girdi.

"Günaydın bay Felix, uyanmanıza sevindim."

Teşekkür etmek istedim ama ağzımdaki şey yüzünden konuşamadım.

"Ah üzgünüm."

Ağzımdaki şeyi çıkarttı.

"Rahat nefes alabiliyor musunuz? Eğer zorlanıyorsanız söyleyin, tekrar takmam gerekiyor."

"H-hayır, teşekkürler."

"Pekala, Nasıl hissediyorsunuz herhangi bir ağrınız var mı?"

"Hayır, yok."

"Güzel, şimdi yakanızı açacağım, lütfen derin nefes alıp verin."

Doktor yavaşça önlüğümün düğmelerini açtı ve boynundaki Stetoskopu kulağına taktı.

"Evet, şimdi derin nefes alın."

"Ve verin."

"Evet bir kez daha."

Tekrar nefes aldım ve verdim.

"Güzel, akciğerlerinizde bir sorun yok. Yarın taburcu olabilirsiniz."

"Teşekkürler doktor bey."

"Önemli değil, görevim."

Doktor yavaş adımlarla odadan çıktı. Pencereye bakmaya başladım.

"Felix.."

"Hm?"

"Bende seni seviyorum."

Kafamı hızlıca Hyunjin'e çevirdim.

"Ne? Ne dedin!?"

"Bende seni seviyorum."

Ne yapacağımı bilmiyordum. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum. Gözlerim dolmaya başladı, ama bu seferki mutluluktandı.

"H-hey! Yanlış bir şey mi söyledim?"

"Hayır, ben sadece... İlk defa böyle bir şey yaşıyorum. Sanırım mutluluktan."

Elini yanağıma uzattı ve gözyaşlarımı sildi. Ona baktığımda yine o güzel gülümsemesini sergiliyordu.

"Ağlama, ağlamak sana yakışmıyor Felix. Gülmelisin."

Göz yaşlarımı sildim ve Gülümsedim.

"İşte böyle"

Birlikte gülmeye başladık. Derken kapı çaldı, Jisung ve Minho gelmişti.

"F-felix..."

"Merhaba Jis."

"Sana bir şey olucak diye çok korktuğm!"

Jisung hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hızlıca yanıma gelip elimi tuttu.

"Sakin ol Jis, bak iyiyim."

"Ya sana bir şey olsaydı! Napardım ben!"

(Jis'i şu şekilde hayal edin = 😭)

Kafamı Minho'ya çevirdim.

"Selam Minho."

"Selam Felix... Nasılsın?"

"İyiyim teşekkürler."

Jis hala ağlıyordu. O sırada kapı tekrar açıldı. Jeongin ve Changbin gelmişti.

"Nerde kaldınız, şükürler olsun."

"Kolaysa koca hastanede kendin park yeri bul Minho."

"Hey, Felix. Nasılsın?"

"İyiyim, teşekkürler Changbin."

Minho yanıma yaklaştı ve Jis'in kollarından tutup ayağa kaldırdı. Hepimiz Jisung'un bu haline gülüyorduk.

"Ne var! Ne gülüyorsunuz! Çok mu komiğk"

Burnunu çekti ve ağlamaya devam etti.

"Herzamanki gibi, hiç değişmedin Jis."

Jeongin gülerek cevap verdi. Yaklaşık 1-2 saat geçti sohbet edip eğlendik. Saat akşam 21:37'iydi herkes ayaklandı ve yarın için hazır olmamı söyleyip gittiler. Kapı çaldı ve doktor içeri girdi.

"Bu sizin için Bay Hyunjin."

"Teşekkür ederim, gerek yoktu. Oturarakda uyuyabilirdim."

"Sorun değil, iyi geceler"

Hyunjin ayağa kalktı ve yanımdaki küçük koltuğu kenara itip, Doktor'un getirdiği hastane karyolasını benimkinin yanına çekti. Ardından ayakkabılarını çıkarttı ve yattı. Elini yanağına koymuş bana bakıyordu. Kızardığımı hissettim.

"Ne oldu? Utandın mı?"

Daha çok sırıtmaya başladı.

"Hey Felix."

"Hm?"

"Benimle çıkar mısın?"

"Tama- NE!?"

"Duydun ya, benimle çıkar mısın?"

"B-be-ben..."

Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Böyle bir şey, bir insana, bu kadar ani sorulur mu!? Daha fazla kızardığımı hissettim ve sırtımı Hyunjin'e döndüm. Ama eliyle belime sarılıp yanıma yaklaştı.

"Bu utangaçlığını evet demek sayabilir miyim?"

"Hm, hm."

"Seni seviyorum."

"B-bende."

"Sende ne?"

"Bende işte."

Bana dik dik baktığını hissediyordum.

"Bende seni seviyorum işte!"
.
.
.
.
.
.
.
.
Yine selamm <33 umarım beğenmişsinizdir. Hikayenin içine ettim biraz ama son kısmı beğendim. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 💓💞🌷

Hurt {Hyunlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin